Hürriyet ne yapmaya çalıştı?
Etmedikleri hakaret, yapmadıkları aşağılama kalmaz.
Yaftalamaktan geri durmazlar.
Sonra döner "ifade özgürlüğü efendim" derler.
"Basın özgürlüğünün erdemleri"nden bahsederler.
Kendileri bir halt işlerler. İşaret edersin, altını çizersin, eleştirirsin.
Onun adı "linç kampanyası" olur.
Ne söylüyordu Ahmet Kaya?
"Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça!"
Haberin girişinde yer alan ifadelerse şöyle: "Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), terör örgütleri DEAŞ ve PKK'ya karşı tarihi öneme sahip mücadele yürütüyor. Bu kritik süreçte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a yönelik eleştiriler ve bazı iddialar da gündeme geliyor. İddia ve eleştiriler, TSK'yı yıprattığı gerekçesiyle Genelkurmay'da rahatsızlık yaratıyor. TSK, 'Ayarı kaçmış eleştiriler ile gerçek dışı bilgilere dayalı bazı haberlerle' ordunun başarısının gölgelenmeye çalışıldığını düşünüyor." Bir kere şu memlekette "Karargâh Rahatsız" başlığını kim görse aklına "Genç Subaylar Rahatsız" manşeti gelir. 27 Mayıs'tan bu yana medyanın yürüttüğü darbe operasyonları hatırlanır. Hele ki bunu yapan Hürriyet olursa.
1997'deki, 2007'deki performansı göz önünde bulundurulur.
Bir on yıl sonra, 2017'de yaptığı ve başlığında "Karargâh Rahatsız" ibaresi olan bir haber de bu meyanda değerlendirilir. Eleştirilir.
Bir vakitler TBMM, üniversite öğrencilerinin başörtülü olarak eğitim hayatlarını sürdürebilmelerine imkân tanıyan değişikliğe destek verdi diye "411 El Kaosa Kalktı" manşeti atan Hürriyet'ten söz ediyoruz.
Peki bütün bunları Hürriyet'in editörlerinin, yazı işleri müdürlerinin, yayın yönetmeninin ve hatta patronajının bilmemesi mümkün mü? Elbette değil.
Habere baktığınızda Türkiye'de ordunun siyasi bir odak, bir ağırlık merkezi olarak sunulduğunu görüyoruz.
Dile getirilen "yıpratma unsuları" elbette sorunlu.
Fakat bunlardan rahatsızlık duyup bunlara savunma refleksiyle cevap vermek de üzerinde durulması gereken bir diğer konu. Verilecek tek cevap, TSK'nın sivil otoritenin kararlarına bağlı olduğu, bu tartışmaların bir tarafı olmadığıdır.
Bir başka husus da şu. Bu haberle, ordu mensuplarında bir "karşı bilinç" oluşturma çabası söz konusu. Ordu mensupları için neredeyse "rahatsız olunabilecekler listesi" çıkarılmış!
Elbette bütün bunlar referanduma giderken "hayır cephesinin tahkim edilmek istenmesi" ile de ilgili.
Üzücü olan husus Hürriyet'in bu amaç doğrultusunda "Karargâh"ı da manipüle etmiş olması. Karargâh susmayı, işine odaklanmayı, sahadaki başarılarıyla konuşulmayı tercih etse belki buna gerek kalmazdı. Eski Türkiye alışkanlıklarıyla devlet kurumlarının kendi bağımsız iletişim kampanyalarını yürütmeleri böylesi sonuçlar doğuruyor...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)