"Tayyip Erdoğan'dan sonra ne olacak?" Bu soruyu sürekli gündemde tutarak gizli gizli cumhurbaşkanlığı sistemini kötüleyen, sureti haktan görünüp alttan alta hayır cephesini destekleyenlere seslenmek istiyorum. Sizi tanıyoruz.
Geldiğiniz noktaya neden geldiğinizi de çok iyi biliyoruz. Kişisel kayıplarınızvar ve yeni sistemdeelitler arasıittifaklarla iktidarelde etme imkânınızkalmıyor. Siz deCHP'li dostlarınız gibiimtiyazlarınızı yitirmeninsancısını çekiyorsunuz.
Haliniz hal değil. Maziniz hangi şanlı hikâyelerle dolu olursa olsun, atiniz aydınlık değil. Ama memleketin, milletin geleceği aydınlık.
Siz "Erdoğan varken sorun yok, amasonrası sorun" derken her şeyden öncemillete olan güvensizliğinizi açık ediyorsunuz. Halkın iradesini kurucu bir unsur olarak görmüyorsunuz. Sorununuz da burada.
Hem sanki şu anda Türkiye siyasetinde "karizmatik bir lider" dinamiği dışında işleyen bir sistem var. Çıkarın bakalım o karizmatik lideri, R. Tayyip Erdoğan'ı mevcut sistemden! Bakın bakalım geriye ne kalıyor?
O zaman anlatın bize yasama, yürütme, yargı arasındaki ilişkiyi. Ama vesayetçi düzenden bahsetmeyi de unutmayın.
Şunu çok iyi biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın varlığı, liderliği bugün yarın olacağından çok daha vazgeçilmez.
Erdoğan'ın liderliği bugün sadece iktidar ilişkilerini belirleyen bir unsur değil aynı zamanda siyasal sistemdeki tıkanıklıkların aşılmasını, çift başlılığın bir sorun haline dönüşmemesini temin eden bir unsur. Erdoğan'ın liderliği Türkiye'nin 15yıllık büyüme hikâyesinin kilit taşı. Bunu Türkiye düşmanları da çok iyi biliyor. O nedenle son 4 yıllık yıpratma savaşının merkezine Erdoğan'ı ve ailesini koydular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisini düşünerek değil ülkenin geleceğini düşünerek yeni bir hükümet sisteminin inşası için uğraştı.
TBMM'nin gayretiyle bir anayasa değişikliği önümüze geldi. Biz de 16 Nisan'da milletçe bu değişikliğe onay verip ülkemize, çocuklarımızın yarınlarına yatırım yapmış olacağız.
Kimin başa geçeceğine milletin ta kendisi karar verecek. Millet adına devletin başına geçen kişi ise yine dönüp millete hesap verecek. Ondan sonra "aramekanizmalar"dan "bürokratikdirençler"den bahsetme şansı da olmayacak.
Bugün Batı dünyasında ağır bir liderlik krizi yaşanıyor. Karar alamayan, aldığı kararı uygulayamayan, adım atamayan, attığı adımın hesabını veremeyen basiretsiz yöneticilerle dolu Avrupa.
Bu ortamda Türkiye'nin güçlü bir liderliğe ve onu besleyecek güçlü kurumlara sahip olması muazzam bir fırsat oluşturacak.
Son yıllarda birbiri ardına gelen krizlerle boğuşuyoruz. Yorulduk, ancak yılmadık, yıkılmadık.
Yeni dönemde hem bölgemizde, hem de dünyamızda sert rüzgârlar esecek. Biz ise geçmişte olduğundan çok daha korunaklı, çok daha müreffeh bir ülkede yaşayacağız. Yeter ki pozitif siyasete çok dahafazla odaklanabilecek, uzun vadeli yatırımlaraimkân sağlayacak şekilde siyasiistikrarımızı teminat altına alalım.
Ne demişti Tayyip Erdoğan? "Allah ne derse o olacak, millet ne derse o olacak."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.