Cumhurbaşkanlığı sistemi ne getiriyor?
Cumhuriyetimizin geçmişi 93 yıl iken, şu anda 65'inci Hükümet işbaşındadır. Bir başka ifadeyle, ülkemizde hükümetlerin ömrü 1.5 yıl bile değildir. Türkiye, böylesine kısa ömürlü hükümetlerce yönetilirken, benzer şartlarda gelişme, kalkınma, büyüme yarışına girdiği ülkelerin hepsi tarafından birer birer geçilmiştir. Şayet, son dönemde elde ettiğimiz kazanımlar olmasaydı, ülkemiz her alanda dünya sıralamasında çok gerilerde kalacaktı." Bu cümleler Cumhurbaşkanı R.
Tayyip Erdoğan'a ait.
11 Şubat'ta SETA'nın düzenlediği Cumhurbaşkanlığı Sistemi Sempozyumunda konuştu Erdoğan. Konuşmanın önemi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Cumhurbaşkanlığı sistemi" üzerine bugüne kadar yaptığı en net ve kapsamlı konuşma olması.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmayla Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin uzun yıllara sari yapısal problemleri aşmaya dönük hayati bir adım olduğunu ortaya koydu. Bu yönüyle Erdoğan iki yüz yıllık Batılılaşma politikalarının çelişkilerini, bu süreçte halkın üzerinde vesayet kurmaya dönük girişimlerin nasıl farklı kılıklarda kendisini yeniden ürettiğini gösterdi.
Siyasal istikrarsızlığın yarattığı bedelleri resmetti.
Erdoğan, tarihsel bir mücadelenin sonunda bu noktaya gelindiğini ve Türkiye'nin, ihtiyaçlarına uygun ve demokratik bir hükümet sistemine kavuşmak üzere olduğunu belirtti. CHP-HDP bloğunun Türkiye'nin bu demokratik dönüşümüne neden direndiğinin cevabını da burada aramak lazım. Zira bu değişiklikle birlikte CHP de, HDP de çok ciddi mevzi kaybedeceğini düşünüyor. Bunun başlıca nedeni her iki partinin de arkalarındaki vesayet odaklarının desteğini yitirecek olması. Bu vesayet odakları bugüne dek CHP ve HDP'yi oldukları yere taşıdı.
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte CHP, yıllar yılı arkasında gördüğü, her başı sıkıştığında kendisine sığındığı bürokratik oligarşiyi kaybedecek. Zira yeni hükümet sistemiyle birlikte bürokratik oligarşinin kendisi kaybolacak. HDP ise PKK'nın kendisine açtığı alanı kaybedecek. "Silah destekli siyaset"e uyarlı bir parti olan HDP, yeni hükümet sistemi içinde kendisine alan bulamayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında pek çok dikkati çeken unsur vardı.
Nitekim bu konuşma metnini referandum sürecinde oy kullanacak herkesin çok dikkatle incelemesi gerekir. Benim yukarıdaki unsurlar dışında öne çıkarmak istediğim iki husus daha var. Birincisi Cumhurbaşkanının, yeni hükümet sisteminin "Türkiye'ye özgü bir sistem" olarak tasarlandığını ısrarla vurgulaması oldu.
Yeni hükümet sistemi tartışmalarının başından bu yana Erdoğan "Türk tipi" vurgusu yapıyor. Biz de defalarca bunun "Türkiye'ye özgü bir model" arayışı olduğunu belirtmiştik. Nitekim Cumhurbaşkanı, Birleşmiş Milletler çatısı altındaki 200 ülkenin her birinin yönetim sisteminin kendi tarihi, toplumsal ve kültürel özelliklerine göre farklılık gösterdiğini, her ne kadar yönetim sistemleri konusunda çeşitli tasnifler varsa da bunların sadece genel fikir verdiğini ifade etti.
Dikkati çeken bir diğer husussa Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı sistemi içinde yasama, yürütme ve yargının sadece kendi fonksiyonlarına odaklanacağını net biçimde vurgulamasıydı. Özellikle CHPHDP bloğunun "yeni dönemde Meclis'in anlamı kalmayacak" diyerek yaptığı kara propagandanın yersizliğine şu ifadelerle dikkat çekti Erdoğan: "Meclis'te bir dönem, iki dönem, üç dönem görev yapmış olup da, tek bir kanun teklifi, tek bir yasama çalışması yapmamış milletvekilleri var. Yürütme ile yasamayı kesin hatlarıyla ayıran yeni sistemle birlikte, tüm milletvekilleri Meclis çalışmalarına yoğunlaşacaklar."
Türkiye çok önemli bir eşikte.
Milletin kararıyla bu eşikten atlanacak. Ve Türkiye çok daha güçlü bir ülke olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)