Başbakan Binali Yıldırım çok net bir siyasi mesaj verdi. Referandum sürecinde "PKK'nın pozisyonuna,FETÖ'nünpozisyonunabakın, ona görepozisyon alın" dedi.
Terör örgütleri, Türkiye'nin düşmanları bu ülkenin yeni bir hükümet sistemine kavuşmasını istemiyor. Zira bu terör örgütleri yeni ortamda kendi alanlarının çok daha fazla daralacağını düşünüyorlar. Bu yönüyle Cumhurbaşkanlığı sistemi teröre karşı çok daha etkin bir mücadeleyi yürütebilecek bir sistem inşa etmek anlamına da geliyor.
Başbakan'ın "FETÖ, PKK hayırdediği için biz evet diyoruz" sözüüzerine şer şebekesi derhal kampanyayabaşladı. "Referandumdahayır oyu kullanacak olanlarındışlandığı"ndan, "toplumun bir kesiminindiğer bir kesimine karşıkışkırtıldığı"ndan söz edildi.
CHP de derhal devreye girdi. Özgür Özel bu söylemin evet kampanyasının acziyetini gösterdiğini söyledi. Başbakan Yıldırım da grup toplantısında "bizcevabı muhataplarından beklerkencevap CHP'den geldi" diye lafı gediğine koydu.
Elbette bu hamleleriyle CHP bizi şaşırtmıyor. Terör örgütlerinin içinde yer aldığı gayrı milli bloğun organik bir parçasına dönüşen yeni CHP'den söz ediyoruz.
Şunu sormak hakkımız. Nasıl oluyor da terör örgütleriyle aynı "siyasipozisyon"da yer almak sorun olmuyor da, bunu ifade etmek sorun oluyor? Sanki başbakan "hayır diyenler teröristtir" diyor. Lafı doğru yerinden anlamak icap eder. "Teröristler hayırdiyor" diyor. Yalan mı?
Bir başka husus da "hayır" propagandası yapan siyasi koalisyonun gayrı meşru aktörlerden oluşması. Referandumda "evet" denmesi gerektiğini savunan siyasi cephe ise meşru siyasi aktörlerden müteşekkil bir yapı.
***
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en önemli dönüşümlerinden birinin arifesinde. Ülkemiz siyasal istikrarı sürekli kılmak, vesayet odaklarını tasfiye etmek, ekonomik büyümesini hızlandırmak ve güçlü siyasal liderliğini kurumsallaştırmak için yeni bir hükümet sistemine geçiyor.
Giderek sertleşen, belirsizliklerle dolu bir küresel siyaset ortamıyla karşı karşıya olduğumuz konusunda sanıyorum hiç kimsenin şüphesi kalmadı. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın hali de malum.
Bu ortamda meşruiyetini halktan alan, halka hesap veren, hızlı karar alabilen güçlü bir hükümet sistemi Türkiye'nin vazgeçilmez sermayelerinden biri olacak. Bu yönüyle Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye'nin bekası ve mukadderatıyla ilgili bir mesele.
Diğer taraftan yeni sistemle birlikte Türkiye'de Batıcı elitlerin devlet eliyle yıllar yılı halkın aleyhine sürdürdükleri baskıcı politikalar için hiçbir zemin kalmayacak. Şer şebekesinin derdi buna mani olmak. Yeni hükümet sistemiyle birlikte 2002'den bu yana oluşan siyasi birikim kurumsallaşmış, millet iradesinin merkezinde yer aldığı bir yeni siyasal ortam inşa edilmiş olacak. Millete rağmen değil, milletin iradesi ve desteğiyle elbette...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.