Cumhurbaşkanı önce millete sesleniyor
Bu ortamda Türkiye açısından esas mesele bu süreçte birliğimizi, dirliğimizi muhafaza etmek, ayakta kalmak, büyümeye devam edebilmektir. Çok zor günlerden geçtiğimizi düşünebiliriz. Bir yandan terör saldırıları, bir yandan finansal ataklar, öte yandan uluslararası alanda yalnızlaştırılma çabaları bizi olumsuz yönde etkiliyor. Elbette nihai hedef Türkiye'nin istiklalinin ve istikrarının ortadan kaldırılması. Bu çerçevede kısa vadede istenen ise, Türkiye'yi terörle yürüttüğü etkin mücadeleden ve gerçekleştirmeye çalıştığı hükümet sistemi değişiminden vazgeçirmek.
Ne yaparlarsa yapsınlar bunu başaramayacaklar. Millet ve devlet olarak 15 Temmuz sonrasında cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar yönümüzü net tayin etmiş durumdayız. Bu mücadelede bir yandan sahayı kontrol altına almaya çalışırken öte yandan da derdimizi, davamızı açık ve net biçimde anlatmak zorundayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bize iki şey söyledi. Bir, "teröre karşı milli seferberlik" dedi; iki "Türkiye bundan böyle hem sahada hem masada olacak" dedi. Erdoğan bunları sadece devlet yetkililerine söylemedi. Sadece dışarıdaki muhataplarına da söylemedi. Aynı zamanda ve bana kalırsa öncelikle bizlere, bu milletin fertlerine söyledi.
Bir yandan terörle mücadele sürecine destek verecek, bizi yıldırmaya dönük psikolojik saldırılara karşı dirençli kalacağız. Öte yandan hemen herkese derdimizi davamızı net şekilde, gür bir sedayla ve büyük bir özgüvenle anlatacağız.
Halihazırda küresel siyaset ulus-devletlerin etki alanlarını genişletmek için mücadele ettikleri, milliyetçiliklerin yükseldiği, korumacı ekonomi politikalarının yaygınlaşmaya başladığı ve giderek çetrefilleşen bir alan. Veysel Kurt'un ifadesiyle "tarihsel rakipler bir yana NATO gibi askeri ittifakı oluşturan ulus devletler bile birbirlerinin zaafını kullanma arayışında"lar. Ve ne yazık ki terör, "yeni uluslararası mücadelenin en kullanışlı aparatı" olarak öne çıkıyor.
Türkiye, böylesi bir ortamda kim ne derse desin, her ne olursa olsun etkin biçimde terörle mücadele politikasını sürdürmek, öte yandan da 15 Temmuz'da gereğini millet olarak çok yakından idrak ettiğimiz kurumsallaşma adımlarını tamamlamak zorunda. Çok şükür ki ülkenin bütün milli ve yerli aktörleri bunu görüyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)