Son günlerde yoğunlaşan terör saldırıları Türkiye'nin nasıl planlı bir kuşatma tehdidiyle karşı karşıya kaldığını gözler önüne seriyor. Perşembe günü İzmir'de çok büyük bir felaketin eşiğinden dönüldü. Kahraman polis Fethi Sekin büyük bir katliamı engelledi. Ne yazık ki Fethi Sekin ve mübaşir Musa Can şehit oldu. Mekânları cennet olsun. Millet onlara minnettardır.
Şunu bilelim. terör örgütleri can havliyle saldırıyorlar.
Efendilerine hâlâ yarayışlı olduklarını göstermek, Türkiye'nin Suriye'de bozduğu oyunu yeniden başlatmak için çaba sarf ediyorlar.
Türkiye geçtiğimiz yıl terörle mücadele anlamında çok büyük adımlar attı. Hem sınırları içinde hem de dışında. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Meclis'te açıkladı. Geçen yıl 339 büyük terör tehdidi bertaraf edildi. Bunlardan 313'ü PKK'ya, 22'si DEAŞ'a ve diğerleri de radikal sol örgütlere ait. Sadece son 3 ayda devlet 80 ciddi terör saldırısını engelledi. 694'ü yabancı 1338 DEAŞ'lı yakalandı. 98 ülke vatandaşı 4019 kişi sınır dışı edildi.
Halihazırda terörle bağlantısı nedeniyle 52072 kişinin ülkemize girişi yasak. Yine geçtiğimiz yıl terör örgütlerine bağlı 1108 kuruluş kapatıldı. Bütün bu adımların özellikle 15 Temmuz sonrasında atıldığını da söylememiz gerekiyor.
***
Bu istiklal mücadelesinin kazananı millet ve devlettir.
Uluslararası müesses nizamın temsilcileri Türkiye'yi yıllarca terör sopasıyla hizaya soktular! Bugün yine aynı sopayı gösteriyorlar, ancak bu kez işlemiyor, millet bu oyuna müsaade etmiyor. Milli seferberlik ve mücadele ruhu her seferinde daha da pekişiyor.
Bu istiklal mücadelesinin sadece kazananı yok. Bir de kaybedenleri var. Elbette terör örgütleri kaybediyor, daha da çok kaybedecekler. Elbette onların hamileri kaybediyor, daha da çok kaybedecekler. Ancak bir de bu terör örgütlerinden nemalanmak için sıra bekleyen, Türkiye içinde iktidar kavgası veren gayrı milli unsurlar var. Bu millete zilleti reva gören Batılı efendilerine uşaklıkla bugünlere gelen eski Türkiye'nin gavurları kaybediyor.
Her seferinde daha da açığa düşüyorlar. Bir terör eylemi oluyor, peşi sıra sahne alıyorlar.
Eğer eylemi DEAŞ yapmışsa, "Türk dış politikasınınyanlışları"ndan, "güvenlikgüçlerinin zaafları"ndan, "radikalleşme tehlikesi"nden bahsediyorlar. "Türkiye terörülkesi oldu" diye propaganda yapıyorlar.
Yok eylemi PKK yapmışsa kısık sesle "barışınönemi"nden bahsedip geçiyorlar. Buna ilaveten bir de terör eylemlerinde şehit düşenler üzerinden toplumda bir infial yaratmaya, toplumsal birlik ortamını dağıtmaya çalışıyorlar.
***
Sadece iki örnek vereceğim.
Malum, Reina saldırısından sonra ulusal ve uluslararası alanda "Türkiye'de yaşam tarzıtehlikede" diye suni bir gündem yaratıldı. Teröre bundan daha iyi nasıl hizmet edilebilir bilmiyorum.
Bu tartışmayı Türkiye'de şu anda kim yürütüyor bir bakın. Siyasette CHP, medyada Doğan grubu!
İkinci örnek, İzmir saldırısı akşamı CNN Türk canlı yayında şöyle bir başlık attı: "TürkiyePakistanlaşıyor mu?" Emin olun, terör örgütleri bu başlığı gördüklerinde propaganda savaşında önemli bir mevzi kazandıklarını düşünmüşlerdir. Bunu sağlayanlar, bu ülkeye nasıl bir kayıp yaşattıklarını görmüyor olabilirler mi?
Son olarak önemli gördüğüm bir hususa daha değinmek istiyorum. Bir terör saldırısı oluyor. Daha herhangi bir devletyetkilisi açıklama yapmadansaldırının canlı görüntülerisosyal medyada dolaşmayabaşlıyor. Bunu dolaştıranlarınterörün amacına hizmetettiği artık hepimizinmalumu. Tam da bu nedenletopluma çağrılar yapılıyor,görüntü paylaşmamalarıgerektiği söyleniyor. Fakato da ne? Örgütlü bir çete,her seferinde terör eylemininkapalı devre kamera kayıtlarınısosyal medyaya sızdırıyor. Bunların kim olduğunudevletin derhal bulması veterörle mücadele çerçevesindeduruma el koyması gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.