Şimdi sıra bu psikolojik harbi püskürtmekte
Türkiye, bir varlık yokluk savaşının içinde. Bu, kelimenin tam anlamıyla bir istiklal mücadelesi. Türkiye'yi kuşatmaya çalışanlar, melez, entegre ve sürekli bir savaş yürütmeye çalışıyorlar. Yeri geldiğinde sokak kalkışmaları gibi geleneksel olmayan yöntemler kullanıyorlar. Yeri geldiğinde askeri darbe gibi, terör saldırıları gibi konvansiyonel yöntemlere başvuruyorlar.
Fakat bunlarla sonuç alamayacaklarına kanaat getirmiş durumdalar. Sarsabiliyorlar, fakat yıkamıyorlar. Aksine Türkiye, her seferinde bu saldırılardan daha güçlü çıkıyor.
Bu savaşın verileceği başlıca cephe, Türkiye ekonomisi! Ve bu savaşta kullanılacak başlıca mühimmat psikolojik harp!
Evet, bu bir psikolojik harp. Son yıllarda eşi benzeri görülmemiş saldırılara rağmen krize girmeyen, aksine büyümeye devam eden Türkiye ekonomisi, psikolojik harp teknikleriyle krize sokulmak isteniyor. Ülke ekonomisinin kötüye gideceği yönünde bir korku ortamı oluşturup gündelik hayat iptal edilmeye, toplumsal alan bölünmeye ve siyasal alan daraltılmaya çalışılıyor.
Bırakın Türkiye'nin küresel alandaki belirsizliklerden ve krizlerden nasıl etkilendiği ile ilgili konuşmayı, neredeyse Türkiye'nin dünya ekonomisini krize soktuğu intibaı oluşturmaya çalışıyorlar.
Şunu çok iyi biliyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, topluma umut aşılayarak, halkı işlerin iyi gittiğine ikna ederek Türkiye'yi bir yere taşıdı. Eğer ki toplumda bir umutsuzluk yaratabilir, ekonomik beklentilerle ilgili karamsar bir hava oluşturulabilirse bu takdirde bir siyasal mühendislik alanının açılabileceğine, Gezi'den 15 Temmuz'a kadarki süreçte başaramadıklarını başarabileceklerine inanıyorlar.
Dikkat edin, bugünlerde sureti haktan görünen tipler yeniden sahne alıyorlar.
Erdoğan'ın tarzı siyasetinin Türk ekonomisine zarar verdiğini, Batıyla, IMF'yle entegre bir ekonomi politikasına ihtiyacımız olduğunu vurguluyorlar. AK Parti'nin ilk dönemine, eski güzel günlere atıf yapıyorlar.
Esasında Batı'ya bağımlı ekonomi politikasına geri dönmemiz gerektiğini salık veriyorlar. Eh, psikolojik harbin en yarayışlı unsurları her daim sureti haktan görünenlerdir.
Batı siyasal kimliği parçalanıyor. Ve bu parçalanma dolayısıyla küresel alanda büyük çatırdama yaşanıyor. Dünyanın her yerinde tepkiselci siyaset güç kazanıyor, ırkçılık sahne alıyor, kimlik savaşları için bir zemin oluşuyor.
Türkiye ne mi yapıyor? Milleti ve devletiyle bu küresel mücadeleye hazırlanıyor. Bütün mesele bu süreçte Türkiye'nin kolunu kanadını kırmak!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)