Ne haddini bilirsin ne kendini!
Bizim müflis siyasetçileri ne de güzel anlatıyor bu kelamı kibar.
Elde yok avuçta yok!
Ne seçim başarısı, ne muhalefet becerisi.
Eskiden ellerinden tutan vesayet odakları vardı.
Zinde kuvvetlerdi onlar!
Onlar da arayıp sormaz oldular.
Ama bizim müflis siyasetçileri durdurabilene aşk olsun.
Durmuyor, durulmuyorlar.
Eski defterleri karıştırıp alacaklı çıkmanın peşine düşüyorlar.
Ama ne olursa olsun, o en müflis halleriyle patronluk taslamaya devam ediyorlar.
Hükümete yolcu, kendilerine hancı demekten vazgeçmiyorlar.
Hangi kudretle, hangi cesaretle yapıyorlar bunları?
"Uluslararası sistem"in, ABD'nin, kaldıysa biraz AB'nin iktidarına güvenip "buralar hep bizim" edasıyla hareket ediyorlar.
Şimdi sokakları hareketlendirmenin derdindeler.
İçi boş sloganlar eşliğinde halkı isyana teşvik etmeye çalışıyorlar.
Cumhuriyet Vakfı'na operasyon yapılıyor.
"Halkımızı meydanlara bekliyoruz" diye yaygara yapıyorlar.
Teröre destek veren bir belediye başkanı tutuklanmış.
Yerine devlet kayyum atamış.
"Halkımızı meydanları tutmaya çağırıyoruz" diyorlar.
Rektörlük seçimleri bir KHK ile kaldırılıyor.
"Haydi sokaklara" diyecek oluyorlar.
Gezi kalkışması günlerinde, 6-8 Ekim olayları zamanında olduğu gibi.
7 Haziran seçimlerinden sonra denedikleri gibi.
Selahattin Demirtaş susuyor, Kemal Kılıçdaroğlu konuşuyor.
Devletin attığı her adımı bir isyan malzemesine tahvil etmek için çabalıyorlar.
Uzun zamandır halkı bölmek, toplumda kin ve nefret tohumları saçmak için "hakaret" silahına başvuruyorlardı.
Halkın büyük kesiminin bir değer olarak gördüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaretler ediyorlardı.
Şimdi buna "beddua" da eklendi.
Selahattin Demirtaş Meclis çatısı altında, halkın yüzde 52'sinin oyuyla seçilen Cumhurbaşkanı'na iki kez "Allah belanı versin" diye beddua ediyor.
Devam et, Pensilvanyalı Hocaefendinin yolundan gitmeye devam et bakalım Selahattin Demirtaş.
Bu müflis siyasetçilerin bir fantezisi de birleşmek!
Zaman zaman gönüllerinde nüksediyor bu düşsel gerçek.
7 Haziran seçimlerinden 6 ay önce HDP CHP'ye birleşme çağrısı yapmıştı.
"Buyrun gelin Türkiye'yi kucaklayacak ve gerçek anlamda demokratik bir iktidarı oluşturacak bir şemsiye altında buluşalım. Bu şemsiyenin adı pekala Demokratik Cumhuriyet Partisi olabilir" demişti HDP.
Kılıçdaroğlu bunu kabul etmese de bütün kritik süreçlerde HDP'yle birlikte hareket etti.
Şimdi bir kez daha çağrı yapıyor Demirtaş.
"Açık söylüyorum, ilk sandık önümüze konduğunda güçlü bir muhalefet bloğuyla bunları devirmemiz lazım"
Yani CHP ve HDP!
Birleşin tabii.
Sizinki fantezi dünyası.
Siyaset dünyası karşı yakada!
Kalırsa takatiniz oraya da bir ara uğrarsınız!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)