Kılıçdaroğlu’nun yalancı baharı
7 Ağustos Yenikapı mitingiyle bu uzlaşı ortamının zirve yaptığını, bunun da Türkiye'ye bir değer katacağını iddia ediyoruz. Bundan dolayı memnuniyetimizi dile getiriyoruz.
1) Bu mutabakat ortamı aşağıdan yukarıya doğru işleyen, milletin sinerjisinin siyasal alana yansıması sonucu oluşan bir ortamdır.
2) Bu ortama uygun davranmayan, yeni dönemin kodlarına aykırı hareket eden ve siyasete 15 Temmuz öncesinin refleksleriyle yaklaşanlar kaybeder.
Toplumsal alanda hâlâ güçlü bir birlik duygusu hâkim. Siyasetten, siyasal aktörlerden de bu duyguyu ülke hayrına kullanmasını istiyor. Bu süreçte AK Parti lideri Binali Yıldırım ve MHP lideri Devlet Bahçeli başından itibaren hem sorumlu hem de rasyonel davranıyor. Sorumlu davranıyorlar çünkü ülkenin karşı karşıya kaldığı devasa tehditler karşısında birlik olmak gerektiğinin bilincindeler.
Ülke PKK, DAİŞ ve FETÖ'nün ve onların arkalarındaki uluslararası şer şebekelerinin yoğun saldırıları ile karşı karşıyayken iç çekişmelerle zaman kaybetmenin ülkeyi çökerteceğini biliyorlar. Yıldırım ve Bahçeli sadece sorumlu davranmıyorlar, aynı zamanda rasyonel adımlar atıyorlar. Zira siyasal çıkarlarının milletin birliğine, toplumdan yükselen ortaklık şuuruna sahip çıkmaktan geçtiğini de görüyorlar.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise kendi siyasal varlığını teminat altına almak namına, sözüm ona "rasyonel" olmak adına "sorumlu" davranmıyor. Ben kendisini 15 Temmuz'dan sonra önce Taksim meydanında, ardından da Yenikapı meydanında dinledim. Biçimsel olarak 15 Temmuz ruhuna destek veriyor oluşuna değer versem de, yaptığı konuşmaların ideolojik ve dogmatik çerçevesi beni her seferinde çok rahatsız etti. Aslında toplumun büyük kesimi böyle düşündü.
Yine de Kılıçdaroğlu 15 Temmuz öncesinin o kirli üslubunu devreye sokana kadarki süreç "siyasal rekabet" alanı içinde değerlendirilebilirdi. Fakat Kılıçdaroğlu FETÖ patentli ucuz ve ötekileştirici siyasal söylemleri yeniden kullanmaya başladı. Bir kez daha "Erdoğan düşmanlığı" sermayesiyle ilerleyeceğinin işaretlerini verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifade ettiği gibi bu söylemler topluma Kılıçdaroğlu'nun Yenikapı'da verdiği görüntünün samimiyetini sorgulatır.
Bütün bunlar olurken bir yandan terör örgütlerinin fiili saldırılarıyla, öte yandan onlara destek veren uluslararası yapıların söylemsel taarruzlarıyla başa çıkmaya çalışıyoruz. Ve tam da bu süreçte silahlı kuvvetlerimiz sınır ötesinde yine terörizmle mücadele kapsamında operasyonlar gerçekleştiriyor.
Evet bu yeni dönemde siyasette bir milli birlik ruhuna ihtiyacımız var. Dogmatizm değil pragmatizm, retorik değil pratik, ideoloji değil sosyoloji, düşmanlık değil rekabet, yalnızlaşma değil işbirliği bu yeni dönemin kavramları olacak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)