Millet vatan savunmasına, demokrasi nöbetine devam ediyor. Cuma gününden bu yana meydanlar insan dolu. Bu ülkenin gerçek sahipleri, bu ülkeyi teslim almak isteyenlere karşı teyakkuzda kalmaya devam ediyor.
Bir yandan da hayat normal akışına yeniden kavuşuyor. Gündüz işe, gece meydana gidiyor insanlar. Toplumun hemen her kesimi bu kanlı kalkışmanın ne anlama geldiğini biliyor.
İlk etapta bu kalkışmanın tam anlamıyla püskürtüldüğünden emin olmak istiyorlar.
İkinci etapta istenen, bu kanlı kalkışmanın arkasındaki şer şebekesinin tam olarak çökertilmesi. Üçüncü etapta toplum, bu yapıya destek veren ulusal ve uluslararası odakların deşifre edilmesini talep ediyor. Ve elbette toplumun asıl talebi bu kanlı kalkışmada dahli olan bütün aktörlerin cezalandırılması.
***
Bu kanlı kalkışma, Türkiye siyasetinin sadece gündemini değil, dinamiklerini de değiştirmiştir. Türkiye siyaseti yeniden yapılanmak durumundadır. Bundan böyle geçmiş dönemin konformizmi içinde hareket etme imkânı kalmamıştır.
Bu sadece siyaset için geçerli değil.
Bürokrasi için de, medya için de, akademi için de ve hatta özel sektör için de böyle.
Toplum sahnede yer alan bütün aktörlerin, yeni dönemin inşasına pozitif katkıda bulunmasını talep ediyor, gün geçtikçe bu talebini daha fazla dillendirecek. Bugün geçmiş dönemin ne konformizmine de ne kalıplarına uyan bir Türkiye var karşımızda.
Ne yazık ki geçmiş dönemin konformizmini iktidar cenahında da muhalefet cenahında da yaşayanlar hiç de az değildi. Ne derseniz deyin ben bu konformizmin kaynağına her iki cenahta da kendisine farklı ölçülerde yer bulan Erdoğan algısını oturtuyorum. Bu kanlı kalkışma sonrasında her iki cenahtaki Erdoğan algısının da normalleşmesi gerekiyor. İktidar cenahında risk almayı, mücadeleyive daha fazla gayreti Erdoğan'ahavale eden aktörlerin daha fazla riskalması, daha fazla gayret göstermesigereken bir dönem var önümüzde. Herkes oturduğu makamın gereğini,sorumluluğunu daha fazla üstlenmekve yeni dönemin ihtiyaçlarına uygunbir sistemin inşası için çok daha fazlaçalışmak zorunda. İhmalin, ertelemenin,ağırdan almanın kabul edilemezolduğu bir dönem var önümüzde. Kendi makamını garanti görüp daha üstmakamlar için hesap yapma dönemininkapandığını, mevcut konumda herkesinçok daha fazla gayret göstermesi gerektiğinisanırım herkes anlamış durumda.
İktidar cenahında Erdoğan'ın liderliğinin ne anlama geldiği bir kere daha düşünülmek durumunda. Erdoğan'ınTürkiye'deki sahici liderliğinin sadece"otorite"siyle değil, her şeyden önce"hasbiliği", "adanmışlığı" ve bunlarınyanında "kabiliyetleri"yle ilgili olduğuartık herkes tarafından net biçimdegörülmeli.
Erdoğan algısının iktidar cenahında olduğu gibi, belki çok daha fazla muhalefet cephesindede normalleşmesi gerekiyor.
Hiç kuşkusuz bu saldırı bütün millete yapıldı.
Siyasi partiler de dahil olmak üzere toplumun bütün kesimleri cendereye alınmak istendi.
Darbe başarılı olmuş olsaydı herkes kaybedecekti.
Bu badire R. Tayyip Erdoğan'ın liderliğiyle aşıldı. Bu liderlik sadece Erdoğan'ın 15 Temmuz gecesi gösterdiği tutumla ilgili de değildi. Hiç kuşkusuz o tutum olmasaydı darbeciler amaçlarına ulaşacaklardı. Ancak bu sürece gelene kadar Erdoğan'ın gerek paralel devlet yapılanmasını çökertmek için attığı adımlar, gerekse de bu yapılanmanın bir terör örgütü olduğu konusunda toplumda yarattığı bilinç darbe girişiminin boşa çıkarılmasında çok büyük iş gördü. Muhalefet partilerinin Erdoğan karşıtlığısermayesini artık bir kenarabırakmaları ve yeni dönemin inşasınapozitif katkı yapmaları, yapıcı birmuhalefet rolü üstlenmeleri gerekiyor.
Evet yeni dönemin ruhu bunu gerektiriyor.
Ve evet ülke buna ihtiyaç duyuyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.