CHP’nin mezhepçi siyaseti
Gerçekten de yeni CHP Türkiye demokrasisi adına önemli bir sorun. Ne var ki geldiğimiz noktada CHP, toplumsal barışımız ve birlikteliğimiz adına bir soruna dönüşme potansiyeli taşıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve dışlayıcı söylemleri" başlı başına bir mesele. Fakat onu da aşan bir başka derdimiz var. CHP'nin mezhepçilik üzerinden ilerleyen popülist siyaset ve retoriği.
CHP yöneticisi Eren Erdem'in söylemlerine yakından bakın lütfen. Hiç utanmadan "bu iktidar Ortadoğu'da Alevileri katleden zihniyetle aynı yerde duruyor" diyebilmiş.
Selahattin Demirtaş 6-8 Ekim olaylarını "AK Parti DAİŞ'i destekliyor" diyerek kışkırtmıştı. Acaba Eren Erdem de AK Parti-DAİŞ özdeşliği kurgusuyla Alevileri mobilize etmeye mi çalışıyor?
"IŞİD mescitlerini hoşgörüyorsunuz da Alevilerin Cemevlerini niye tanımıyorsunuz" diyerek popülizm yapıyor.
HDP nasıl Kürtler üzerinden bir çatışma zemini üretmeye çalışıyorsa, CHP de "Aleviler" üzerinden bunu yapmaya uğraşıyor.
Göz göre göre toplumun bir kesimi kışkırtılmak isteniyor. Bir siyasetçi bunu yapar mı? Eğer toplumun bir kesimini bir başka kesimine düşman etmeyi siyaset yapmak zannediyorsa yapar. Elinde tamamlaması gereken bir ödev, bir proje varsa yapar.
CHP giderek alenileşen ve bir o kadar da tehlikeli hal alan toplumsal bölünme ve çatışma projesinin tam merkezinde bir görüntü veriyor.
CHP'nin performansını yakından takip etmek gerekiyor. CHP sadece HDP'den oy kapmak için "HDP'lileşmiyor." Aynı zamanda HDP'nin eksik bıraktığı projeyi hayata geçirmek için çaba sarfediyor.
Ne diyelim, Allah kötülere fırsat vermesin...
*********************************
Ve PKK hıncını salçadan alır
Altı adet TIR. Yükleri salça ve soğan. Ağrı'dan Van'a giderken, Tendürek Dağı geçidinde yakıldı. Yol kesen PKK'lı teröristler erzak yüklü bu 6 TIR'ı yakıp kaçtılar. Yanan TIR'lar nedeniyle geçit de bir süre ulaşıma kapandı.
İşte, PKK gerçeği bu. O erzak kime gidiyor? O TIR'lardan ekmek yiyenler kimler? Peki ya o yoldan gelip geçenler?
Selahattin Demirtaş, "TAK'ı kapatın, zarar verdiği çok açık" demiş. Belli ki PKK'nın bir "zarar potansiyeli" olduğunu düşünmüyor.
Kürt halkına zulmetmek onun kitabında mubah belli ki.
PKK bundan bir yıl önce bir özgüven patlaması yaşıyordu. Büyük bir güç topladığını, o gücü yayma vaktinin geldiğini düşünüyordu.
Böylelikle güya hem Türkiye'ye, hem de dünya kamuoyuna ne denli güçlü olduğunu gösterecekti.
Özyönetim ilanlarıyla kantonlaşmaktan bahsediyorlardı. Şehir ayaklanmaları çıkarıp, iç savaş ortamı oluşturmayı hedefliyorlardı.
Bölücü gündemlerini hayata geçireceklerdi. Son bir yılda büyük bir hezimet yaşadılar. Geldikleri nokta, yol kesip araç yakmak.
Ne muhteşem bir strateji! PKK şu anda Kürtlerin büyük bölümüne diş biliyor. Açıktan halkı tehdit ediyor.
Çukur siyasetine destek vermediği, ayaklanma çağrılarına kulak tıkadığı için. PKK, başından beri halkı terbiye edilecek bir unsur olarak gördü.
Hem de bu terbiyenin zor ve şiddetle mümkün olacağını düşündü. Oysa halk açık ve net bir biçimde barış, refah ve huzur istiyordu. PKK bunu halkın elinden aldı.
HDP de bu sürece ortak oldu. Şimdi de çıkmış "biz halk adına konuşuyoruz" diye ahkâm kesiyor.
Zavallılar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)