Celladıyla aşk yaşayanlar
Dün bizim gazete, söz konusu temyiz kararını "Yargıtay kumpası bozdu" diye duyurdu. Uzunca bir süredir Türkiye'de kendi gündemini oluşturamayan muhalefet ise bu kararı "Erdoğan düşmanlığını derinleştirecek bir unsur" olarak pazarladı.
Bazıları o bildik çirkin üsluplarını takınıp "şimdi sizin yargılanma vaktiniz" diye efelenirken, kimileri de "Yargıtay'ın kararı, hükümete yakın gazetelerin davaya bakış açısını değiştirdi" diye güya serinkanlı analizler yaptılar.
"Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimizin hiçbirisine, İlker Başbuğ'a kalkıp da alışılmış anlamda bir 'terör örgütü mensubu' demek çok ciddi bir yanlıştır. Bu affedilemez. (...) Terör örgütü dediğin zaman silahlı kuvvetlerimizi bu hale getiriyorsun."
Erdoğan aynı yayında "şu anda bulundukları makam itibariyle kendini sağlamda görenler"e referansta bulunuyor, tarihin onları affetmeyeceğini söylüyordu.
Erdoğan, daha o dönemde sorunu gördü ve üstüne gitti. Paralel devlet yapılanmasını (PDY) ifşa etti. Bunun üzerine PDY hata üstüne hata yaptı. İttifak yapmadığı kimse kalmadı. Bugün Yargıtay'ın kararından sonra "biz haklı çıktık, sizse haksız" diye bayram edenlerin birçoğu bu süreçte PDY ile ittifak kurdu. Kimisi kısa, kimisi uzun birliktelikler yaşadı. Kimisi ise hâlâ paralel devlet yapılanmasıyla iş tutuyor.
Bugünden geriye doğru baktığımızda Kılıçdaroğlu'nun "hukuksuzluk destanı" dediği süreci yöneten PDY'ye, özellikle 17-25 Aralık darbe girişimi süreci ve sonrasında nasıl destek verdiği ayan beyan görünüyor. Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi "Gülencilerin yadırgamayacağı bir ortam haline getirmek" için ne kadar çabaladığını unutacak mıyız? Ya da PDY'nin talep ve beklentilerini, söylemlerini Meclis kürsüsünde, meydanlarda bağıra çağıra dillendirmesini?
Şimdilerde Doğan Medyası "biz demiştik, ne çok acılar çekildi, suçlusunuz" modunda yayın yapıyor. Erdoğan, PDY ile mücadele ederken siz neredeydiniz? Bugün, mücadele büyük oranda kazanıldıktan sonra nerede duracağınızı elbette biliyoruz. Geriye dönüp baktığımızda "Ergenekon davası"nı değil, "Ergenekon kumpası"nı hatırlayacağız. Bir demokratikleşme ve vesayetle hesaplaşma söylemi ile başlayan dava kısa süre içinde PDY'nin yönettiği bir kumpasa dönüştü.
Bize düşen, haktan yana olmaktır, zalime zalim, mazluma mazlum diyebilmektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)