Uluslararası vergi kaçırma ve kara para aklama işini "kılıfına uyduran" alanında "öncü" bir şirketin bazı belgeleri sızdı basına. Sızıntı, "Panama belgeleri" adıyla geçti kayıtlara.
Toplamda 12 milyona yakın gizli belgeden bahsediliyor. Şu ana kadar açığa çıkarılan belgelerde 12 lider ve 150'ye yakın siyasetçinin ismi yer alıyor.
Bakalım sızdırılan belgelerin ne kadarı ana akım medya tarafından satın alınıp işlenecek. Hiç kuşkusuz burada küresel aktörlerin uluslararası güç mücadelelerindeki hesapları devreye girecek.
Batılılar medya manipülasyonlarını medya profesyonellerine bırakılamayacak kadar önemli görür. Büyük medya operasyonlarını iktidarlar yönetir. Bakmayın bize "basın özgürlüğü" üzerinden siyasi ameliyat yapmaya kalktıklarına. ABD'de de, İngiltere'de de, Almanya'da da, Fransa'da da ulusal ve uluslararası büyük siyasi medya kampanyaları iktidarların çıkar beklentilerine göre yapılır. Neyin kampanyaya konu olup, neyin dışarıda bırakılacağı buna göre belirlenir.
Hem ABD ve İngiltere'de haber yapan medya kuruluşları, "ulusal menfaat"lerini gözetmekte hiçbir mahzur görmezler. Buradaki en önemli şart, ulusal çıkarın şirket çıkarını tehdit etmemesidir elbette. Zira asıl olan şirket çıkarıdır. Rivayet o ki, bu belgeleri Almanya satın almış, ABD'ye ve İngiltere'ye servis etmiş. Bu belgelerden hareketle, dünyanın en zengin isimlerine, Batı'nın önde gelen siyasi liderlerine ilişkin haberler yapılır mı dersiniz? Belgeleri yayınlayan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu'nun finansörlerine bakıldığında buna ihtimal vermek pek mümkün değil.
Sızdırılan belgeler Putin ve Esed başta olmak üzere birçok ismin kirli dünyasına dair bir dizi detay sunuyor. Belgelerde ABD'nin "Putin'in kişisel kasası" olarak tanıttığı Rossiya Bank'ın offshore şirketlerle arasındaki ilişkiler deşifre ediliyor. 2 milyar doların Putin'in ortaklarına ait gölge şirketler üzerinden gizlice kaçırıldığından söz ediliyor. Yine belgeler Putin'in en yakın arkadaşı Sergey Roldugin ile arasındaki mali ortaklıkları resmediyor.
Bunlar dikkate değer hususlar, fakat bu sızıntı meselesinin Türkiye'deki tartışılma biçimi de çok ilginç. Eğer ki bu Panama belgelerinde Putin'in adı bu şekilde geçmeseydi, örneğin Beşşar Esed'in kuzeni Rami Makhlouf'un Esed adına yürüttüğü yasadışı operasyonlar deşifre edilmemiş olsaydı daha farklı şekilde tartışılır mıydı? Biliyorum, son zamanlarda gündeme gelen her şey bu ülkenin gayrı milli, tutarsız muhalefeti için bir karakter testine dönüyor. Ve muhalefet bu sınavda başarısız oluyor. Gayrı milli muhalefetin sorunu görmezden gelme tavrı dışında iki yaklaşımı daha oldu. Birincisi, olan biteni "emperyalizmin oyunu" hikâyesine bağladılar. Gayrı milli muhalefetin ikinci yaklaşımı ise, Panama belgelerini "işte kapitalizminkirli yüzü" diye sunmak oldu.
Üç yıldır ağızlarından "yolsuzluk" lakırdısını eksik etmeyen, bölgesel krizleri, tarihten bu yana gelen yapısal sorunlarımızı hep o lakırdıya kurban edenler şimdi gözümüzün önündeki yolsuzluk hikâyelerine tek bir laf etmiyorlar. E tabi oturup da Esed'in yahut Putin'in yolsuzluklarını haber yapacak halleri yok ya. Peki ya o belgelerde kendi ülkelerinden nefret ettikleri bir siyasetçinin adı geçse ortada ne "antiemperyalizm" hamaseti kalırdı, ne "kahrolsunkapitalizm" modu.
"Panama belgeleri"nin ifşa ettiği bir başka şey de, bu güruhun tutarsızlığı ve ahlaksızlığı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.