Usulca sokulup 'merhaba' dedi
Muhalefetimiz hiç bu kadar mutlu olmamıştı. Yıllar var ki hallerini hatırlarını soran yok.
Adına mektup yazdıkları Merkel bile geldiği vakit yüzlerine bakmamıştı. Benim gibi fırsatçılar da "sizi Merkel de mi iplemedi" diye yazılar yazmıştı. Ama şimdi başka. Mr. Joseph gelir gelmez mutsuzlar kulübünü bir araya topladı. Onlara terapi yaptı.
Ve onların kamuoyu önüne çıkıp, özgüven içinde konuşmalarına fırsat tanıdı. Elbette bu fırsatı meşreplerine uygun bir biçimde değerlendirdiler.
Ceyda Karan, Biden'dan aldığı gazla "Türkiye'yi NATO'dan çıkartalım" başlıklı bir yazı yazdı.
Aslı Aydıntaşbaş, "Demokrasisi bu kadar zedelenmiş bir Türkiye, iyi bir müttefik değildir" yorumunda bulundu. Ama Aslı Hanımın "Biden'la neler konuştuk anlatayım mı" notunu düştüğü selfie'nin yerini hiçbir siyasi mesaj dolduramaz. O nasıl gurur, nasıl bir sürurdu öyle!
Hele kareye korsan girmeye çalışan Kadri Gürsel. O da yazdığı yazıda, Biden'ın Türkiye'ye sağlam bir mesaj verdiğini savundu: "IŞİD'le mücadelede size ihtiyacımız var diye, basın ve ifade özgürlüğünü yok etmeniz karşısında sessiz kalacağımızı sanmayın!"
Ama en önemli mesaj, Cüneyt Özdemir'den geldi. Joe Biden'ın karısı Jill'in kendisine usulca sokulup merhaba demesinden ziyadesiyle memnuniyetini ifade etti.
"Anti-Emperyalist" solcu Birgün, Biden'ın ağzından manşet attı: "Meclis gücünün farkına varmalı!" İnsan sormadan edemiyor bu, bizim bildiğimiz, içinde 316 kişilik AK Parti grubunun olduğu Meclis mi diye?
ABD için Türkiye ile ilişkilerinde şu anda en önemli mesele DAİŞ'le mücadele.
Türkiye'yi DAİŞ'le mücadelede bir ileri noktaya taşımak istiyor ABD.
Bunun için de elindeki bütün araçları kullanıyor. Türkiye içindeki ezik muhalefete prim vermesinin ana gerekçesi de bu.
ABD açısından gün sonunda en önemli mesele, Türkiye'nin istikrarlı bir yapı içinde yönetilmesi. Kullandığı retorikler, ikili ilişkilerde ABD'nin kendisine alan açma çabasıyla ilgili. Julian Assange'a "yüksek teknoloji teröristi" diyen Joe Biden'ı özgürlük meleği kılığına sokan da bu.
Türkiye'de demokratik siyasal alanın genişleyip genişlememesi umurlarında değil. Bu uğraşı sürdüren ana aktör R. Tayyip Erdoğan. Erdoğan da son derece net biçimde bu hususta Biden'a söylenmesi gerekenleri söyledi.
"Türkiye'nin terörle mücadele kararlılığını baltalamaya çalışan kesimlere dönük destek niteliğinde açıklamalardan kaçınmak gerekir" dedi.
Davutoğlu'nun Biden'ın önüne koyduğu örnek de son derece izah edici.
El-Kaide ABD'de bir yerleşim birimini işgal etse, orada hendekler kazsa, barikatlar kursa, güvenlik güçlerini oraya sokmamaya kalksa hükümet ne yapar?
Böyle bir olay gerçekleştiğinde, El-Kaide'ye destek veren akademisyenlere ne olur?
ABD, kendi ulusal çıkarları adına güvenlik gerekçesiyle her tür özgürlüğü kısıtlıyor.
Türkiye'de devlet, yeni dönemde sivil haklarının korunması için son derece hassas davranıyor. Bunun en önemli nedeni, 2002 sonrasında iktidara gelen zihniyetin milletine duyduğu saygı ve Türkiye'yi 1990'ların karanlığına döndürmeme noktasındaki kararlılığı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)