Tanıdığım Hasan Karakaya
Büyüklerimizden öğrendiğimiz bir dua vardır.
Allah ölümün güzelini versin diye.
Hasan Ağabey güzel bir ölümle ayrıldı aramızdan.
Yaptığı umrenin üzerinden 24 saat geçmemişti ruhunu teslim ettiğinde.
Medine'de Mescid-i Nebevi'de ibadet ettikten, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) kabrini ziyaret ettikten 2 saat sonra vefat etti.
Dostları ile hasbıhal ettikten sonra dostlarının arasında yumdu gözlerini.
Dert sahibi bir insandı.
Samimi bir Müslüman'dı.
Hak bildiğini gür sedayla savunan bir yazardı.
Zor zamanların adamıydı.
Ama zor bir adam değildi.
Yüce gönüllüydü.
Durduğu yerde, menfaati namına değil, inandığı için dururdu.
Ucuz hesaplara tamah etmezdi.
Hasan ağabey, varlığı ile bulunduğu ortama neşe katan bir insandı.
İlk kez hüzün kattı.
Fakat varlığıyla değil yokluğuyla yaptı bunu.
Seveni kadar sevmeyeni de çoktu.
"Herkes tarafından sevilen" biri değildi yani.
Çünkü o, mücadele ehliydi.
Dava adamıydı.
Mücadele içinde olduğu gayrı milli unsurların onu sevmesi düşünülemezdi.
12 Eylül'de darbecilerin karşısındaydı.
28 Şubat'ta laikçi yobazların.
Terör örgütlerinin tehditlerine kulak asmadı.
Paralel devlet yapılanmasının kirli stratejilerine hiçbir zaman teslim olmadı.
Şer odaklarını ifşa etmek için elinden geleni ardına koymadı.
Yeni Türkiye idealine gönül vermişti.
Geldiğimiz noktadan memnundu.
Ancak mücadelenin hiç bitmeyeceğini de biliyordu.
Hasan ağabeyin ömrünce ne kadar doğru bir yerde durduğunu, şer cephesinin onun ölümünün ardından başlattığı kampanyaya bakınca daha iyi anlıyoruz.
Bir kısmı sevinç çığlıkları attı.
Kepazeliği ile maruf bir çatlak "Azrail bizden yana, Hasan Karakaya'nın ölümü ile umutlandık" diye mesaj attı.
Paralel yapının medya silahşörleri, ölüm haberini alır almaz hakaretlere başladılar.
Bir tanesi "ben derviş değilim, hakaret ederim" dedi.
İnsan olması yeterdi halbuki.
PKK'lı hainler, bir süredir yaptıkları gibi paralel yapıdaki abilerini takip ettiler.
Onlar da katıldılar koroya.
Ölümüne bile hile karıştırmaya kalktılar.
Ahirete göçen bir insanı itibarsızlaştırmak için yalana dolana başvurdular.
Neyse ki bunların hiçbir hükmü yok.
Binlerce insan uğurladı Hasan ağabeyi.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan birlikte taşıdılar cenazesini.
Riyad'da, Mekke'de, Medine'de iki gün boyunca birlikteydik.
Konuştuk, tartıştık, muhabbet ettik.
En son, vefatından 2 saat önce gördüm onu.
Beraber saf tuttuk.
Sabah namazında Medine-i Münevvere'de buluşacaktık.
Buluşamadık.
Allah mekânını cennet eylesin.
Eşine, çocuklarına ve sevenlerine sabırlar versin...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)