Güzel memleketimin Putinist insanları
Allah uzak etsin, çok fena çektiriyormuş. Bu hastalığa duçar olanlarda garip haller beliriyormuş.
Yazık, zavallılar hiçbir meseleyi kendi bağlamı içinde değerlendiremiyorlarmış.
Tutarlılığı bir bitki çeşidi sanıyorlarmış.
Sürekli korku nöbetleri geçirip, her fırsatta korkuyu yaymak için uğraşıyorlarmış.
Kendi dışındakileri aptal sanıyor, kavgada yumruk sayılmaz diyorlarmış.
Tayyip Erdoğan'dan nefret ediyor, fakat onu kıskanmaktan da geri duramıyorlarmış.
Ona kızarken, hayran olmayı da sürdürüyorlarmış.
Ne var ki, kronik iktidar yetmezliğine sebep olan virüsü kapan insanlar hallerinden dolayı acı çekmiyor, bu virüsle birlikte aşırı bir özgüven kazanıyorlarmış.
Bu virüse bulaşık kişilerin her bir olayda sahneye çıkmaları, oradan bağıra çağıra manipülasyon yapmaları bu aşırı vecd ve özgüven halinden olsa gerek.
İki gün önce Türk jetleri bir Rus savaş uçağını düşürdü.
Angajman kurallarını ihlal eden ve uyarılara aldırmayan uçağın düşürülmesi Türkiye açısından bir zorunluluktu. Aksi takdirde, Türkiye'nin ne sınır güvenliği kalırdı, ne itibarı. Bunu aklı selim sahibi herkes görüyor.
Rusya, yeni bir bölgesel ve küresel hegemonya projesine girişmiş durumda. Bunun için de Suriye'deki boşluğu fırsat bilerek bu hegemonya projesini ilerletmeye çalışıyor.
Rusya, Suriye krizinde başından beri Esed rejimine destek verdi.
Fakat bir süredir çok daha fazlasını yapıyor.
Rusya, geçen ay Suriye'ye hava harekâtı başlattı.
Kronik iktidar yetmezliği virüsünden etkilenen zavallılar o dönemde "Vur Rusya vur, sen vurdukça Davutoğlu ve RTE vuruluyormuş gibi oluyor" diye tezahürat yaptılar.
Putin'in üstü çıplak halde, bir ayının üstüne oturduğu fotoğrafa Tarkan'ın "Ölürüm Sana" şarkısı eşliğinde dalıp dalıp gittiler.
Rusya'nın Suriye'ye yönelik hava saldırılarının "Türkiye'yi küçük düşürdüğü"nü iddia edip mutlu oldular.
"Rus uçakları hava sahamızı ihlal etmiş; angajman kurallarımız da çöpe gitti" diye dalga geçtiler.
"Galiba bu efelenmeler sadece biz gazetecilere söküyor, baksana Rusya'ya... pek takmıyor gibi" deyip eğlendiler.
Putin, Suriye'de DAİŞ'i hedef alıyoruz dese de, Suriye'nin ılımlı muhalefetini hedef aldı. DAİŞ'i bahane edip, Esed rejimini tahkim edecek operasyonlara girişti. Son olarak da Türkmen dağını, Bayırbucak bölgesini ve oradaki sivilleri bombalamaya başladı.
Düşürülen Rus uçağı, Türkmen bölgesinde sivil halkın üzerine bomba yağdıran uçaklardan biriydi.
Türkiye, o uçağı kendi hava sahasına yaklaştığı ve sınır güvenliğini ihlal ettiği için vurdu. "Rus uçağı" vurmak için vurmadı.
Kronik iktidar yetmezliği virüsünün zehirlediği tipler, bu kez de Erdoğan'ı ve hükümeti ülkeyi ateşe atmakla suçlamaya başladılar.
Rusya, bunu Türkiye'nin yanına bırakmaz diyerek korku yaymaya koyuldular.
Putin'in "Türkiye'de radikal İslam yükseliyor" yönündeki tezviratına alkış tuttular.
Erdoğan nefretlerinden Putinci oldular.
Oysa onca zaman "Erdoğan'ın Putinleşmesi"nden bahsedip durmuşlardı.
Dedim ya, fena çektiriyor bu hastalık.
Allah çektirmesin!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)