Sal size yeter de bize yetmez!
Ivo Andriç'in muazzam eseri Drina Köprüsü'nü bilmeyen yoktur.
Drina Köprüsü, dönemin Osmanlı sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa'nın Vişegrad'da yaptırdığı abidevi bir eser.
Andriç bu muhteşem köprünün çevresini nasıl etkilediğini anlatır romanında.
Köprünün yapımının yarattığı heyecanı da, o dönemde yaşanan zulümleri de resmeder usta romancı.
Köprü, Osmanlı devletinin bir yatırımıdır.
Bu yatırım, bölge halkının kahir ekseriyetini mutlu etse de, ondan rahatsızlık duyan ve onu engellemek isteyen asiler de vardır.
Asilerin başını çeken Radisav etrafındakileri şu cümlelerle isyana teşvik eder: "Baldırı çıplaklarla Hıristiyanların köprüye ihtiyaçları yok. Onu isteyen Osmanlılardır. Biz alaylar toplamıyor, ticaret yapmıyoruz. Sal neyimize yetmez?"
Gerçekten, kötülük de tarihle birlikte tekerrür ediyor.
Bu ülke, kendisine biçilen deli gömleğini her yırtmaya çalıştığında "sal neyimize yetmez" diye karşı çıkanların gayretleriyle engellenmeye çalışılıyor.
Bu gayretler, devlet-millet ayrılığının ortadan kalkmaya başladığı 2000 sonrasında daha da hızlandı.
Asiler, devletin her yatırımını, her kalkınma hamlesini topluma hizmet meselesi olarak değil, egemenlik meselesi olarak yansıttılar.
PKK, bunu yaptı, kendisini bunun üzerinden inşa etti.
Devletin bölgedeki yatırımlarını engelledi.
Toplumu cezalandırdı.
İşlediği cürümleri meşrulaştırmak için de "askeri yol", "askeri baraj" gibi saçmalıklara başvurdu.
Aynı şeyi, 2002 sonrasında "muhalefet"te yer alan siyasi partiler de yaptı.
Her kalkınma hamlesine, "sal neyimize yetmez" diye mani olmaya kalktılar.
Bundan ne CHP, ne MHP, ne HDP kendisini muaf tutulabildi.
Gezi eylemlerinin özündeki felsefe de buydu.
3. Köprüye karşı çıkanlar da, 3. Havaalanına karşı çıkanlar da aynı zihniyetin temsilcileri idi.
Bu zihniyete karaborsadan argüman temin etme işini iki yıldır Gülenistler üstlendi.
Bunlar hep birlikte, "sal neyimize yetmez" diye höykürerek bu ülkenin yürüyüşünü durdurmaya çalışıyorlar.
Ataları Radisav gibi söyleniyor onlar da: "Geceleri gidip yapılan işleri bozacağız ve bunu perilerin yaptığını, Drina'nın üstüne bir köprü kurulmasını istemediklerini ortalığa yayacağız... Başka çaremiz kalmadı."
Neyse ki, neyin ne olduğu girilen kirli ittifaklar nedeniyle her geçen gün daha net biçimde ortaya çıkıyor.
Kirli ittifakların hem varlığı hem de dağılma süreci toplum için çok öğretici oluyor.
Hayatta yan yana gelmesi mümkün görülmeyen, daha dün karşıt kamplarda yer alanların kurdukları yıkıcı işbirlikleri herkesin midesini bulandırıyor.
Hele ki bu sentetik işbirlikleri bozulup da ortaya birçok pislik serildiğinde o zaman her şey çok daha ayan beyan oluyor.
Bütün Erdoğan düşmanlarının PKK etrafında oluşturdukları ittifak mesela.
Kurulduğunda o kadar midemizi bulandırmıştı.
Şimdi çatırdıyor ve ortalığa çok daha necis görüntüler saçılıyor.
Allah şu güzel bayram hatırına bu ülkeye tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirsin.
Bayramınız mübarek olsun...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)