Türkiye'de futbol kalitesiz.
Türkiye'de takımların borçları çok. Herkes bir şey söylüyor ama el koyup müdahale eden yok.
Türkiye'de profesyonel futbol kulüpleri kanser durumundalar. Hem de son aşamaya gelmiş.
Peki, herkes yorum yapıyor eyleme geçen var mı? Yok.
Bakınız beyler, İngiltere Premier Lig'de 20, Championship'te 22, diğer iki profesyonel liginde 48 takım var.
İtalya Serie A'da 20, Serie B'de 19, Portekiz 1. Ligi'nde 18, bir alt liginde yine 18 takım var. Fransa Ligue 1 ve Ligue 2'de 20 kulüp var. Hollanda 1. Lig 18, ikinci ligde 20 takım var. Almanya'da iki ligde 18 takım var. İspanya La Liga'da 20, 2. Lig'de 22 takım var.
Bakınız, bunların lig kaliteleri bizim çok üzerimizde.
Bunlar o ülkelerdeki profesyonel takım sayısı. Ama bunlar aptallar, bu işi bilmiyorlar. Biz çok iyi bildiğimiz için bizdeki profesyonel takım sayısına bakalım; Süper Lig'de 18, 1. Lig'de 18, 2. Lig'de 36, 3. Lig'de 54 kulüp var.
Alt alta toplayalım. Türkiye'de 126 tane profesyonel takım var.
Bunların tamamına yakını futbolculara paralarını ödeyemiyor.
Masöre, malzemeciye, teknik direktörlere paralarını ödeyemiyorlar. Bismillah daha bizim takım sayısından dolayı kaybımız inanılmaz bir yük.
Önce bu yükü azaltmalıyız.
126 takım gibi bir felaket sayı olamaz.
18 takım Süper lig, 18 takım 1. Lig haydi 18 takımı da 2. Lig'de tutalım.
Toplam 54 takım olmalı Türkiye'de.
Diğerleri bölgesel amatör lig olmalı.
O zaman genç ve amatör futbolculara daha fazla yol açılır.
Kaliteyi yukarı alırız, yaşlı futbolculardan kurtuluruz.
Yahu kardeşim önümüzde kopya varken bile kopya çekemiyoruz.
Kopya çekmeye bile kabiliyetimiz yok. Ama Hasan'ın takımı X'i Ali'nin takımı Y'yi kırmamak için profesyonel lige alırsak böyle olur.
Bazen iyi bakamadığınız zaman yakınınızı göremezsiniz.
Spor Bakanımız, "İyi şeyler yapacağız" diyor. İyi de işte liste ortada Sayın Bakanım ne yapmanız gerektiği de ortada. Yapabilir misiniz onu bilemem. Bunu yaparsanız Türkiye'de futbol bir yere gelir. Yoksa sabahtan akşama konuşuruz. Avrupa'nın en fazla profesyonel takımına sahip olan ligiyiz…
***
GÜNAH ÇIKARIYOR!
Galatasaray Genel Kurulu'ndan önce başka şeyler konuşan İnan Kıraç, Genel Kurul'dan sonra başka şeyler söylüyor. Ya unutuyor ya da günah çıkarıyor.
İnan Kıraç, Mali Genel Kurul'dan 15 gün önce, "Hiç kimse Galatasaray Liselileri'ni küçük görmesin. Yok saymaya kalkmasın. Bunun sonuçlarına katlanır" diye tehdit etti... Aynı İnan Kıraç, ibra edilmeme kararından sonra "Mustafa Cengiz'in ibra olmadığını geç öğrendim ve çok üzüldüm. İbra olmama olayını doğru bulmuyorum" yorumunu yaptı.
8 Mart Cuma günü bir televizyon programına katılan İnan Kıraç, Mali Genel Kurul'dan 15 gün önce şu ifadeleri kullandı: "Adayımız var. Şu anki divan başkanı (Eşref Hamamcıoğlu) arkadaşımızı başkanlık için ikna etmeye çalışıyoruz.
Son bir şey söyleyeyim; hiç kimse Galatasaray Liselileri'ni küçük görmesin.
Yok saymaya da kalkmasın. Bunun sonuçlarına katlanır." Aynı İnan Kıraç, Mustafa Cengiz yönetiminin ibra olmamasının ardından 24 Mart Pazar günü şu sözleri söyledi: "Galatasaray büyük bir camiadır. Bu dertleri aşar. Mustafa Cengiz'in ibra olmadığını geç öğrendim ve çok üzüldüm. İbra olmama olayını doğru bulmuyorum. Dünkü tabloyu gördükten sonra küskün ve üzgünüm.
Olayı mektepli mektepsize getirmek yanlıştı. Maalesef kongrede böyle bir fotoğraf verdik. Yönetim her şeyi göğüslemeye çalışmıştı. Mustafa Cengiz ve yönetimi bundan sonra mahkemeye gitsinler, süre kazansınlar. Tekrar seçim olsun. Sezon devam ederken çok yanlış bir sürece girdik. Yanlıştan dönülmesi ve düzeltilmesi gerekir."
HER GÜN BAŞKA AÇIKLAMA
Köyün muhtarı 88 yaşında. Beşinci karısı da vefat ediyor. Onlarca torunu, onlarca çocuğu var. Fakat muhtar, "Ben tek başıma yaşayamam, benim bir eşim olmalı" diyor ve köyün 18 yaşındaki bir kızını babasından istiyor. Güzel de para veriyor.
Torunlarıyla, oğulları "Baba, dede yapma bu yaştan sonra olmaz" diyor. Muhtar "Siz benim özel hayatıma karışmayın" deyip noktayı koyuyor. Düğün vakti geliyor, eğlenceler yapılıyor, gecenin sonunda muhtarla gelin odaya giriyorlar ama muhtarın çocukları ve torunları her şeye rağmen bir de kefen hazırlıyorlar, kalbi yetmez ölür filan diye. Bir saat geçiyor, iki saat geçiyor, üç saat geçiyor… Hiçbir şey yok. Odadan çıkan da yok. Dört saat sonra kapı açılıyor. Önce gelin çıkıyor.
Her tarafı paramparça.
"Ne oldu sana?" diyorlar.
Gelin, "Yahu kardeşim bu adam bunamış.
Her çiftleşmeden sonra unutuyor bir daha çiftleşiyor" diyerek dert yanıyor… Mesela yani...
Mali Genel Kurul'dan önce 9 Mart'ta bunları söyleyen İnan Kıraç herhalde unutuyor, kongreden sonra bunları söylüyor.
Ya unutuyor ya günah çıkarıyor.