MÜLTECİLER hakkında samimi endişelerini ve önerilerini dile getirenleri dikkatle takip ediyor ve ciddiye alıyoruz. Ancak bu konu üzerinden kavga, karışıklık, kaos oluşturmak isteyenleri de görüyor ve biliyoruz. Daha önce; İstiklal caddesindeki yılbaşı gecesi görüntülerini "Türkiye işgal altında", Arap turistlerin Boğaz'da kiraladığı gezi teknesini "Ada vapuru", Lübnan'da çekilen görüntüleri de Türkiye diye servis ettiler. Bunları yapanları ve yayanları masum zanneden ya ahmaktır ya da azılı düşmanımızdır. Toplumdaki kutuplaşmayı hedefleyen bu videoların artışında, yabancı istihbarat örgütlerinin parmağı var. Kavga, kaos, karışıklık çıksın istiyorlar. Siyasi parti, basın/yayın organı, sivil toplum kuruluşu maskesi ile ırkçı kışkırtmalar yapılıyor, etnik milliyetçilik körükleniyor, kin oluşturacak yorum ve tavırlarlar sergileniyor.
YABANCI DÜŞMANLIĞINA DÖNÜŞÜYOR
Mülteciler ile ilgili hassasiyet maskesi ile yabancı düşmanlığına varan söylemler ve gündem oluşmuştur. Bu hal, yabancı öğrencileri, Türkiye'ye seyahat/tedavi/eğitim için gelmek isteyen/gelmiş olan misafirlerimizi ürkütüyor, korkutuyor… Bu da devletimizin ve milletimizin Ortadoğu ve Afrika'da çok iyi durumdaki imajına da, çıkarlarına da ayrıca zarar veriyor. Bölgesel etkinliğimizi, turistlerin huzurunu ve turizm gelirlerimizi sabote etmeye teşebbüs ediyorlar. Türkiye'ye düşmanlık besleyen güçler ve devletler de bu nefreti, bize zarar vermek maksadıyla destekliyorlar.
CHP'DE KURULTAY NE DEMEKTİR…?
Parti yöneticileri ve Genel Başkan nasıl seçilir...? Anlatalım... Kurultay'dan önce, Genel Başkan ve Genel Merkez delegeleri seçer; Kurultay'da bu delegeler de Genel Başkan ve Genel Merkez'i seçerler... Birbirlerini seçer, geçinir giderler... Buna da parti içi demokrasi, çokseslilik falan derler. Bakalım "Kemal gitsin, Ekrem gelsin" diyenler, bu işin neresinde yer alacaklar…? İstanbul'un en başarısız ve tembel Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP'ye umut olabilir mi…? Eğer bir yenilgi varsa Ekrem de yenilenler arasında değil mi…? Yalanları ve iftiraları haber diye yayınlayan tarafsız maskeli CHP militanı gazeteciler ve televizyoncular da yenilgiden sorumlu değiller mi…?
LİDER DEĞİŞİRSE CHP DEĞİŞİR Mİ…?
Asla değişmez… Nedenlerini daha önce de yazmıştım. Yeri geldi bir kez daha hatırlatayım.
Kemal Kılıçdaroğlu TRT seyreden köylülerin kendisine oy vermediklerini tespit etmiş. Yani hem TRT'yi hem de köylüleri kendisine oy vermedikleri için mesul tutuyor…! Zaten CHP idare heyetinin hepsi istifa etti ama kendisi istifa etmedi, demek ki kendisinden başka herkes yenilgiden sorumlu…! CHP belli bir insan tipinin, belli bir zihniyetin partisidir.
Herkesçe bilinen malum zihniyetin ülkemizdeki adıdır. Kendisi gibi düşünmeyenlere eğitimsiz, cahil diyenlerin ve öyle muamele edenlerin partisidir. CHP'ye oy vermeyenlere makarnacı, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diye hitap eden ve kendilerini de bu aziz ve asil Türk milletin efendisi, sahibi zanneden insanların partisidir.
Genel Başkanları kim olursa olsun mensupları işte bu insanlardır. Zaten Genel Başkanlarını da doğal olarak aynen kendileri gibi istemektedirler. Kendileri gibi düşünmeyenleri ve CHP'ye oy vermeyenleri düşman gibi denize dökmek isteyenlerin partisidir. Genlerinde ve kurulurken atılan temellerinde bütün bu yazdıklarım olduğundan, gelen de gitmesi istenen gibi olacaktır.
BATI'YA MAHKUM VE MECBUR DEĞİLİZ…
Aramızda yaşayan BATI PUTPERESTLERİ; Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın bütün dünyadaki itibarını ve diplomatik gayretlerini hor görüyorlar, aşağılayarak değersiz göstermeye çalışıyorlar.Onlara BATI'ya tapmak öğretilmiş. BATI ne isterse yapalım, neyi istemezse yapmayalım. Her hal ve şartta BATI'nın emrinde olalım, kulu, kölesi olalım istiyorlar. Bu nedenle; bir ayağımızı Anadolu'ya koyup, diğer ayağımız ile dünyanın her yerine uzanmamızı algılayamıyorlar. Devletimizin ve aziz milletimizin çıkarları her nerede ise oraya temas etmemiz esnekliğini kavrayamıyorlar.
İçimizdeki bazıları da muhalifliği, sapkın bir devlet ve millet düşmanlığına çevirmişler. Kafa karıştırmak, umutsuzluk aşılamak, ülkenin sınırlarının genişlemesine ve devletimizin etkisinin artmasına köstek olmak için her türlü çaba sarf ediyorlar. Tam da noktada bir kez daha belirtmek gerekiyor:
Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli beraberliği, sadece milliyetçileri ve muhafazakarları içine alan bir işbirliği değildir. Bir milli cephe, milli direniş milli mücadele hattıdır...