Türk milletinin yeni destanı
AYNI gün içinde çok büyük iki deprem gerçekleşmiştir.
Çok olağan dışı, korkunç ve büyük bir felaket.
Dün itibarı ile oplam, 2.724 artçı deprem meydana gelmiş. Devlet, millet, asker, polis, vakıf, dernek, sivil, gönüllü herkes ilk andan itibaren deprem bölgelerinde, depremzedeler ile beraberdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki devlet idaresi ve bütün kurumlar, müthiş bir hız ve sorumluluk ile afete vaziyet etti. Arama, kurtarma, ilk yardım, kurumlar arası koordinasyon büyük bir hızla ve fedakarlık ile hayata geçirildi/geçiriliyor. Bakanlar, ilgili herkes, afet bölgesi dışındaki belediyeler, büyük işadamları, holdingler, kendilerini parçalarcasına maddi, manevi görev aldılar.
Ezici çoğunluğumuz; birlik, beraberlik, dayanışma ve fedakarlık duyguları ile bir kez daha emsalsiz bir "Türk Milleti Destanı" yazdık/yazıyoruz. Bizden gibi görününler ise; fitne, yalan, korku, panik yayıyorlar, aziz ve asil Türk Milleti'nin şerefli bir mensubu olmak istemiyorlar.
Bizlik bir sorun yok; Bizden gibi görünen fakat bizden olmayanlara ALLAH Türk Milletinin bir ferdi olmayı nasip etmiyor…
DEPREMİN ARDINDAN YALAN DEPREMİ
Küreselci Şeydanların Türkiye'deki maşaları, depremin hemen ardından derhal ortaya çıktılar.
Türk milleti olarak onlara inat, birlik ve beraberlik içinde yaralarımızı sarıyor, enkazdan can kurtarıyor ve depremzedelere yardım ediyoruz, daha da edeceğiz inşallah… Ve fakat; bizden gibi görünen ama bizden olmayanların korku, kaos, kargaşa oluşturmak amaçlı yaptıklarını, söylediklerini de unutmayacağız, unutturmayacağız… Kendi milletine ihanet eden, sürekli fitne, yalan yayan ve depremde de saldıran FETÖ mensuplarını, kahpelerini de unutmayacak ve unutturmayacağız… ABD ve Avrupa'dan yüzbinlerce dolar/euro paralar alarak fonlanan ve her fırsatta Türkiye'nin değil BATI'nın, Avrupa'nın ve ABD'nin çıkarları için yayın yapan basın/yayın mensubu maskeli etki ajanlarını da unutmayacak ve unutturmayacağız… Milleti infiale sevk eden, milletin sinir uçlarıyla oynayan ajan provokatörleri, sosyal medya fenomenlerini unutmayacak ve unutturmayacağız… Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Dezenformasyon İle Mücadele Merkezi, Deprem Dezenformasyon Bültenleri yayınladı. Deprem'in meydana geldiği andan itibaren iğrenç yalanlar, iftiralar eş zamanlı yayılmaya başlamış. Büyük ve korkunç bir yalan saldırısı da yaşamışız. Deprem kadar tehlikeli ve ölümcül bir sarsıntıya maruz kalmışız. Yalan ve iftiralar ile hakikatleri yıkmak, yok etmek istemişler ve hepsi suçüstü yakalandılar… Maalesef insanları paniğe sevk ettiler, hem askerimizi, polisimizi oluşan kargaşa ile lüzumsuz meşgul ettiler, hem de oradaki bütün arama kurtarma çalışmalarını sekteye uğrattılar. Buna mahal verenlere her kim ya da kimler ise hesap sormayalım mı…?
ENKAZDAN CUMHURBAŞKANI ÇIKARTMAK
İnsanlar enkaz altında can çekişirken, muhalefet sözcüleri seçim ayarlı skandal açıklamalar yaptılar. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, deprem bölgesinde çektiği videolarla ilkel ve çirkin oy avcılığı yaptı. HDP'nin Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile Diyarbakır'da kameralar karşısına geçti. Milletimiz can kurtarmak, yardım etmek için çırpınırken onlar, iktidara laf sokma derdinde idiler.
Eski Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar depremde büyük yara alan İslahiyeli'dir, adeta feryat etmiş: "Enkazdan Cumhurbaşkanlığı umanlar, yüzyılın en ağır deprem felaketini hunharca istismar ediyor.
Acıları paylaşmak yerine ellerini oğuşturup sinsice hesap yapıyor. Yine kirli hesabınızın peşinde koşun ama hiç olmazsa birkaç günlüğüne insan olun…" demiş…
MUHALEFET VE DEPREM
AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan da şunları söylemiş: "Afet karşısında devletimiz bütün imkanları seferber etmiştir. Deprem acıları üzerinde siyaset yapmak bu ülke insanına yapılabilecek en büyük kötülüktür. Biz alanda insanlarımıza moral, destek verirken, onlarla beraber olurken, bir takım siyasilerin akla hayale gelmedik, vicdandan, sağ duyudan, metanetten, birlikten ve beraberlikten uzak sözleri hepimizi yaralıyor. Neredeyse arama kurtarma ekiplerinin can kurtarmasından, devletin çadır dağıtmasından, insanlara sıcak yiyecek sağlamasından rahatsızlar. Bu hastalıklı bir durum olmaktan çıkmıştır. Muhalefetin yaptığı açıkça deprem enkazında tepinmektir. Bunları asla unutmayacağız." Peki Hasan bey yanlış mı konuşmuş…?
MÜLTECİLERİ DENİZDE BOĞANLAR
Avrupa mahfillerinin, depremin ardından bizim için sahiden gözyaşı döktüklerine zaten asla inanmamıştım.
Belçika Başbakanı Alexander De Croo: "Suriye'deki depremde 5.5 milyon insan evsiz kaldı. Yeni göç dalgası başlayacak. AB de aşırı kalabalık. Bu nedenle Türkiye ile iyi anlaşmalar yapıp mültecileri orada tutalım." demiş. Mülteciler, sarışın, mavi gözlü, Hristiyan olunca sınır kapılarını ardına kadar açan Avrupalılar, asıl korkularını hemen söyleyiverdiler. Esmer, kara gözlü, Müslüman mülteci istemiyorlar. FETÖ mensubu kahpeleri koyunlarına alıyorlar, diğerlerini dövüp bırakıyorlar. Şimdi; bu korkunç deprem felaketinin sonrasında, sınırlarına mülteciler dayanmasın diye Türkiye'ye anlaşma önerelim diyorlar. Bu arada; Suriye başta olmak üzere, bütün orta doğuyu yağmalayan ve bunca mülteciyi oluşturanlar da kendileri… İşte Avrupa böyle bir barbarlığa dönüşüyor ve içimizdeki bazıları, hala Avrupayı çağdaş uygarlığın adresi zannediyor. Böyle bir halde iken, Avrupa'ya geçişleri serbest bırakmak mümkün olur mu ki…?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Şer cephesi (19.11.2024)
- CHP'ye sormadan Atatürk'ü sevemezsin (12.11.2024)
- Onlar güçlü olduğu için değil, biz dağınığız…! (05.11.2024)
- Terör silahını şer güçlerin elinden almak (29.10.2024)
- İla cehenneme zümera…! (22.10.2024)
- Bize doğru geliyorlar (16.10.2024)
- İnsanlık ile savaşan kavim (08.10.2024)
- Persler ve Yahudiler aslında birbirlerini pek severler (01.10.2024)
- Suçu önleyemiyoruz, idam gelsin… (24.09.2024)
- 27 Mayıs iğrenç darbesinde demokrasinin ırzına geçtiler (17.09.2024)