BÜYÜK acı... İzmir'de ölenlere ALLAH'tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara şifa diliyorum...
1999 depreminde bu fakir, TV8'de görev yapıyordu. Arkadaşlarımız yayın yapmayı bırakıp enkazdan yaralı kurtarmaya çalışıyorlardı, cesetleri bulundukları yerden kaldırıp, gömemedikleri için, naklen yayınlar ölülerin yanından yapılıyordu.. Deprem bölgesine ulaşmaktan vazgeçtim, saatlerce hükümet ile afet bölgesi arasında sağlıklı haberleşme bile gerçekleşmemişti. Bu nedenle afetin gerçek boyutlarını televizyondan bizler sayesinde görüyor ve duyuyorlardı.
Ne acı ki devlet; bütün kurumları ile çökmüş, batmış, bitmiş, tükenmiş idi. ALLAH bir daha yaşatmasın...
Şimdi ise; ilk andan itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki devlet idaresi ve bütün kurumlar, müthiş bir başarı ile afete vaziyet etti.
Arama, kurtarma/ilk yardım/çadırlarda barınma, nakit ve ayni yardım, kurumlar arası koordinasyon çalışmalarından tutun da geçici konutlar/kalıcı konutlar planlamasına kadar her hizmet, büyük bir hızla ve başarı ile hayata geçirildi/geçiriliyor. ALLAH; başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, emeği geçen gönüllü/resmi bütün kurum, kuruluş ve görevlilerimizden razı olsun...
DEVLET/MİLLET GÜVENİNE SALDIRI
İzmir ve çevresi can derdinde iken; Kızılay, AFAD başta olmak üzere, bütün kamu kuruluşlarına yönelik sistemli bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanyası yapıldı. Devlete güveni sarsmak, milletin devletine olan inancını bozmak amacı ile korku, dehşet, panik yaymak istediler. Farklı güven odakları oluşturmaya çalışıyorlar...
Kardeş kavgası, kaos, karışıklık peşinde olanlar, yine hemen ortaya çıktılar.
Yaşadığımız acı, tatlı her olayı bizi birbirimize düşürmek için fırsat diye görüyorlar. Her kılıktan üçer/beşer sosyal medya kimlikleri/ hesapları var. Kimi dindar, kimi AK Partili, kimi CHP'li, kimi Atatürkçü, kimi Türk milliyetçisi/ ülkücü, kimi Kürt milliyetçisi/ bölücü, kimi deist, kimi ateist, kimi sosyalist, kimi liberal görünümünde... Ortalığı karıştırmak, devlet/millet arasındaki güveni yıkmak, milletin birbiri ile kavga etmesini sağlamak için öfke, kin ve nefret dolu yalanları yaydılar.
BİR VE BİZ OLAMAYANLAR
Bu arada, böyle bir afet üzerinden siyaset yapmak, rakip partiye/ iktidara laf çakmak ve böylece öne geçmek isteyenler de yine yorum ve değerlendirmeleri ile sahnede idiler.
Özellikle Ana Muhalefet partisi, AK Partiyi ve partilileri, ısrarla iğrenç siyasi polemiklere çekmek istediler. İzmir'de görev yapan bir siyasi parti değil devlet idi... AFAD/Kızılay/ İtfaiye/Jandarma/Sahil Güvenlik/v.s.
Ölümün, acının, felaketin, afetin, yardım etmenin, enkazdan insan kurtarmanın siyasi partisi mi olur!
AİLEMİZ İLE TATBİKAT YAPMALIYIZ
Ülkemizin büyük bir bölümü deprem tehlikesine muhataptır. Deprem değil, kurallara uygun yapılmamış binalar ve tedbirsizlik öldürüyor. Bunlar, bilimin tespit edip bize sunduğu gerçeklerdir. Devlet, merkezi idare, yerel yönetimler uyumlu bir gayret ile bütün tedbirleri tabii ki almalı ve taviz vermeden uygulamalıdır. Ancak bizlere de çok büyük ve önemli bir ödev düşüyor. Deprem öncesinde, anında ve sonrasında neler yapmalı, neler yapmamalıyız iyice öğrenmeli, çoluk çocuğumuza da öğretmeliyiz. Hatta bütün ailemizle birlikte her sene, sanki depreme yakalanmış gibi tatbikat yapmalıyız. Çünkü deprem anı ile ilgili görüntüleri seyrettiğimizde ne yazık ki insanlarımızın büyük bölümünün ne yapmaları, ne yapmamaları gerektiği ile ilgili davranışları bilmediklerini gördük.
Yanlış bildiklerini gördük. Bildiklerini uygulamadıklarını gördük...