- 15.12.2024, Pazar
Süleyman Şah Türbesi’nin asli yeri Caber Kalesi’dir
Türkmenler, Anadolu'ya gelmeden Suriye ve Irak'a da gidip yerleşmişlerdi. Tarihi rivayetlerde de Osmanlı hanedanının mensup olduğu aşiretin Suriye üzerinden Türkiye'ye geldiği anlatılır.
Caber Kalesi eteklerinde Süleyman Şah Türbesi ve Türk karakolu (1938).
TÜRK MEZARI DİYE ANILDI
Aşıkpaşazade, Neşri ve Oruç Bey gibi ilk Osmanlı tarihçileri, Osmanlı hanedanının atası Süleyman Şah'ın Caber Kalesi civarında Fırat Nehri'ni geçerken boğulduğunu ve cesedinin nehirden çıkarılarak kale eteğine gömüldüğünü anlatır. Yine bu eserlerde Süleyman Şah'ın mezarının "Türk Mezarı" olarak adlandırıldığı söylenir. Bölge Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı bir yerdi. Türkmenler ve bölgede yaşayanlar açısından Süleyman Şah Türbesi önemli bir ziyaretgâhtı. Süleyman Şah'ın Caber'deki mezarı, "Mezar-ı Türk" veya "Mezar-ı Türki" adıyla daha Osmanlı Beyliği'nin ilk dönemlerinden itibaren bilinen bir yerdi ve zamanla önemli bir ziyaretgâh hâline gelmişti. 15. yüzyıla gelindiğinde Süleyman Şah'ın mezarıyla ilgili halk inanışları çoktan oluşmuştu. Tarih kitaplarına göre, sıtmalılar gidip bu türbe üzerinde Fatiha okuyunca, Allah'ın izniyle dertten kurtulmaktaydılar. Mezar, hasta atların da ziyaretgâhıydı. Evliya Çelebi, 17. yüzyılda Suriye seyahati sırasında Caber Kalesi'ni ve Süleyman Şah Türbesi'ni de ziyaret etmiştir. Türbeyi, "Ziyaretgâh-ı Süleyman Şah" başlığı altında şöyle anlatır: "Âl-i Osman'ın büyük atası Ertuğrul Bey'in babası Süleyman Şah, Mâhân diyarından çıkıp Âl-i Selçukiyân'a gelirken bu Caber Kalesi dibinde bütün adamlarıyla otururken, Süleyman Şah'a gusl icap ettikte Fırat Nehri'nde guslederken bi-emrillah boğulup naaş-ı şerifini kale eteğinde tepeye defnederler."
Süleyman Şah
İkinci Abdülhamid döneminde imparatorluğun dört bir tarafındaki önemli şahsiyetlerin türbesi inşa edildi. Bunlardan biri de padişahın büyük atası Süleyman Şah'tı. 1882'de Süleyman Şah mezarının durumu gündeme geldi. 1884'te türbenin inşası için yapılan keşifte 49 bin 145 kuruş harcanacağı tahmin edildi. Plana göre kare biçimindeki türbenin yanı sıra kuyu, ambarlar, odalar ve türbenin korunması için askerlerin kalacağı bir koğuş da vardı. Masrafları hazine-i hassadan karşılanan inşaat 1887'de bitti. Türbeyi koruması için bir onbaşı takımı ve 100 kuruş maaşla bir de türbedar tayin edildi. 1910'da Sultan Mehmed Reşad döneminde yapılan keşifte türbenin Süleyman Şah'ın şan ve şerefine uygun olmadığı tespit edilip tamiri kararlaştırıldı.
Karakozak'taki Süleyman Şah Türbesi (2011).
TÜRBEYİ 10 ASKER KORUYORDU
Milli Mücadele sürerken Fransa ile TBMM hükümeti antlaşma masasına oturdu. Türkiye, Suriye sınırı çizilirken tarihi haklarının da göz önüne alınmasını istedi. Sınırın Türk Mezarı diye adlandırılan ve Osman Gazi'nin dedesinin mezarının bulunduğuna inanılan Caber Kalesi'nden geçmesini talep ettik. Fransa bu durumu kabul etmeyince sınır Caber Kalesi'nin daha kuzeyinden geçti, ancak Türk mezarının bulunduğu bölge Türkiye toprağı olarak kabul edildi.
20 Ekim 1921'de TBMM hükümeti ile Fransa hükümeti arasında imzalanan Ankara İtilafnamesi'nin dokuzuncu maddesi gereğince Caber Kalesi ve kuzeybatı eteklerindeki "Türk Mezarı" diye anılan türbenin bulunduğu bölge (8 bin 797 metrekare), Anadolu Türkleri açısından manevi bir önem taşıdığı için Türkiye'ye bırakıldı.
1938'de sonra Süleyman Şah'ın mezarının olduğu yere bir de karakol yaptırıldı. Türkiye Cumhuriyeti toprağı sayılan bu bölgede bulunan jandarma karakolu Türk bayrağını dalgalandırmaktaydı. 1949'da Caberkale Jandarma Karakolu'nda bir astsubay, bir onbaşı ve sekiz er türbeyi korumaktaydı. Türbede bir de imam bulunmaktaydı. Tekke, Zaviye ve Türbeler Kanunu ile maaşı kesilen Süleyman Şah Türbesi'nin imamlık maaşı, 1931'den itibaren Evkaf Umum Müdürlüğü bütçesinden ödendi.
1951 yılında, Caber Kalesi, Süleyman Şah'ın mezarı, Halep ve Şam'daki şehitliklerin durumunu inceleyen Konya Milletvekili Saffet Gürol, gördüğü aksaklıkları devlet makamlarına bildirdi. Milletvekilinin durumu gündeme getirmesi üzerine Süleyman Şah Türbesi incelendi. Türbenin ve karakolda bulunan askerlerin hayat şartlarındaki olumsuzluklar tespit edildi.
Tayyar Altıkulaç'ın nezaretinde Süleyman Şah ve yanında yatanların yeni mezarlarına nakilleri.
ASLİ YERİNE NAKLEDİLMELİ
1966'da Suriye, Tabka Barajı'nı yapmaya başlayınca, sular altında kalacağı anlaşılan mezarın taşınmasını istedi. Suriye ile yapılan antlaşma uyarınca Aralık 1973'te Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Tayyar Altıkulaç'ın nezaretinde Süleyman Şah ve türbede yanında yatanların kabirleri kuzeye, Karakozak'a nakledildi. 1975'te Süleyman Şah'ın kabri üzerine yeni bir türbe inşa edildi. Caber Kalesi, kuş uçuşu Türkiye'ye 92 kilometre, Karakozak ise 28 kilometredir. Suriye'de iç savaş çıkmasından sonra türbenin taşınması kararı alındı. 21-22 Şubat 2015 gecesi, Süleyman Şah Türbesi'ndeki mezarlar açılarak, cenazeler Türkiye'nin askeri bir operasyonuyla geçici olarak Suriye Eşmesi'ne getirildi ve türbenin eski yeri tamamen imha edildi. Bu yanlış bir karardı. Şimdi Süleyman Şah, Caber Kalesi civarına, asıl gömüldüğü bölgeye nakledilmeyi bekliyor.
***
800 YILLIK TÜRBENİN KRONOLOJİSİ
Süleyman Şah Türbesi'nin üç değişik yerinin Türkiye'ye uzaklıklarını gösteren harita.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- 300 yıl önce Paris’te bir ramazan (09.03.2025)
- Osmanlı’da iftar, ilk üç gün aile arasında yapılırdı (02.03.2025)
- Bizans’tan Cumhuriyet’e İstanbul kışları (23.02.2025)
- Endonezya 20. asra kadar padişah için hutbe okuttu (16.02.2025)
- Milli mücadele döneminde içkiyi yasaklamıştık (09.02.2025)
- Amerika bugünkü topraklarına parayla ve işgallerle ulaştı (02.02.2025)
- Yangınlara asırlardır bir çare bulamadık (26.01.2025)
- Osmanlı da kaçak içkiyle mücadele etmişti (19.01.2025)
- BAYKAR’ın fabrika aldığı İtalyanlar ilk savaş uçağını bize karşı kullanmıştı (12.01.2025)
- Osmanlı’da insanlar ölüleriyle iç içe yaşardı (05.01.2025)