Osmanlı Devleti,
II. Mahmud'dan itibaren Boğazlar'ın tahkimatını kuvvetlendirmişti. Osmanlı yönetimi savaşa girmeden önce Boğazlar'ı daha da güçlendirdi. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'na girince İngiltere 3 Kasım'da Boğaz tahkimatını topa tuttu. Bu Çanakkale Savaşı'nın ilk işaretiydi. Osmanlı Genelkurmayı büyük bir saldırıya karşı savunma hazırlıklarına devam etti. Tabyalar kuvvetlendirildi, bölgedeki asker sayısı artırıldı.
Bu dönemde
Mustafa Kemal de Çanakkale'ye tayin edildi.
Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki rolü hakkında
Şevket Süreyya Aydemir, Sermet Atacanlı, Yusuf Hikmet Bayur, Celal Erikan, Ahmet Yavuz ve
Ahmet Esenkaya'nın araştırmaları vardır.
"Atatürk'ün Bütün Eserleri" isimli külliyatta da
Mustafa Kemal Paşa'nın Çanakkale günlerine dair belgeler vardır.
ÇANAKKALE HAZIRLIKLARI
İngilizler, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmeden önce 1915 Eylül'ünde Türkiye, Cihan Harbi'ne dahil olursa ilk hedeflerini İskenderun ve İzmir olarak belirlemişlerdi. Ancak Sarıkamış harekâtı üzerine Rus Çarı, müttefiklerinden Osmanlı'ya karşı yeni bir cephe açmalarını istedi. Yapılan toplantılarda İngiliz Bahriye Nazırı
Winston Churchill harekâtın İstanbul üzerine yapılmasında ısrarcı oldu. Bu gelişmeler üzerine İngiliz ve Fransızlar, Çanakkale Boğazı'nı geçip İstanbul'u alarak Osmanlı İmparatorluğu'nu devre dışı bırakmayı ve Rusya'ya yardım yapmayı planladılar.
Atatürk Çanakkale'de.
İngilizler, müttefikleriyle beraber 1807'deki İstanbul harekâtının 108. yıldönümünde 19 Şubat 1915'te, Çanakkale tabyalarını topçu ateşine tuttular. İngilizler, bir ay içinde rahatlıkla Çanakkale Boğazı'nı geçmeyi planlamışlardı, ancak yanlış varsayımla hareket ettikleri için planları suya düşecekti.
18 Mart 1915'te cereyan eden Çanakkale Deniz Savaşı'nda düşman donanması, topçularımızın ateşi ve mayınların etkisiyle, gemilerinin üçte birini kaybedip çekilmişti. İtilâf devletleri, 18 Mart'ta kara cephesi açılmadan başarılı olamayacaklarını anlayıp hazırlıklara başladılar. Osmanlı yönetimi de düşmanın bu hamlesine karşılık Çanakkale'ye yeni birlikler sevk etti.
'ÖLMEYİ EMREDİYORUM'
3. Kolordu içinde yeni oluşturulan 19. Tümen Komutanlığı'na Sofya Ataşemiliteri
Mustafa Kemal Bey 18 Ocak 1915'te atanmıştı.
Atatürk, Çanakkale'ye gelişini,
"Sofya'da askeri ataşe iken, Tekirdağı'nda kurulmasına çalışılan 19. Tümen Kumandanlığı'na getirildim. Henüz tümenin istendiği gibi kurulmasına zaman kalmadan, İtilâf devletlerinin Çanakkale Boğazı aleyhinde tehditkâr bir vaziyet almaları üzerine, tümenin yalnız 57. Alayı ile Maydos'a hareket emrini aldım. İstanbul'dan gönderilen 72. ve 77. alayların tümene katılmasıyla tümen yeniden kurulmuştur" diye anlatır.
İşgal güçlerinin çıkarması, 25 Nisan sabaha karşı başladı. Düşman birliklerinin bir kısmı Arıburnu'na çıktılar. Bu bölgede çıkarma harekâtı beklenmediği için fazla bir tedbir alınmamıştı. Çıkarma günü
Mustafa Kemal'in emrindeki birlikler, Arıburnu'ndan 8 kilometre kadar uzakta Bigalı Köyü'nde ihtiyat olarak bekletiliyordu. Seddülbahir'den Arıburnu'na kadar olan bölgeye çıkan düşmanı Albay
Halil Sami komutasındaki 9. Tümen'in 27. Alay'ı karşılamıştı.
Anafartalar Muharebesi.
Mustafa Kemal, çıkarma başlayınca hemen kuvvetlerine hazır ol emri verdi. 9. Tümen'den gelen yardım talebi üzerine üç alayıyla harekete geçti.
Mustafa Kemal, çatışma bölgesine doğru yaklaşınca 27. Alay'dan geri çekilen askerlerle karşılaşmasını şöyle anlatır:
"Niçin kaçıyorsunuz?" dedim.
"Efendim düşman!" dediler.
"Nerede?" dedim,
"İşte!" diyerek 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
"Düşmandan kaçılmaz" dedim.
"Cephanemiz kalmadı" dediler.
"Cephaneniz yoksa süngünüz var" dedim. Ve bağırarak süngü taktırdım ve yere yatırdım... Onlar yere yatınca düşman askerleri de yattı. Kendimize zaman kazandık.
Mustafa Kemal, 57. Alay ulaşınca, onlara,
"Size ben taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimizi başka kuvvetler ve kumandanlar alabilir" emrini
verdi. 57. Alay, yüzlerce şehit vererek tarihe geçecek
bir kahramanlık gösterdi. Yeni birliklerin gelmesiyle
Arıburnu bölgesinde Türk hatları kuvvetlendi.
Düşman birliklerinin ilerleme teşebbüsleri durduruldu.
Mustafa Kemal'e başarılarından dolayı
"Osmanlı İmtiyaz Nişanı" verildi.
Mustafa Kemal'in karargâhı,
ismi olmayan bir dere yatağının yanındaydı. Yarbay
Fahreddin (Altay), buraya
"Kemalyeri" adının
verilmesini önermiştir. 23 Mayıs'ta
Mustafa Kemal'e
"Demir Haç Nişanı" verildi.
ANAFARTALAR KAHRAMANI
Enver Paşa, 11 Mayıs'ta cepheyi ziyaret etti ve
Mustafa Kemal ile görüştü.
Enver Paşa'nın 19 Mayıs'ta düşmanı denize dökmek için yaptırdığı taarruz başarılı olamayınca siper savaşları başladı.
Mustafa Kemal, 1 Haziran 1915'te albaylığa terfi etti. 5 Haziran'da
Talat Paşa ve bir İttihad ve Terakki Heyeti,
Mustafa Kemal'in karargâhını ziyaret etti. Temmuzda ise Veliaht
Yusuf İzzeddin Efendi, Mustafa Kemal'in karargâhını ziyaret etti.
1915 Temmuz'unda aralarında
Mehmet Emin Yurdakul ve
Ömer Seyfettin gibi isimlerin bulunduğu
16 yazar, şair, ressam ve bestekâr Çanakkale cephesine
giderek, Arıburnu ve Seddülbahir'de 10 gün geçirdiler.
Ali Canip ve
Mehmed Emin beyler,
Esad Paşa'nın
karargâhından
Mustafa Kemal ile bir telefon görüşmesi
yaptılar.
Mustafa Kemal, heyeti Cesarettepesi'ne davet
etti, ancak
Esad Paşa gidecekleri yolun tehlikesinden
dolayı yazar ve şairlere müsaade etmedi.
Arıburnu Muharebesi.
Heyet üyelerinin anlattığı Çanakkale cephesinin en ilginç anılarından birisi Albay
Mustafa Kemal'in mızıka eşliğinde askerine yemek yedirmesidir. Dar bir sahilde sıkışıp kalan İngilizler, mızıka sesleri üzerine sinirlenerek tepeyi ateşe tutmaktaydılar. Esir edilen bir İngiliz subayı, Türkler'in mızıka çalması üzerine komutanlarının da onları futbol oynamaları için tazyik ettiklerini, bu durumun kendilerine pahalıya mal olduğunu anlatmıştır.
6-10 Ağustos tarihleri arasında Çanakkale Savaşı'nın kaderini belirleyen çatışmalar meydana geldi. İtilâf kuvvetleri, 6 Ağustos gecesi Arıburnu'nun kuzeyine asker çıkararak Anafartalar'a doğru ilerlediler.
Mustafa Kemal, düşman kuvvetlerinin ilerleyişini dört gün süren muharebelerin sonucunda durdurdu. Birinci Anafartalar Zaferi'nden sonra
Mustafa Kemal, "Anafartalar Kahramanı" diye anıldı.
Düşman birliklerinin 21 Ağustos'taki harekâtı da İkinci Anafartalar Muharebesi'nde durduruldu. Bunun üzerine tekrar siper savaşları başladı. Çanakkale Boğazı'nı bir ayda geçmeyi planlayan İtilâf devletleri, aradan 10 ay geçmesine rağmen bir netice alamamışlardı. İngiliz Savaş Bakanı
Kitchener, 1915 Kasım'ında cepheye gelip durumu yerinde gördü. Başarılı olma ihtimallerinin kalmadığını görünce geri çekilme emri verdi. Düşman kuvvetleri, 9 Ocak'ta Seddülbahir'den çekildiklerinde Çanakkale'de düşman kalmamıştı.
Ordunun Destanı.
TÖRENLE KARŞILANDI
Mustafa Kemal, Çanakkale'den dönerken 28 Ocak 1916'da Edirne'ye uğradı. Selimiye Camii'ndeki cuma namazından sonraki durumu
İzzeddin Çalışlar şöyle anlatır: "Yollar hıncahınç ahaliyle dolmuş, bütün mektepler mahalli mahsuslarına ahzı mevki etmişlerdi. Şehir serapa donanmış, müteaddit takı zaferler yapılmıştı. Abacılar Caddesi'nde biri
'Yaşasın Arıburnu ve Anafartalar Kahramanları', diğeri
'Yaşasın Arıburnu ve Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Bey' yazılı iki büyük levha asılmıştı.
Şehir haricinde Hacılarezanı'na gittik. 12. Fırka kâmilen muvasalat etmiş, içtima nizamına girmişti. Ekâbiri memleket, erkânı vilayet, konsoloslar hep oradaydılar. Kumandanın muvasalatıyla Fırka'nın karşısına gidildi. Muayeneden sonra Müftü Efendi tarafından bir dua okundu. Sonra selamı padişahi ifa edilerek buradaki merasime hitam verildi. Müteakiben atlara binilerek evvela kolordu karargâhı, onu takiben süvari takımı, arkasından 11. Fırka heyeti zabitanı, ondan sonra 12. Fırka yürüyüşe başladı. Bütün şehir, heyecan ve meserretlerle karşıladı. Çiçekler, buketler takdim ettiler. Alkışlar, her türlü nümayişler, tezahürat, her türlü tasavvurun fevkindeydi. İstanbul Caddesi'ni takiben Abacılar Caddesi'ni geçerek Rumeli Kahvesi önünde resmi geçit mahalline muvasalat edildi. Burada atlardan inilerek Fırka kıtaatının resmi geçidi temaşa edildi. 1.5 saat kadar Fırka'nın resmi geçidi devam ettikten sonra daireye gidildi."
ORDUNUN DESTANI
Çanakkale'ye gelip, büyük destanı gören Mehmet Emin (Yurdakul), 1915'te yayınladığı "Ordunun Destanı" manzumesinde Mustafa Kemal'i de zikreder.
"Ey, bugüne şâhit olan sarp hisarlar!
Ey, kahraman Mehmet Çavuş siperleri!
Ey,
Mustafa Kemallerin aziz yeri!
Ey, toprağı kanlı dağlar, yanık yarlar!
Sizler burada gördüğünüz büyük cengi
Elde kılıç parladıkça unutmayın;
Bugünü de bundan üç bin yıl evvelki
Kahramanlık devri gibi unutmayın!
Anlatın ki Türkler burada şan verdiler...
Bu memleket büyüklüğün vatanıdır;
Ellerinde silâhlarla ölenlerin,
Son nefeste ümitlerle gülenlerin,
Hakk'a kurban olanların Turan'dır.
Bu sâf ruhlar şu dünyadan ayrılırken
Yanık sesle 'vatan!' diye haykırmıştır"