Libya'da ülkemizle rekabet eden Fransa 1551'de Trablusgarb'ı fethederken bizimle beraber hareket etmişti. İspanya Habsburgları, Trablusgarb'ı işgal ettikten sonra, İmparator Şarlken 1510'da kaleyi tahkim edip, Malta Şövalyeleri'ne vermişti. Batı Akdeniz'de hakimiyet kurmak ve Kuzey Afrika'yı Hristiyanlaşmaktan kurtarmak isteyen Osmanlı yönetimi Malta ve Trablusgarb üzerine bir donanma gönderdi.
Fransız Elçisi Gabriel D'Aramon
FRANSIZ ELÇİ OSMANLI DONANMASI'NDA
Malta'da başarılı olamayan Osmanlı kuvvetleri 1551'de bugün Libya'nın başkenti Trablus'u kuşattılar. Trablusgarb, Gaspard de Vallier komutası altındaki 200 şövalye ile 630 Kalabriyalı ve Sicilyalı paralı asker tarafından müdafaa edilmekteydi. Osmanlılar, Libya'nın çoğu yerini fethetmişler ve Trablusgarb'ı çembere almışlardı. Kaleyi savunan Malta Şövalyeleri mağlup edildi ve altı günlük bir bombardımandan sonra Trablus 15 Ağustos'ta fethedildi. Fransız Elçisi Gabriel d'Aramon da Osmanlı donanmasıyla birlikteydi ve üç Fransız gemisiyle birlikte sefere katılmıştı. Elçinin görünürdeki görevi, Malta Şövalyeleri'nin büyük üstadının ricası üzerine Osmanlılar'ı şehri ele geçirmekten vazgeçirmekti. Fransız elçisi böyle birşeyi başaramayınca sefere Osmanlı yanında katılmanın yükünü üzerinden atmaya çalıştı. Teslim olan şövalyeleri Fransız gemileriyle Malta'ya götürerek kendini kurtarmaya çalıştı.
Trablus Kuşatması
FRANSA'YA KARŞI HAÇLI SEFERİ
Venedik Elçisi Bernardo Navagero, Trablus meselesini raporunda "Fransızlar donanmalarını Türk donanması ile birleştirdiler ve siz ekselanslarının da bildiği bir girişimde bulundular. Geçen yıl yine Fransızlar büyük sözler vererek donanmalarıyla onlara yardım ettiler ancak bu yardımların sonunda Türkler sadece Trablus'u ele geçirebildi. Her ne kadar donanmalar birleştiyseler de, Türkler tamamıyla onlara güvenemiyorlar, çünkü onların Hristiyan olduklarını söylüyorlar. Aynı dinden olan kişilerin ittifak yapması kadar güçlü olunamayacağını düşünüyorlar" şeklinde anlatır. Gabriel d'Aramon, Malta'dan seferdeki konumunu anlatan bir mektubu Fransa Kralı II. Henri'ye gönderdi. Daha sonra İstanbul'a döndü. Fransız elçisi ne yaparsa yapsın Hristiyan kamuoyu, Fransa'yı Trablusgarb seferinde Türkler'in yanında yer almakla suçladı. İmparator Şarlken ve Papa III. Julius tarafından Fransız elçisi tenkit edildi ve Osmanlılar'ı şehri almak için cesaretlendirdiği yönünde suçlandı. Şarlken Trablus kuşatmasına Fransa'nın da katıldığını söyledi. Papa, Fransa'yı kâfirlerle işbirliği yaptığı için suçlarken, krala karşı Haçlı seferi düzenlemekle bile tehdit etmişti. Osmanlılar'ın zaferini kutlayan elçi her ne kadar işin içinde olmadığını beyan etse ve kuşatmanın kaldırılması için çok dil döktüğünü söylese de Trablusgarb'ın Türkler'in eline geçmesinin rakipleri Şarlken için önemli bir başarısızlık olduğunun kesinlikle farkındaydı. Bu yüzden Osmanlılar'ın Trablus'u fethi Fransa'nın lehineydi.
KanunÎ
Kanunî, bu seferden birkaç yıl sonra 1555'te Osmanlı donanmasına Fransız donanmasına yardım etmesini emretti. Fransa Kralı II. Henri, bu durumdan çok memnun kaldı. 3 Temmuz 1555 tarihli teşekkür mektubunda padişaha "Pek yüksek, pek muazzam, pek muhteşem, yenilmez hükümdar, Müslümanlar'ın büyük padişahı, bizim pek aziz ve muhterem dostumuz" diye hitap etmişti.
II. Henri
'BİZE YARDIM EDİN'
Fransa Osmanlı ile birlikte Habsburglar'a karşı savaşırken barış antlaşması imzalayarak müttefikini yarı yolda bırakmıştı. Osmanlı İmparatorluğu da 1545'te Habsburglar'la bir ateşkes imzalayarak savaşa son verdi. Ancak bir süre sonra Fransa Kralı Fransuva Habsburglar'a karşı yeniden savaşa girmeye niyetlendi. Savaşta Osmanlı'dan yardım alabilmek için de 1546'da Gabriel d'Aramon'u İstanbul elçisi olarak tayin etti. Ancak elçi İstanbul'a varamadan Fransa Kralı Fransuva, 31 Mart 1547'de öldü. Gabriel d'Aramon Mayıs başlarında Edirne'ye vardığında, henüz I. Fransuva'nın ölümünden haberdar bile değildi. 4 Mayıs'ta krala elçilik görevinin başarılı geçeceğini bildiren bir mektup gönderdi. Mektubunda amacının, yalnızca Osmanlılar'ın imparator ile yapacakları barışı engellemek değil kaysere karşı bir kez daha Osmanlı yönetiminin aktif desteğini almak ve Sultan Süleyman'ı Macaristan'a ve Almanya'ya bir sefer düzenlemeye ikna etmek olduğunu açıklıyordu. Bir süre sonra kralın ölüm haberi İstanbul'a ulaştı. Kralın ölümü, herşeyi alt üst etmişti. Dış ülkelerdeki Fransa elçileri ne yapacakları konusunda tereddüde düşüp, müzâkereleri durdurdular. Fransız Elçisi d'Aramon, tahta çıkan II. Henri'den babasının siyasetine devam edeceği emrini alınca Osmanlı yönetimini savaşa sokmak için harekete geçti. Fransa elçisi, Osmanlı yönetiminden Macaristan'ın geri kalan kısımlarını da fethetmesini ve Osmanlı donanmasını tekrar Afrika kıyılarına göndermesini istedi. Ancak hem Kanunî hem de Osmanlı devlet adamları kendilerini ikide bir yolda bırakan Fransa'dan hoşnut değillerdi. Elçi Osmanlı yönetiminden savaşta kullanmak için 300 bin altın borç istediyse de alamadı. Sadece her sene İskenderiye 'den bir miktar güherçile almak müsaadesini elde edebildi. Kanunî, 1548'de İran'a karşı Azerbaycan seferine çıktı. Fransız elçisinin bu sefere katılmasına müsaade edildi. Gabriel d'Aramon, daha sonra 1551'de Osmanlı donanmasının Libya seferine katıldı. 1552'de Osmanlı yönetimini Şarlken aleyhine donanma göndermeye teşvik etti. Osmanlı donanması İtalya'da Kalabriya kıyılarını vurdu. Daha sonra İstanbul'a dönen elçi 1553'te öldü.
Bir Osmanlı Kadırgası