ERGÜN DİLER

Devlet adımı

DEVLET Bey'in, ÖCALAN çıkışı "Gelsin Meclis'te konuşsun. Terörü bitirsin" ifadesi Başkan Erdoğan tarafından da destek buldu. Zaten "fikir ayrılığı yok" diye bir açıklama gelmişti.
Trump, Beyaz Saray'a geçmeden ANKARA KÜRT KARTI için gaza basmış görünüyor...
Bahçeli'nin altını çizdiği gibi Erdoğan, Kürt meselesi bağlamında "Bu işi biz bize çözelim, başkalarını karıştırmadan" dediyse, Hakan Fidan da "Suriye'deki Kürtler, Türkiye için ödevlerini biliyor" notunu düştüyse "DEVLET harekete geçmiş" anlamını çıkarabiliriz diye düşünüyorum.
Peki MODEL NE OLACAK?
ADIMLAR NASIL
ATILACAK? ÇÖZÜM NASIL
GELECEK?
İşte bu soruların cevapları sadece ORTADOĞU'yu değil KÜRESEL dengeleri de sarsacak, değiştirecek cinstendi.
PKK terörü, orijin olarak bu topraklarda filizlendi. Bölgeye yayıldı. Önce bunun tespitinin yapılması şarttı. "Kim, nerede, ne hata yaptı?" artık güncelliğini yitirmiş bir soruydu. Gelinen noktada, 40 yılın sonunda bölgenin kaderini belirleyecek olan bir yapı vardı karşımızda...
İşin içinde Türkler ve Kürtler'in dışında Amerika-İngiltere-Fransa- Almanya-Rusya ve İran'ı saymak zor değildi. Ülkenin içinde baş gösteren SORUN KÜRESEL hale getirilmişti. Sorun kaynağında çözülürdü! Devlet de ÖCALAN'ı öne alarak içeriden dışarıya dalga dalga yayılacak bir modelin peşindeydi sanki...
Detayları bilmiyoruz.
Ancak uluslararası temasları olan PKK/YPG'ye yakın isimleri takip ettiğinizde pek çok noktayı anlama şansını yakalıyorsunuz.
UMUT, ENDİŞENİN önüne geçmiş gibi durmakta...
Belki şimdi çok kişi unuttu ancak 2015-2016 yıllarında Türkiye saldırıların merkezi oldu. Pek çok bombalı saldırı gerçekleşti. EN önemlisi ise SURUÇ'taki saldırıydı. O dönüm noktasıydı. BARIŞ GÖRÜŞMELERİ ya da AÇILIM orada son buluyordu... Suruç'ta Kobani'ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyelerinin basın açıklaması sırasında saldırı düzenlendi. 34 kişi hayatını kaybetti. 150 kişi de yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.
Saldırganın Abdurrahman Alagöz olduğu açıklandı.
Suruç'taki saldırıdan iki gün sonra Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis memuru evde başlarından vurularak öldürülmüş halde bulundu. Bu, bardağı taşıran son damlaydı. 29 Temmuz'da Başkan Erdoğan, çözüm sürecinin tamamen sona erdiğini açıklayacaktı.
Şimdi DEVLET daha kararlı. Belli ki TUSAŞ'taki gibi SURUÇ'taki operasyonlara fırsat verilmeyecekti.
Suriye'nin SDG/YPG kontrolündeki Rojava Bölgesi'nin dış ilişkiler sorumlusu röportaj veriyor, kritik cümleler paylaşıyordu...
"Öcalan'ın söylediği her şey hayati önemdedir ve onun söylediklerinin tamamının Rojava'nın ve tüm Kürtlerin yararına olacağına inanıyoruz..." diyordu. "7 Ekim 2023'te HAMAS'ın İsrail'e saldırısı sonrasında jeopolitik dengeler büyük ölçüde değişti. Söylediğiniz gibi, ABD Kongresi, kuzeydoğu Suriye'den çekilmeye yönelik çok güçlü bir tepki verdi. Ayrıca, yabancı liderlerle güçlü kişisel ilişkiler kurmak, ABD politikasının bu şekilde şekilleneceği anlamına gelmez. (Erdoğan-Trump yakınlığını işaret ediyor) Trump'ın yeni kabinesindeki bazı üyeler, örneğin Marco Rubio, Kürtleri destekleyen çok olumlu bir duruş sergiledi. Ulusal güvenlik ekibi, özellikle Mike Waltz, Kürtlere her zaman destek verdi..." sözleriyle KÜRESEL DENGEYİ ve DESTEĞİ açıklıyordu.
"Mazlum Abdi ve sizin Amerika'ya davet edildiğiniz doğru mu?" sorusuna ise "Ulusal istihbarat direktörü Tulsi Gabbard, beni Washington'da ağırladı" diyor ve cevap olarak "belki mümkün" notunu düşüyordu.
Ayrıca "Trump yönetimindeki çok kişiyi tanıyoruz. Onlarla yapıcı ve karşılıklı fayda sağlayacak bir ilişki kurmayı dört gözle bekliyoruz..." ifadesini de paylaşıyordu. Açıkça SDG/YPG alanı içinde Amerika ile çalıştıklarını, destek aldıklarını ifade ediyordu. Herkesin bildiği 'SIR'dı yani...
Öcalan 25 yıldır İMRALI'da kalıyordu. Örgütle organik ilişkisi yoktu. Kandil'le de AVRUPA ile de hatta YPG/SDG ile de hatırı sayılır sorunları vardı.
Ancak ÖCALAN üzerinden yürünmek istenmesi KÜRT KARTININ geniş coğrafyada YABANCILARIN elinden alınması sonucunu doğurabilirdi. Yani İran'daki, Irak'taki, Suriye'deki KÜRTLER'i de kapsayan DEV bir HAMLE olarak sahne alırdı. Böylesine genleşmiş bir adımda ÖCALAN fayda sağlayacaksa terörün bitmesi kaçınılmazdı. Tabii TÜRK DEVLETİ'nin inşa edeceği model, formül burada önem taşımaktaydı. Bir de bu modele itiraz edecek güçlerin kuracağı oyun!
Kandil'i boşaltmak da bölgeyi ANKARA'ya taşımak da kolay değildi. Bugünden yarına çözülecek meseleler değildi.
Görünen o ki DEVLET bu adımı atmayı önceden karara bağlamış Bahçeli de startı vermişti! 2015- 2016 arası yaşanan saldırıların içinde YABANCI İSTİHBARAT izi çok fazlaydı. Şimdi ne olur ne olmaz bilemiyoruz. Net olan aynı verilerle farklı sonuç beklenmediği gerçeği...
Türkiye bu işi çözebilirse asıl o zaman TÜRKİYE YÜZYILI başlardı. Çözemezse ise sınırlarımızın aşağısındaki yapılar YABANCILAR tarafından kullanılmaya devam ederdi.
Zor ve yakıcı bir mesele olduğu ortada. Türkiye YAVAŞ YAVAŞ HIZLI GİTMEK ZORUNDA...
Bölge aynı bölge değil... HAMAS saldırısıyla ritim değişti...
KÜRESEL DENGELERİN yıkıldığı, yenisinin kurulamadığı bir iklimde TÜRKİYE ön almak, ileri gitmek istemekte.
Bu anlaşılır bir gayret. Bilinmesi gereken hem içeride hem dışarıda ENGEL olmak isteyen yapıların olması... Türkiye, KÜRT KARTI üzerindeki YABANCI izleri silebilirse ORTADOĞU'dan dünyaya bambaşka kapı aralanırdı. Başaramazsa içerideki siyaset dalgalandıkça dalgalanırdı. Çözümsüzlük KADER olarak masadaki yerini uzun süre korurdu... Bakalım DEVLET Bey'in attığı adımla başlattığı kurgu nasıl ilerleyecek?
Bölgede eli bulunan güçleri nasıl sindirecek? Oyun dışına itecek?
Abdullah Gül geçtiğimiz günlerde Al-Majalla'ya konuşuyor ve KÜRT MESELESİ hakkında bir çerçeve çiziyordu...
"Her şeyden önce Kürtlerin bu bölgede, Suriye, Irak, İran ve Türkiye'de büyük bir etnik grup olduğunu kabul etmeliyiz.
Kürtlerin ülkelerinde eşit vatandaşlar olmaları gerektiğini düşünüyorum. Özgürlükten ve yasalarla güvence altına alınan tüm haklardan yararlanmalılar...
Fakat terörist ya da ayrılıkçı hareketler, insan haklarının meşru savunucuları olarak görülemez. Bu hareketler bazen Rusya ve Amerikalılar gibi dış güçler tarafından araç olarak kullanılabilir. Bununla birlikte, herhangi bir Kürt oluşumu İsrail tarafından potansiyel bir müttefik olarak görülecektir.
Bundan dolayı ilgili ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit eden tüm ayrılıkçı ve terörist hareketlere kararlı bir şekilde müdahale edilmeli..." Sanırım Devlet Bey'in "ACELE EDELİM" diyerek DEM'i İMRALI'ya yollamak istemesinin altında İSRAİL faktörü yatıyordu...
İzleyip görelim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.