Sarmal
DAHA önce altını çizdiğimi düşünmüştüm. Gelin bugün bir kez daha olan bitene yakından bakalım... GRİ LİSTE'den girelim, ülkücülerle ilgili atılması düşünülen adımlara uzanalım, oradan Sinan Ateş davasına uğrayalım, sonra MHP'nin CHP için söylediklerine odaklanalım.
Finalde de Türkiye'yi neyin beklediğini anlamaya gayret edelim...
FATF yani Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force) 1989 yılında, G-7 ülkeleri ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada tarafından kara para aklamanın uluslararası alanda önlenmesi amacıyla OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) bünyesinde kuruldu. 11 Eylül 2001 tarihinden sonra vizyonuna terörün finansmanı ile mücadeleyi de dahil eden FATF'nin toplam 39 üyesi bulunuyor.
Türkiye, 24 Eylül 1991 tarihinde FATF'e üye oldu.
FATF, her yıl üç Genel Kurul toplantısı gerçekleştiriyor.
Bu toplantılar genellikle Ekim, Şubat ve Haziran aylarında yapılıyor. FATF, ülkeleri kara para aklama ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda gösterdiği gelişmeler bakımından periyodik olarak denetlemekte olan bir yapı.
İşin arkasına bakıldığında ABD'yi görmek zor değildi.
Bunu, IMF'nin bu noktada yaptığı açıklamasından da çözmek mümkündü! IMF, "Gri listeye alınan ülkeler yabancı yatırımcı çekmekte zorlanır" diyerek noktayı koyuyordu...
Devam...
FATF ile Türkiye arasındaki gerilim aslında 2019 raporlarıyla başlamıştı... GRİ LİSTEYE alındıktan sonra FATF Başkanı Marcus Pleyer, Türkiye'de bankacılık ve emlak sektörleri ile değerli maden ticareti yapanlar gibi farklı aktörlerin daha sıkı denetlenmesi gerektiğini vurguladı. Pleyer, "Türkiye, karmaşık kara para aklama vakalarıyla etkin bir şekilde başa çıktığını ve Birleşmiş Milletler'in terör organizasyonu olarak tanımladığı IŞİD ve El Kaide gibi örgütlerin mali finansmanına soruşturma açmakta kararlı olduğunu göstermelidir" dedi.
Türkiye için GRİ LİSTE hazırlığı yapılırken Arnavutluk, Fas, Suriye, Güney Sudan ve Yemen orada hazır bulunuyordu.
Ürdün ve Mali de aynı hızla listeye doğru yol alıyordu.
Aynı zaman diliminde Botsvana ve Mauritius ise gri listeden çıkıyordu...
Türkiye GRİ LİSTE'de yer alan en büyük ekonomi olarak kayıtlara geçiyordu.
Türkiye'nin LİSTEYE alınacağını da ilk olarak İngiliz Financial Times'tan okuyorduk...
FATF yani ABD, değerli taş-altın ticaretinden emlak'a oradan da IŞİD ve EL KAİDE'ye yardıma kadar uzanan bir yelpaze ile Ankara'nın üzerine geliyordu. EKİM 2021'de de GRİ LİSTE ilanı yapılıyordu... Tam da o evrede bizlerin asla ve kat'a yan yana getiremeyeceğimiz bir adım daha atılmaktaydı.
ABD Temsilciler Meclisi, Nevada Eyalet Temsilcisi Dina Titus'un 'Bozkurtlar'a ilişkin hazırladığı 'terör soruşturması' önergesinin sunulabilmesine yeşil ışık yaktı. Yani ABD "Ülkü ocaklarının terör örgütü olup olmadığını" araştıracaktı. Dina Titus, Dışişleri Bakanlığı'ndan rapor istiyordu.
ABD, müttefikleri ve uluslararası ortaklarının çıkarlarına karşı aktivitelere dair Ülkü Ocakları olarak da bilinen Bozkurtların detaylı faaliyetlerini istemekteydi.
"Yabancı terör örgütü kriterlerini karşılıyorlar mı" bunu belirleyecek bir değerlendirme de beklentiler arasındaydı.
Bozkurtlar için "TERÖR ÖRGÜTÜ" tanımı yapılırsa yaptırım ne olacaktı? Bunun cevabının da ayrıntılı şekilde yer alması talep edilmekteydi.
BOZKURTLAR için ABD'de atılan bu adımdan yaklaşık bir ay sonra Türkiye, GRİ LİSTEYE alınıyordu. Bundan yaklaşık bir yıl sonra da Sinan Ateş, Ankara'nın göbeğinde vuruluyordu. Suikasttan sonra MHP'nin itirazları yükselse de ÜLKÜCÜ CAMİADAN bazı isimler olayla yan yana getiriliyordu. Türkiye bu işin laboratuvarı olduğu için SİYASİ SUİKASTLAR
SİYASİ SONUÇLAR
ALMAK İÇİN
YAPILIRDI yaklaşımını artık biliyorduk. ABD, BOZKURTLAR'a el atıyor, GRİ LİSTE geliyor, Sinan Ateş suikastı davası görülmeden önce de GRİ LİSTE'den çıkılıyordu.
Kimin, neyi, neden yaptığının dışında baktığımızda da ANKARA'da İKİ EKOL'ün, iki gücün burada da çatıştığını görmek kolaydı. Daha önce yazdığım gibi KARA PARA ya da kontrolsüz para işleri bir şekilde LONDRA'ya uzanan bir HAT kullanırdı. ABD zaten bununla mücadele eden tek devletti. Bölgesel ve küresel politikalarında haliyle paranın yönü ve akış hızı önemliydi. Rakip istenmiyordu. Bunun için de kendi politikalarının önünü kesenlerle mücadele ediyorlardı.
MHP, ABD için buydu.
FATF hamlesi Türkiye'nin ekonomik olarak istenen politikaları uygulaması için kullanılan bir yöntem olarak görülürken, BOZKURTLAR adımı da MHP'nin KÜRT SİYASETİNDEKİ gücünü budamak anlamına gelmekteydi.
Bölgeyi karıştıran BATI, FATH üzerinden Türkiye'yi IŞİD ve EL KAİDE ile yan yana getiriyordu.
Hatta Esad ile yumuşama da bu döneme denk geliyordu... Birbirinden ayrı gibi duran gelişmeler aslında tepede ne yapılmak istendiğinin işaretini vermekteydi. İçeride ve dışarıda değişecek siyasetin ayak izleriydi bunlar.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, CHP lideri Özgür Özel'in "siyasette normalleşme ve yumuşama" yönündeki açıklamalarını eleştiriyor ve şöyle diyordu: Yanlış yolda olduğunu kafasına çuval geçirildiğinde anlayacak...
Aslında saflar netti. İçeride de dışarıda da... CHP'li heyetin Mehmet Şimşek ile 4 saatten fazla EKONOMİ TOPLANTISI yapması da bu frekansta değerlendirmesi gereken bir buluşmaydı... İzleyelim...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.