TÜRKİYE, merkezde olduğu için sancılardan uzak kalamıyor. Ortadoğu yeniden şekillenecek, İsrail şimdi üzerinde taşıdığı kanlı elbiseden kurtulacak. Yeni rolüne hazırlanacak. Silik ve sıradan bir DEVLET olarak yoluna devam edecek. Irakİran- Suriye'de de KÜRT kartı kaşınacak, Türkiye yeni formata DAVET edilecekti.
Kaldı ki uzun zamandır edilmekteydi!
CUMHUR İTTİFAKI bölgede düşünülen senaryolara açık ve net karşıydı.
Kurgunun sahibi ABD'nin derdi, büyük olduğu için planları da büyüktü. Her yıl 1 trilyon dolar açıkla yürüyen DEVLETİN bir yerde ya bunu sonlandırması ya da önüne engel olarak çıkacakları budaması gerekiyordu. ABD açısından durum buydu.
BORÇ üreterek yürüyen ve EGEMENLİĞİNİ ayakta tutmak isteyen DERİN ABD, açıklanmasa da söylenmese de birinci derece tehlike olarak BRİTANYA'yı ve Londra'nın ruhunu verdiği ÇİN'i görüyordu. Tehlikenin yakıcı olmaması için de AVRUPA'nın PEKİN'e uzanma hamlelerini de bitirmek istiyordu. Rusya dışında hepsiyle savaşıyordu.
HAMAS'ın saldırısıyla başlayan ORTA DOĞU'daki GERGİNLİĞİN de yeni rollerin kabul edilmesi ile sonlanmasını bekliyordu.
Türkiye burada KİLİT ülkeydi. İşin ucu siyasete, Kürtler'e ve sınırın aşağısındaki yapılara gelip dayanıyordu.
ABD her şeyden önce CARİ AÇIKLA sürdürdüğü dengenin kendisi dışında değiştirilmesini, hatta bunun düşünülmesini bile istemezdi.
Hamleleri bu yöndeydi!
NET!
Avrupa ile ÇİN'in kapsama alanındaki ORTA DOĞU,
Washington'un ULUSAL TEMELLERİNİ sarsabilecek önemdeydi. Bu nedenle KÜRT KARTI konusunda oyunu Türkiye ile birlikte kurmak istiyordu.
Türkiye'nin tek uluslu bir devlet olması yerine çok uluslu bir yapıya kavuşmasını ve bölgedeki etkinliğinin artmasını istiyordu. Ankara'yı ekonomik ve siyasi açıdan kontrol ederek bölgedeki etkinliğini pekiştirmeyi düşünüyordu. Kabaca oyun planı buydu.
Buna kimse "EVET GEL KARDEŞİM" demezdi diyemezdi. Şartların tekrar masaya gelmesi ve Türk DEVLETİ'nin tezlerinin kabul görmesi gerekiyordu.
Neden? Açalım...
ABD denilen koca DEV, süper güç REFAH PAYDASINDA ilerliyordu.
Ülkeyi bir arada tutan EKONOMİK GÜÇ ve bunun getirdikleriydi. Bu eridiği zaman çözülmelerin olacağını görmek için EKONOMİST olmaya gerek yoktu. Özellikle PENTAGON bu tehditleri ortadan kaldırmak için çaba harcıyordu. Yani kendileri için BEKA sorunu vardı.
Hem kendi dengelerini yaşatmak hem rakiplerini silmek, kontrol etmek gibi bir misyonları vardı.
Hiç kolay değildi. Bugüne kadar gelinmişti. Önemli istasyonlardan biri elbette ORTA DOĞU'ydu. Fakat asıl merkez ASYA'ydı!
Devam...
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile Çinli mevkidaşı Dong Cün, Singapur'da düzenlenen uluslararası güvenlik forumu Shangri-La Diyaloğu marjında ilk kez bir araya geldi. Görüşme 75 dakika sürdü. Llyod Austin, "Çin'le savaş ya da çatışma ne yakın ne de kaçınılmaz" açıklamasını yaptı ve ekledi:
ABD, ancak Asya güvende olursa güvende olabilir...
Bakan Austin finalde "Avrupa ve Orta Doğu'daki çatışmalara rağmen Hint-Pasifik bölgesi ABD için öncelikli bir operasyon alanı olmaya devam ediyor" dedi.
Tam da bu nedenle İNGİLTERE, ABD'nin önceliğini bildiği için ORTA DOĞU'da saplanıp kalmasını istiyordu.
İbrahim Reisi'nin hayatını kaybettiği gibi sıra dışı olaylar yaşanıyordu.
Bölgenin tansiyonun çıkması ASYA'daki hesaplaşmanın ötelenmesi planlanıyordu. ABD birinci önceliği gibi görmese de, ORTA DOĞU sıcaktı ve manşetlerdeydi. Ve burada Türkiye sahne alıyordu.
Alacaktı. Çin ile SAVAŞ kelimeleri artık yan yana iç içe geçiyordu! Yoğunluk o tarafa kayıyordu. Fakat buraları "TAMAM" değildi.
Bölge kaynarken ABD, ASYA'ya yelken açamazdı.
Bilirlerdi. Mehmet Şimşek YABANCI YATIRIMCI ararken, MHP bölgesel konularda net ve sert olarak ABD karşıtıydı. Bölgesel gibi görünen bu çıkışların KÜRESEL sonuçları vardı. Çünkü dünyayı ASYA'da büyük bir final bekliyordu. Ya Orta Doğu ısınacak, karışacak ABD zaman ve güç kaybedecek ya da buraları son şekline getirip PEKİN'in karşısına dikilecekti. Hazırlıklar da bu yöndeydi. Türkiye bu zorunluluk bu vazgeçilemez olmanın getirdiği avantajlarla, hem AB hem ABD hem de İNGİLİZLER'in masaya getirmek istediği KÜRT KARTINDA tamamen kendi sensörlerini kullanabilirdi. Sonuca böyle gidilebilirdi. Bölgedeki sınırların değişeceği kesin ve netti! Sınırlar değişmese TARİH ne yazacaktı ki!
Türkiye KÜRESEL FIRSATLARI en küçük LOB'lara kadar iyi okuyup, değerlendirip bölgeden kocaman bir PAY alabilirdi.
Bence Washington'un Ankara'dan gelecek tekliflere "EVET" demekten başka seçeneği yoktu. Hele bir de zamanları bu kadar azken!
Biz onların rakibi değiliz.
Fakat BÜYÜK SAVAŞI doğru okuyup SAVAŞIN GALİBİ kadar pay alabiliriz.
Bu fırsatlar da, her zaman gelmez! Suriye'nin kuzeyinde yapılması düşünülen seçimler, Irak'taki ortak harekat, İran'ın yaşadıkları, İsrail'in katliamları, HAMAS'ın dayanması gibi pek çok konu iç içe. EVİN içinde rahat oturulabilecek bir dönemde değiliz. Siz gitmeseniz sorun size geliyor.
MHP'nin yaşadıkları ortada.
Sinan Ateş suikastından, ÇETELERE kadar uzanan kurgular sahnede. İçerideki sancı üzerinden dışarıdaki politikaların değişmesi istenmekte. Bu da doğal.
ABD ile AVRUPA'nın, ABD ile ÇİN'in savaşı ORTA DOĞU'dan başladı.
İsrail ile HAMAS mı karşı karşıya sanıyorsunuz!
Değil. Etraftaki sıcaklığın nedeni bu! Olanlara böyle bakılmalı...
Bence...