TAKİP edenler hatırlayacaktır. Sık sık "BÜYÜK SÜRPRİZLER OLACAK" diye not düşüyorum.
Bunun nedeni bölgesel değişim isteğinin SAVAŞ FREKANSI'na terfi etmesiydi... Günlerdir Yargıtay'daki seçim krizini, Sinan Ateş suikastı ile varılmak istenen hedefi, Ayhan Bora Kaplan ve çetesinin oluşturduğu anaforu aktarmaya gayret ediyorum.
OKLARIN MHP'yi, Cumhur İttifakı'nı ve finalde Erdoğan'ı hedef aldığını detaylarıyla açıklamaya çalışıyorum.
İşte bu DENKLEMİN içinde önemli yer tutan İRAN'da da önemli bir olay yaşandı.
Cumhurbaşkanı Reisi helikopter kazasında hayatını kaybetti.
Reisi'nin bulunduğu helikopter, zorlu hava koşulları nedeniyle Doğu Azerbaycan eyaletinde dağlık arazide düştü. Helikopterde bulunan Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan da REİSİ ile birlikte öldü. Peki neler oluyordu? "KAZA" diyerek olaya hiç bakmayacak mıydık? Yoksa olan biteni MHP üzerinden, Sinan Ateş üzerinden, Kobani Davası üzerinden bölgedeki yükselen tansiyon üzerinden değerlendirecek miydik?
Elbette İKİNCİ ŞIKKI seçecektik...
Sinan Ateş cinayeti tüm çıplaklığıyla MHP içinden, ÜLKÜCÜLER içinden yükselen bir dalga! TETİK BÖYLE ÇEKİLİYORDU!
Daha önce de yazdığım gibi hiçbir gizem, SIR, gizleme ya da gizlenme çabası yok!
Olacak iş değil! Ancak oldu.
Tüm isimler, ilişkiler, geliş gidişler ortada. ARKADAKİ akıl özellikle bunu istemiş gibi... Siyasi suikastlar siyasi hedefler için yapılırdı. Reisi'de olduğu gibi, Sinan Ateş de olduğu gibi...
Yakın geçmişe bakın. MHP lideri Devlet Bahçeli partisiyle birlikte KASETLERLE hedef oldu. Direkten dönüldü. Parti zor kurtuldu. Yorumlar isimler üzerinden yapılsa da gerçekte isimlerin pek bir önemi yoktu.
BÖLGE DEĞİŞECEKTİ MHP ENGELDİ! Mesele buydu. Küresel ve bölgesel anlamda MHP büyük bir yer tutuyor ve bunun aşılması isteniyordu. TÜRKİYE'ye bölgede verilmek istenen ROL ile MHP'nin gittiği yol uyumlu değildi. Türkiye'nin bölgedeki tüm ırklara, inançlara, mezheplere saygılı olması, yakın durması bekleniyor ancak MHP, KÜRT KARTI konusunda aynı frekansa giremiyordu.
Giremezdi. MHP'nin rolü bu nedenle SINIRLARIN İÇİNDE geçerliydi.
Bu da Türkiye'ye dışarıda verilmek istenen rolle çatışmayı beraberinde getiriyordu. MHP'nin içerideki KÜRT'e bakışı tartışma meydana getirmişken bölgedeki KÜRT'e nasıl bakacaktı?
Nasıl kapsayacaktı? Olmuyordu!
Olmayınca da DEVLET BEY'in ve partisinin hedef alınmasının önü açılıyordu.
Ankara'daki her gelişmede MHP'nin isminin duyulması, öne çıkması TESADÜF değildi. Olamazdı da.
Osman Kavala'nın tutukluluğundan Demirtaş'ın aldığı cezaya, Yargıtay'da 37 tur süren BAŞKANLIK seçimlerinden Ayhan Bora Kaplan davasındaki gizli tanığın kaçırılmasına, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki krizden Mehmet Şimşek eleştirisine kadar her alanda MHP vardı. Bir şekilde ilişkilendiriliyordu!
Daha önce de yazdığım gibi bunun sınırların içerisiyle bir ilgisi yoktu. Bölge değişecekti, Türkiye'nin de değişmesi talep ediliyordu. Bu nedenle MHP de Devlet Bey de hedefti. YABANCI İSTİHBARATLAR titiz kurgularla MHP'nin içinde at oynatıyordu.
Türkiye'nin duruşunu rotasını belirleyecek operasyonlarla geliniyordu.
Son yıllardaki tüm adımlar bunlara işaretti.
Bakın! 2021'de ABD Temsilciler Meclisi'nde Nevada Eyalet Temsilcisi Dina Titus "BOZKURTLAR TERÖR ÖRGÜTÜ SAYILABİLİR Mİ?" diye rapor hazırladı önerge verdi.
Yani ABD, ÜLKÜ OCAKLARI'nın, MHP'nin TERÖR ÖRGÜTÜ SAYILIP SAYILAMAYACAĞINI TARTIŞMAYA AÇTI. ABD, müttefikleri ve uluslararası ortaklarının çıkarlarına karşı Ülkü Ocakları olarak da bilinen Bozkurtların faaliyetlerini detaylı incelemeye aldı. "Terör örgütü kriterlerini" karşılıyorlar mı karşılamıyorlar mı buna bakılacaktı...
Fransa, ülkede faaliyet gösteren Ülkücü Hareketi büyük ölçüde yasaklıyordu.
Kararnameyle. Avusturya'da ise durum daha ilginçti. BOZKURT İŞARETİ, IŞİD, El Kaide, PKK, Müslüman Kardeşler, HAMAS, Hizbullah gibi örgütlerin sembollerinin yanında yasaklanıyordu. Almanya da aynı çizgide yürüyordu. İŞTE SİNAN ATEŞ SUİKASTI bu iklimde geliyordu. ABD açıkça, "MHP hem bizim hem ortaklarımızın çıkarına ters hareketler içinde" diyordu...
Kaç zamandır da böyleydi.
MHP lideri Devlet Bahçeli de ÜLKÜCÜLER'in KÜRESEL hedef haline getirilme çabalarına "Terör örgütleriyle düşüp kalkan bu ülkenin, Ülkü Ocakları bağlamında köksüz ve mesnetsiz iftira yığınağına tevessül etmesi korkunç bir yanlış, korkak bir saptırmadır" sözleriyle ABD'ye tepki gösteriyordu.
ABD yaşayan en büyük güçtü.
Küresel hedefleri vardı. Çin ve arkasındaki İNGİLTERE ile mücadele ilk sıradaydı. Ardından AB gelmekteydi.
ORTA DOĞU'nun huzuru, güveni ve kontrolü için TÜRKİYE'nin büyük rol almasını istiyorlardı. AK PARTİ iktidara geldikten sonra yapılmak istenen de buydu. AÇILIM SÜRECİ de buydu. OLMADI. Ters tepti.
Ülke gerilim dolu yıllar yaşadı. Ancak IRAK'A iki kez gelen ABD'nin hedefinden saptığını söylemek zordu.
Türkiye büyüyecek, İRAN sınırlı kalacak, İsrail kabuğuna çekilecekti.
Kafalarındaki buydu. MHP, KÜRT KARTI ve BÖLGEDEKİ DEĞİŞİME karşı çıktığı için haliyle ENGEL olarak görülmekteydi. KOBANİ DAVASI'nda verilen cezalar, Kavala'nın içeride kalmaya devam etmesindeki ısrar gibi konular ve önemli bazı isimlerin çıkışı aslında doğrudan ABD'ye mesajdı.
Bölgesel değişime direnenlerin kullandığı dil buydu. Bu nedenle TÜRKİYE içinde sancılı dönemden de geçilse türbülans giderek de artsa olaylara asla ve kat'a içeriden bakmıyorum. Bakılmamalıydı da.
MESELE BÖLGENİN GİYECEĞİ YENİ ELBİSE İLE İLGİLİYDİ. Şu an için ABD'nin bölgesel politikaları ile MHP'ninkiler örtüşmüyordu. ABD ile aynı çizgide olan çok isim vardı.
AK PARTİ'de CHP'de de... Burada AK PARTİ'nin dikkat etmesi ve doğru okuması gereken bir nokta daha vardı!
AK PARTİ bölgesel politikalara sırtını dönmediği yıllarda içeride kendisine RAKİP yoktu. Ne sağ'da ne sol'da rakip oluşmasına izin verilmiyordu.
Hatta bu denkleme karşı çıkıp DARBE isteyenler deşifre ediliyordu! Şimdi CHP giderek büyütülüyordu! Ve AK PARTİ seçim kaybetmeye başlıyordu!
Başkan Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli'nin son dönemde artan görüşme trafiğinin nedenlerinden biri buydu. CUMHUR İTTİFAKI sarsılıyordu... MHP üzerinden, KÜRT KARTI üzerinden, Kürt siyaseti üzerinden, MHP ile ilişkilendirilen mafya üzerinden, Sinan Ateş suikastı üzerinden... MHP'yi kenara itip, AK PARTİ ile bir yol bulma olmazsa onu da silme kurgusu sahnedeydi. İran Cumhurbaşkanı Reisi de BÖLGESEL denkleme kurban gidiyordu.
Kasım Süleymani öldürüldü.
İran cevap veremedi. Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin mezarı başında düzenlenen tören sırasında patlama yaşandı. 84 kişi hayatını kaybetti. 284 kişi de yaralandı. Cevap alınamadı. İsrail jetleri Suriye'nin başkenti Şam'da İran'ın konsolosluk binasını vurdu. En az 8 kişi hayatını kaybetti. Yine SES çıkmadı.
Tepkiler üzerine İRAN gazetelere televizyonlara manşet yaptıktan sonra İSRAİL'e göstermelik DRONE saldırısı düzenledi. Saldırıyı duyan oldu da gören olmadı! Yani REİSİ, ABD'nin "BÖLGEDE GERGİNLİK İSTEMİYORUM. SAKIN BENİM ZAMANIMI BÖLGEYE AYIRMAMI GEREKTİRECEK EYLEMLERE KALKIŞMAYIN" politikasına uygun hareket ediyordu. Yani ABD "GERİLİM YOK" diyor, İRAN DA KABUL ediyordu. İşte buna itiraz edenler yani ABD'nin ORTA DOĞU'dan çıkmamasını isteyenler sanırım Reisi'nin helikopterine müdahale ediyordu.
Ortadoğu'daki gerginlik, HAMAS'tan KÜRT KARTI'na kadar uzanıyordu. ABD, ÇİN-İNGİLTERE ekseni ile uğraşacağı periyotta motivasyonunun başka yere kaymasını istemiyordu.
Çin ile yakınlığı, İngiltere ile derin ilişkileri bilinen İRAN'ı da bu nedenle uyarıyordu. Reisi uyum gösteriyor fakat tasfiye ediliyordu. Bence...