ERGÜN DİLER

El feneri

OLAN biteni ne kadar anlıyoruz, gelecekte bizi nelerin beklediğini hangi açıklıkta görüyoruz, bilmiyorum. Tansiyon giderek artıyor. ANKARA karar veriyor, bu karara itirazı olanlar da değişik şekillerde kendilerini hissettiriyor. KOBANİ DAVASI dün sonuçlandı. İstinaf ve Yargıtay süreci var. Kesin sonuç belki bu olmayacak.
Bilemem.
Benim baktığım TÜRKİYE'nin nerede duracağı, nasıl pozisyon alacağı, nasıl adım atacağıydı. Bunu görmek için de KOBANİ DAVASI önemli işaretlerden biriydi. İlgilendiğim bu. Çünkü bu mesele KÜRESEL GÜÇLERİN tepiştiği bir alan...
KOBANİ DAVASI aslında KOBANİ OLAYLARI ve IŞİD'in KOBANİ'ye düzenlediği baskından sonra gelişiyordu. Aynı evrede Türkiye, ÇİN ile HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ projesini hayata geçirmeye çalışıyor, yine YABANCI AKLIN yönettiği IŞİD, Suriye'de KÜRT NÜFUSUN yaşadığı bölgeye giriyor, katliam ihtimali beliriyordu. Dünya ayağa kalkıyor, Ankara PEŞMERGE'ye sınırları açıyor ve KÜRT GÜÇLERİ olay yerine intikal ediyordu. Konu kabaca buydu! Altı çizilmesi gereken nokta YABANCILARIN KURDUĞU IŞİD'in aksiyonları ve yine yabancıların inşa ettiği PEŞMERGE'nin olaya müdahil oluşuydu. Elbette olayları içerideki figürler, isimler, siyasi kimlikler üzerinden değerlendireceğiz.
Sözüm yok. Ancak anlamaya yetmez! Yıllardır BÜYÜK GÜÇLERİN BÖLGEDEKİ ÇEKİŞMESİNİN FATURASINI ÖDÜYORUZ. Olan bu aslında.
KOBANİ olaylarının da altında yatan gizli manşet bu!
"Kobani" veya "6-8 Ekim olayları" olarak bilinen, 2014 yılında yaşanan protesto ve şiddet olaylarıyla ilgili 18'i tutuklu olmak üzere toplam 108 kişinin yargılandığı davada mahkeme, eski HDP'nin eş genel başkanlarına ağır hapis cezaları verdi. Selahattin Demirtaş çeşitli suçlardan 42 yıl; Figen Yüksekdağ 30 yıl 3 ay ve pek çok isim daha ceza aldı.
Dün de yazdığım gibi kararları SİYASİ pencereden okuyup KÜRESEL şablona taşıdığımda AVRUPA ve ABD'nin bölgedeki çekişmesine "DUR" denildiğini görüyordum. Siyasi partiler hem içeride hem dışarıda doğal olarak EKSENLERE yaslanırlar. Ceza verilen isimler incelendiğinde AB ile ABD arasında yer tuttukları görülmekteydi.
SİYASİ DAVALARIN SİYASİ sonuçları olur. Doğaldır.
Buna bakmak ve anlamak şarttır.
KÜRESEL ve BÖLGESEL etkileri olacak kararları deşifre etmek için yakın geçmişte yapılan çıkışlara bakmak el feneri vazifesi görebilir.
Kobani davası sürerken MHP lideri Bahçeli, Doğu Perinçek ve Demirtaş'ın zaman zaman çıkışları oldu... Mesela Demirtaş geçtiğimiz yıl "Devlet şu an MHP'dir.
Artık devleti MHP yönetiyor.
Sadece Yargıtay'a bakarak bunu görebiliriz. Bir daireyi tutup bütün herkese ayar veriyorlar..." dedi mi? Kesinlikle... Peki Devlet Bey, yaptığı konuşmalarda Demirtaş ismini geçirdi mi? Elbette...
Devlet Bey bir keresinde CHP'ye seslenerek "Teröriste selam veren sırtına ihanetin semerini vurmuş demiştir. Demirtaş'a selam göndermek PKK'yı selamlamaktır.
Biz Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini inşa peşindeyiz.
Küçülmüş siyasetçilerin zillet projelerine Türkiye'yi asla teslim etmeyeceğiz. İkiyüzlü bir muhalefet anlayışı karşımızdadır.
CHP yönetimine hakim olan siyasi akıl hacizlidir. CHP yönetimine diyorum ki; Selahattin Demirtaş teröristtir. Ayrık otudur.
Osman Kavala Sorosçudur, casustur ve cezasını çekecektir..." çıkışına imza attı.
Bir ara Perinçek ile Demirtaş arasında da polemik vardı.
Seçim öncesindeki atmosferde Perinçek, "HDP'ye son 3 ay içinde Hazine'den 90 milyon TL verildi. 90 milyon TL'yi Türkiye Cumhuriyeti devleti Hazine'den HDP'ye veriyor. HDP ne?
PKK'nın örgütü. Türk devleti PKK'ya yardım ediyor. İşte buna son vereceğiz" sözleriyle HDP'nin kapatılması gerektiğini söylüyordu.
Demirtaş da sosyal medyadan verdiği cevabında "Ben seçilirsem Vatan Partisi'ni kapattırmayacağım.
Partiniz dahil, bütün partilerin hazineden adil bir yardım almasını sağlayacağım.
Ayrıca siz kazanırsanız söz veriyorum, HDP'yi biz kendimiz kapatacağız..." sözlerine yer veriyordu...
Bahçeli ve Perinçek çeşitli vesilelerle HDP'nin, Demirtaş'ın tasfiye edilmesi gerektiğini söylediğini görüyorduk. KÜRT siyasi hareketinin içindeki AB ve ABD kollarına itirazdı bunun altında yatan asıl gerçek. MHP bölgesel kırılmalara, değişime, küresel bilek güreşine karşı ilk yapılması gerekenin HDP'nin kapısına kilit vurulması gerektiğini düşünüyordu. Sınırlarımızın aşağısında kurulması düşünülen KÜRT DEVLETİ'nin Türkiye için ulusal sorun olduğu kanaatindeydi. Aynı fikirde olan siyasi partiler siyasi isimler olduğu gibi tam karşıtı kampta yer alanlar da vardı. Bu iç çekişmeyi belirlediği gibi bölgedeki satrancın bel kemiğini oluşturmaktaydı.
NET! Zaten IŞİD-KOBANİ olayında görüldüğü gibi KÜRESEL GÜÇLER at oynatmaktaydı...
Devam...
Bölgedeki devletlere bakıldığında görünen bir gerçek vardı! O ülkenin insanları ya da kadroları o devletleri kurmuyordu!
Küresel mücadelenin GALİP tarafı şekillendiriyordu.
Haritayı önünüze alıp bakın.
Sonuç ortada. Bir devlet yok ki kendi halkıyla iradesiyle sınırlarını çizip bayrağını çeksin! Yok! Mümkün değil.
Bu nedenle bölgedeki KÜRT KARTI'na da doğal olarak KÜRESEL MÜCADELENİN vagonlarından biri olarak bakmak durumundaydık! Kürt nüfusu DEVLET KURMAK istiyor önermesiyle DEVLET kurulmazdı, kurdurmazlardı.
ANA AKTÖR AVRUPA ile ABD'ydi. Bunların siyasi hedefleri neyi emrediyorsa o doğrultuda adım atarlardı.
Türkiye'nin bunu çözüp bu deşifre üzerine kendi hamlelerini inşa etmesi gerekiyordu! Mesele kısa anlatımıyla buydu!
Bakın KOBANİ DAVASI'nda beraat eden ALTAN TAN dün şunları yazıyordu: "... yurt dışında, Kürt siyasetinde bu işleri körükleyen, tahrik eden kişiler ve güçler ise zaten hiçbir zaman ele geçirilmediler, hiçbir zaman hesap vermediler. Ve içeride de yine Kürt siyasetinin içinde derin güçlerle iş birliği içinde olanlar, siyasi kayyumluk yapanlar, devletin göz yummasıyla yurt dışına kaçtılar.
Bunların hiçbiri hesap vermedi." Tan yazısının devamında bir yerde "EN tepede görev yaptığı halde nezarette tek gece kalmayanlar vardı" diyordu...
Yani KÜRT SİYASİ hareketine bakıldığında YABANCI ODAKLARI ve onların koruduğu isimleri görmekte zorlanmıyorduk. Çünkü mesele BÖLGESEL OLDUĞU KADAR KÜRESELDİ...
Mesele Kürtler'in yarınından çok Türkiye'nin geleceğini ilgilendiriyordu.
Sinan Ateş suikastı, Ayhan Bora Kaplan ve çetesinin oluşturduğu Ankara'daki sancı, Yargıtay'daki uzun seçim süreci bir yönüyle CUMHUR İTTİFAKI'NA karşı hamleydi.
Osman Kavala dosyasıyla ilgili atılan adım ile Kobani davası kararları ise cevaptı... Durum bu...
Bence...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.