BAŞKAN Erdoğan, MAYIS seçimlerinden zaferle çıktı.
Ardından gelen yerel seçimlerde AK PARTİ OY kaybı yaşadı.
Belediyeler CHP'ye gitti. CHP'de de Kılıçdaroğlu tasfiye edilmiş İmamoğlu'nun açtığı kanaldan Özgür Özel ipi göğüsleyen isim olmuştu. Bu sadece bir isim değişikliğinden öte partinin rotasında farklılık meydana getirmişti. Zaten tasfiyeler bu nedenle yapılırdı. Şimdi Özgür Özel, CHP lideri olarak Başkan Erdoğan'la bir araya gelecekti. Buna ilk itiraz da Kemal Kılıçdaroğlu'ndan gelmekteydi. Bu arada Erdoğan'ın iptal edilen, sonraya bırakılan ABD ziyareti, Steinmeier'in Türkiye'ye gelmesi, İtalya-İspanya-Almanya'nın vize işlemlerini Haziran'a kadar dondurması, Mehmet Şimşek'in MHP tarafından eleştirilmesi, KAYNAK bulmak için gittiği yerler ve orada yaptığı konuşmalar gündemdeydi. Yeni ANAYASA çalışmaları da tüm hızıyla devam ediyordu. Yargıtay'daki seçimler de bir türlü sonuçlanmıyordu!
Peki neler oluyordu? Birbirinden bağımsız gibi duran olayları ayrı ayrı mı yoksa ortak bir aklın ürünü olarak mı değerlendirecektik...
Bence Türkiye'de ıskalanan buydu...
İşinde gücünde olanlar sade hayat sürenler, KAPİTALİST SİSTEM içinde gerçek gücü elinde tutanları görmez, göremez. Medya bunun görülmesini istemez. Asıl örtülü görev budur! İkinci Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte yeni bir İMPARATORLUK anlayışı geldi.
ABD, DOLAR ile PARA ile yeni bir sistemi oturttu. İmparatorluk vardı ve bu PARA ile ayakta duruyordu. Siyasete bakıldığında övgüler, sövgüler, hamaset, eleştiri, hakaret, küçük düşürme gibi pek çok olay yaşanmaktaydı. Slogandan geçilmiyordu! Olan biteni bu hamleler üzerinden anlamaya gayret ediyorduk. Mümkün değildi.
TARAF olunduğu için dışarıdan bakılamadığı için kitleler İKİ SEÇENEK arasında İKİ EĞİLİM arasında iki ideoloji arasında gelip gidiyordu. Dışına çıkıp bakan çok azdı. Belki de yoktu... DOLAR yani para, üretime, ekonomiye yön veren en önemli silahtı.
Sadece bu kadar da değildi.
Bizde anlaşılmayan kısmı daha büyüktü. Bu gücü kullanarak savaş çıkarmak, darbe yapmak, rejim değiştirmek tasfiyelere imza atmak eski metotlardan çok daha etkiliydi.
Kesin sonuç verdiği örneklerle ortadaydı.
Türkiye uzun zamandır bunu aşamamıştı... Pek çok ülke gibi...
Takip edenler bilecektir. Uzun zamandır BÖLGENİN değişeceğini yazıyorum. Bunun için de zemin ve şartlar oluşturuluyor. Kim tarafından? PARAYI elinde tutanlar tarafından...
Türkiye büyük bir Devlet'tir.
Kesin ve net! Ancak içinde yapısal sıkıntıları mevcuttu. Öteden beri...
Devlet denilince zihnimde Anayasa Mahkemesi-Yargıtay-Danıştay- Sayıştay-Genelkurmay-MİT-Dışişleri- Bakanlıklar-Valilikler-Belediyeler-Üniversiteler gibi pek çok parantez açılıyor... Devletin gücü, bu organların VARLIĞINDAN değil, aynı frekansta buluşup aynı hedefe kilitlenmelerinden kaynaklanır.
İdeolojilerden çok AKLA, bilime, zamanın ruhuna uygun hareket etmelerinden gücü alır. Ya da almaz... Ancak hepimizin bildiği gibi sağlam sarsılmaz üzerinde konuşulması bile istenmeyen alanlarımız vardır. Ben aksini yapalım demiyorum. Fakat sarsılmaz sandığımız alanların YABANCILAR tarafından nasıl suiistimal edildiğini bilelim istiyorum...
Açalım...
Türkiye herkesin gördüğü gibi ekonomik olarak istediği ritimde değil. DIŞ KAYNAK aranıyor, talep ediliyor ve bunun için de bu davete uygun ekonomik program hayata geçiriliyor. Doğru mu? Kesinlikle.
Hepsi enflasyonu durdurmak yabancı yatırımcının gelişini sağlamak için. Bu da sonrasında refah demek huzur demek zenginlik demekti. TAMAM! Ancak girişte de altını çizmeye çalıştığım gibi dünya PARANIN üzerinde oturuyordu. Vanayı elinde tutanlar, bizim bilmediğimiz, görmediğimiz gerçek güce sahip olanların sizin taleplerinize "EVET" demesi gerekiyordu. Medyada IMF, Dünya Bankası ya da bilmem ne fonu diye okuduğumuz kurum, kuruluşların bağlı olduğu PATRONLAR makamlar vardı!
Kapitalist sistem buydu. Ve sizin taleplerinizin parayı elinde tutanların siyasi hedefleriyle örtüşmesi gerekiyordu. Doğru olan, onların kapısına hiç gitmemekti.
Bunun için yeterli ve gerekli şart DEVLET ORGANLARININ BİR VE BÜTÜN OLARAK HAREKET ETMESİYDİ. Bizim yapamadığımız buydu. Şu an yarışan siyasi partilerin tamamının hedefleri farklıdır. Ülkeyi park etmek istedikleri koordinatta!
İdeolojik farklılıklar isimler üzerinden kurumları ve kararları etkilemekteydi. Bu AKLIN dışına çıkılması anlamına gelmektedir.
Ekonomi politikalarında AK PARTİ içinde bile çok değişik kuralları rotaları savunan isimler bulunmaktaydı. Bırakın diğer partileri...
Bu nedenle siyasetin görevi yeni bir "algoritma" üretmek olmalıydı. Herkesi her kurumu her hamleyi kapsayacak şekilde hareket edilmeliydi. ABD'nin egemen olarak Türkiye'yi kendi politikalarının yanına çekmek istediğini kaç zamandır yazıyorum.
Olan bitenin özü budur! Onlarla anlaşmadan DIŞ KAYNAK BULMAK İMKANSIZ. Akla iki soru geliyor... Anlaşılacak mı peki?
Anlaşılmalı mı? Bilmiyorum. Ben durumu anlatıyorum. Gördüklerimi paylaşıyorum... ABD DOLAR'ın gücüyle bölgeyi değiştirmek için start verdi. Bu değişimden zarar görecek olan, alan kaybedecek olan AVRUPA-İNGİLTERE ve sonra da ÇİN'di. Mehmet Şimşek DOLAR ararken ne o ne de başkası bize "ABD engel oluyor" diyemezdi. Gerçekten de parmak izi yoktu. Bu siyasi sonuç almak için PARANIN ne kadar önemli bir silah olduğunun göstergesiydi.
Beştepe'den bazı isimlerin AK PARTİLİ vekillerle, eski yeni isimlerle polemiği, Bahçeli'nin 23 Nisan resepsiyonuna gitmemesi, en son Ferdi Tayfur'la mesaj vermesi, seçim gecesi "Umarım Türkiye değişmez" sözü, Meral Akşener'in tasfiye edilmesi, İmamoğlu'nun önünün açılması, Özgür Özel'in "LİDER" olarak kendi yolunu araması, Erdoğan sonrasına yalnız koşmak istemesi gibi pek çok olay yaşanmakta...
Hepsinin altında yatan ana gerçek konuşulmayan konu ANAYASA ÇALIŞMALARINA temel olan motivasyonla aynıydı. Türkiye'nin bölgede ve dünyada oynayacağı ROL ne olacaktı? Bunun cevabı, ekonomik-siyasi-askeri gidişatı belirleyecekti. Kurumlar, partiler, isimler ve liderler arasındaki farklılık zaten SIR değildi. Başkan Erdoğan, şimdi bunu "TEK SESE" çevirmek zorundaydı.
Türkiye bölgenin değişiminde rol alacak mıydı? Sorumluluk alıp genleşecek miydi? Bölgenin 'ABİ'si olarak kontrolü ele geçirecek miydi?
Bilmiyoruz. ABD'nin bunu istediğini görebiliyorum. Ancak Ankara'da çok güçlü odaklar, bundan ısrarla uzak durulması gerektiğini çeşitli polemiklerle mesajlarla fazlasıyla hissettirmekteler. KARARLAR alınmak zorundaydı. Öyle ya da böyle. Başkan Erdoğan'ın alacağı kararların AK PARTİ'nin yola nasıl, kimlerle devam edeceğini ya da etmeyeceğini belirleyecekti.
ARKA PLANDA görünmeyen ekonomik BASKI kararların yönünü belli etmek içindi...
Mesele buydu... Tüm polemikler, eleştiriler, ittifaklar ayrılıp birleşmeler bunun temelinde olacaktı... Gerisi masal bile değildi...
Yaşanacaklara buradan bakın.
Sık sık tekrar ettiğim gibi Başkan Erdoğan ile ABD BAŞKANI kesinlikle görüşecekti. Nasıl Putin'le CENEVRE'de oturulduysa, Erdoğan'la da oturulacaktı. Biden mı yapar Trump mı yapar bilemem.
Bildiğim o zirve olacak... Olaylara böyle bakmadığımız için eksik anlıyoruz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Doğu Ekspresi bilet fiyatları ne kadar, kaç TL? TCDD Doğu Ekspresi sefer saatleri ve güzergahı
- TDK 2024 yılının kelimesi ne oldu? Kalabalık yalnızlık ne demek, ne anlama geliyor?
- Tiryakilere müjde: Meğer 4 fincandan fazla içmek kanser riskini %17 azaltıyormuş
- GBB 1.000 Konut başvuru ekranı | Gaziantep GBB konut başvurusu nasıl başvuru yapılır? 2+1-3+1 daire...
- Kredi kartı olanlar dikkat! Yeni düzenleme geldi: Artık yasak
- Stres seviyenizi dize getirecek formül! Anında antidepresan etkisi yapacak besinler
- Gardiyan alımı son durum nedir? İnfaz Koruma Memuru alımı bu yıl olacak mı, ne zaman?
- MEB personel alımı başvuru tarihleri 2025 | Milli Eğitim Bakanlığı 19 farklı alanda 50 uzman yardımcısı alımı şartları neler?
- O ilimiz listeye girdi: 2025'te influencer akımına uğrayacaklar! İşte Dünyanın en Instagramlık şehirleri...
- 1800 prim günü şartları oluştu! 42 43 45 47 yaşında erken emeklilik formülü: 2008 öncesi ve sonrasına...
- Asgari ücret 4. toplantı ne zaman? Asgari Ücret Tespit Komisyonu hangi tarihte toplanacak?
- İstanbullular dikkat: Bu hafta plan yapanlar yandı! Sağanak yağış esir edecek