ERGÜN DİLER

Küresel seçim

MERKEZ Bankası'nın aldığı kararlar, yerel seçimlerden sonra dövizdeki durum, enflasyon, "İstanbul'u kim kazanacak ?" gibi başlıklar Suriye, Irak, ve bölgedeki yeni adımlarla birlikte değerlendirilmeli ve son varış noktası bu şekilde hesaplanmalıydı...
Ankara, İstanbul ve İzmir'i kimin yönettiği önemli olmakla birlikte asıl mesele Türkiye'nin neyi ne kadar kontrol ettiğidir...
AK PARTİ iktidara geldikten sonra çok kez sarsıcı siyasi türbülans yaşandı.
Burada iktidara gelen ekibin MÜSLÜMAN KİMLİĞİYLE adım atmasının yanında koalisyonlarla ülkeyi kontrol altında tutanların bunu yitirmesinin de etkisi büyüktü.
7 Ekim HAMAS saldırısı ve sonuçları, senaryosu önceden yapılmış vizyondaki yerini almayı bekleyen bir film gibiydi. Mesele asla ve kat'a sadece Filistin'le ilgili değildi. Zaten İsrail-Filistin çatışması BARIŞ'tan çok daha maliyetli bir tabloydu.
Çözüm istenmediği için sürüp gidiyordu. Şimdi yeni sayfa açılıyordu. Nedeni de bölgedeki değişimin üzerinden planlanan küresel sonuçlara ulaşma arzusuydu... Doğal olarak hesap değişince roller de hedef de farklılık gösterecekti. Şimdi bu evredeyiz..
Türkiye'ye ideolojiler ve siyasi prangalar üzerinden uzun yıllar kumpas kuruldu. İsimlere, olaylara, partilere girmek istemiyorum. Bu görünmez senaryonun sahibi AVRUPA kökenliydi. İçeride kalmamız dışarısı ile ilgilenmemiz istenmedi. İçeride sorunların yakıcı olarak yakamıza yapışması BÜYÜK ADIM ATMA kabiliyetimizi budadı.
Uzun zamandır yazdığım gibi şimdi bu rövanş alınıyordu...
Amerika Birleşik Devletleri küresel çapta GERÇEK rakip gördüğü AVRUPA'yı uysallaştırıp iddiasını elinden alacaktı. Bunun için de sağlam bir kurguya ve ortağa ihtiyaç vardı. Türkiye son dönemde öne çıkan aktördü. Rusya'yı kaybeden AVRUPA'nın sınırlanması için atılacak adımın stratejik olarak AFRİKA TABANLI olması gerekiyordu.
Öyle de oluyordu. Sadece Ankara değil Moskova'da o adımları atıyor ve gürültüsü her yerden duyuluyordu...
Geçtiğimiz yıl Putin Afrika Zirvesi'nde Burkina Faso, Zimbabwe, Mali, Somali, Orta Afrika Cumhuriyeti, ve Eritre'ye bedava tahıl sözü verdi. Bunun sonucu AFRİKA gözünü kulağını Moskova'ya dikti.
Yakınlık ileri derecede arttı.
Hatta Türkiye ile yapılan tahıl anlaşmasında da AFRİKA ŞARTI net olarak ortadaydı...
Bu kapsamda CIA destekli hazırlandığını tahmin ettiğim rapor istihbarat tarafından Putin'e sunuldu. Raporda 'Ukrayna savaşından Avrupa özellikle Almanya büyük yara aldı. Kıtanın ayakta kalabilmesi için Afrika'yı öncelemesi kaçınılmazdır. Afrika üzerinden AB'ye esecek sert rüzgar Paris-Brüksel-Berlin hattını çatlatacaktır..' ifadelerine yer verilmekteydi.
Bu nedenle yerel seçimlerden daha çok küresel seçimlerle ilgiliydim. Ve oradaki seçimlerde AVRUPA BİRLİĞİ'nin kaybettiği ortadaydı.
AB'nin ekonomik stratejik ve askeri olarak gerilemesi bölgenin dinamiklerini tamamen değiştirecektir.
Bu da kesinlikle Türkiye'nin öne çıkması parlaması demektir. Dün de yazdığım gibi SOMALİ ile yapılan anlaşma KÜRESEL bir karardı.
Türkiye'nin MÜSLÜMAN KİMLİĞİ ile en önemli su yolunu, denizlerini kontrol etmesi isteniyordu. Rusya'nın TAHIL kartı ile yumuşak gücünü kullanarak Afrika'da oyuncu olması gibi... Kurgular imkanlarla sınırlıdır! AB geriye düştüğü an KÜRT KARTINDAN da ÇİN ile olan yakınlık ısrarından da, Ortadoğu'daki eski senaryolardan da hatta kendi ordusunu kurma fikrinden de vazgeçecekti...
Türkiye'nin Babül Mendeb'e demir atması ve orada AB destekli operasyonlara kapıyı kapaması bunun en net işaretiydi... Hayat boşluk kabul etmez. Avrupa'nın terk etmek zorunda olduğu yere bir başka güç gelecekti.
Pek çok koordinatta bu Türkiye olacaktı. Ankara'nın Suudi Arabistan'la, Birleşik Arap Emirlikleri'yle, Mısır'la anlaşmasının orta yol bulmasının nedeni de değişen dengeler de oynayacağı roldü...
Yeni denge Kürt meselesini çözmekle kalmayacak Asya ile Avrupa arasındaki trafiği kontrol edecek Araplar arasında birliği de sağlayacaktı.
Türkiye böylesine keskin ve kararlı adımlarla KÜRESEL LİG'de önemli olduğunu ortaya koyunca içeride ekonomik siyasi sorun yaşaması ihtimali de azalıyordu. Tersine omuzlarındaki sorumluluk zenginlik ve refah getirecekti.
Aksi bir duruma "AB'yi sınırlamak" için yola çıkan güçler izin vermeyecekti...
Asıl seçim buydu. Türkiye büyük olmayı seçmişti...
Bence... İzleyip görelim...
NOT: Fransa 1789 devriminden sonra makas değiştirdi. Çok büyüdü. Daha sonra Napolyon göreve geldi ve AMERİKA KITASI'nın sahibi gibi davranan Ispanya'ya girdi. Bu İspanya'nın odağını içeri çevirmesine neden oldu. Etki alanı zayıflayınca Amerika Kıtası yeni yol buldu.
Bağımsızlık hareketleri arttı.
Mesela Meksika gibi, coğrafya özgürlüğüne böyle gitti. İspanya iddialarından vazgeçti. AB'nin durumu da bu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.