Yeni denge
DÜNYA hesaplaşmada sona doğru gitmekte.
Türkiye'nin son dönemdeki kulvar değişiklikleri de buna işaret etmekte. Bazı isimler 'Küresel dengeleri Türkiye üzerinden okumak doğru mu?' diye sormakta.
Kesinlikle Türkiye merkezde... Olmadan olmaz... Gelin açalım ve nereye gidildiğini anlayalım...
Önce IRAK'a ABD müdahalesinden sonra NATO'da oluşan tabloya bakalım. 2003'te ABD Bağdat'a girip rejimi ve Saddam'ı devirirken BÜYÜK
PLANI devreye sokuyordu...
Hemen öncesinde Çekya, Macaristan ve Polonya NATO'ya katılıyordu. Operasyondan sonra ise Bulgaristan, Estonya, Litvanya, Romanya, Slovakya, Arnavutluk, Karadağ, Hırvatistan, Kuzey Makedonya ittifakta yerini alıyordu. Son dönemde de Finlandiya ve İsveç kapıyı aralıyordu... AVRUPA'daki son denge değişmeden önce ESKİ AVRUPA yani İngiltere, İspanya ve İtalya'dan oluşuyordu. Daha sonra Almanya ve Fransa ritmi değiştiren güçler oluyordu.
20 yıl önce ABD, IRAK'ta savaşa koşarken Bush'un Savunma Bakanı Rumsfeld, önemli çıkışlara imza atıyordu. Hollanda'da kendisine yaklaşan bir muhabir, ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik 'ÖNLEYİCİ' müdahalesine karşılık sorular sordu. Bazı Avrupalı devletler ve liderler Saddam'ı devirmek için öne sürülen nedenlere şiddetle karşı çıkıyor ve eleştiriyordu.
Kitle imha silahları bulunmadan müdahale doğru değil çıkışına imza atıyorlardı...
Rumsfeld, gelen bir soruya "Avrupa sadece Almanya ve Fransa değil.
Yeni üye olanlara ve yoldaki gelenlere bakacak olursanız, Avrupa'nın merkezinin DOĞU'ya doğru kaydığını görürsünüz. Kremlin'in yörüngesindeki pek çok ülkeyi harekete geçiren bir güç var. Bu Almanya da değil Fransa da değil...
Bu gücün kim olduğunu biliyorsunuz sanırım.
BÜYÜK PLANA DAHİL OLMAYAN ÜLKELERİN KENDİ GÖRÜŞLERİNİ DİKTE ETME ŞANSI YOKTUR ..." şeklinde cevap veriyordu...
O dönem ABD'nin BÜYÜK PLANI'NA Britanya İspanya ve İtalya kerhen de olsa destek veriyordu. Vermek zorunda kalıyordu. 20 yıl önce DERİN MASA planı olan AVRUPA sınırlarında savaş, günümüzde Rusya ve Ukrayna arasında baş gösteriyordu...
Rusya'nın Ukrayna işgali tartışmasız olarak en çok Almanya ve Fransa'yı sarsıyordu... Yürüdükleri küresel kurgudan uzağa düşüyorlardı. DURUM BÖYLE OLUNCA FRANSA AVRUPA ORDUSU FİKRİNİ ORTAYA ATIYORDU.
Macron bu nedenle "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşt" diyor, ABD'ye meydan okuyordu. Trump da "Biz gelip yetişmesek Paris'te Almanca konuşuyordunuz" şeklinde cevap veriyordu... Var olan rekabet ve husumet görünür hale geliyordu.
Fransa'nın meydan okuması devam edince, ABD hem NATO hem kendi gizli güçlerini sahaya sürüyordu. Afrika, Paris yönetimi için çatırdayan koca çınara dönüşüyordu.
ABD, Afrika'dan Fransa'yı sürüyordu. Bu çalkantılar aslında Irak müdahalesinden önce de yapılan hesaplar arasındaydı. Almanya'nın zayıf ve iddiasız olduğu bir Avrupa'da Paris'in gidebileceği ilerleyebileceği bir yol yoktu... Bu nedenle IRAK'a operasyon AVRUPA'ya operasyondu.
Rusya'nın Ukrayna müdahalesi de aynı hesap cetvelinin başka sonucuydu... Ders almayan Berlin-Paris hattı önce Irak, sonra Ukrayna'da iddialarından arınmak zorunda kalıyordu...
Uzun zamandır yazmaya gayret ettiğim gibi sınırlarımızdan bize yönelen tehdit de bu kavganın sonucuydu.
Avrupa, ABD'nin iki kurgusunda da kaybeden oluyordu. Rumsfeld'in altını yıllar önce çizdiği gibi UYSAL AVRUPA istenmekteydi. AVRUPA'nın birlik olamaması oyun kuramaması amaçtı. Bu sağlandığı an ÇİN'in özgür ve büyük adım atması pek mümkün değildi.
Avrupa'nın önündeki tek akıllı ve güçlü seçenek Türkiye ile yürümeseydi.
Onu da yapamadılar. Ancak BÖLGE yani ORTA DOĞU yani IRAK ve çevresi onları ayakta tutacak tek daldı. Bu nedenle sürpriz adımlara karşın ABD, Türkiye ile stratejik olarak birlikte hamle yapmalıydı. Bu da Türkiye'yi küresel ligde etkili oyuncuya dönüştürüyordu...
TÜRKİYE herkes için bir zorunluluktu. Ancak AB'ye yapılan operasyonu görmeden yıllardır AVRUPA'ya yönelmemiz apranti hatasıydı... Silinecek, BOYASI DÖKÜLECEK ve iddiası kalmayacak bir istasyona yürüdük... Şimdi bu rota değişecekti. Bu nedenle Rumsfeld'den girip bugüne geldim...
Güney sınırlarımız ve aşağısı küresel mücadelenin merkeziydi... Ve buralar istesek de istemesek de bizim tarafımızdan yönetilecekti... Büyük PLAN buydu... Akıllı olup en büyük payı almak zor değildi...
Kaybeden AB olacak, bu ÇİN'i sınırlayacak denge oturacaktı. Rusya ve Türkiye de önemli alanları kontrol edecekti. Eski Avrupa'nın yüzü, yerini ABD-Türkiye- Rusya arasındaki AĞ'a bırakacaktı...
İlk adım da gördüğüm kadarıyla Mısır'dan geliyordu. Son derece stratejik olan İskenderiye limanı Başkan Erdoğan'ın ziyaretinden sonra Türkiye'ye bırakılıyordu...
Bu da dengelerin nasıl değiştiğinin göstergesiydi...
İşin ilginç yanı haberin geldiği yer de Hindistan medyasıydı... ABD'nin İpek Yolu'na karşı sahaya sürdüğü taze ve büyük oyuncu yani... Bence içerideki tüm tartışmaların altında yatan asıl gerçek buydu...
TÜRKİYE'NİN BU ROLÜNÜ İSTEYENLER DE İSTEMEYENLER DE VARDI...
Çatışmanın da çekişmenin de hatta SEÇİMLERİN de GİZLİ ÖZNESİ BUYDU...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.