DEAŞ'ik plan
ABD Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak bildiğimiz Henry Kissinger, ABD, Çin'e açıldığında, Rusya'nın baş düşmanı olduğunu belirterek, "İki düşmanınız olduğunda, onlara tamamen eşit muamele etmenin akıllıca olmayacağını düşündük" demişti...
Ölmeden bir süre önce verdiği röportajda Rusya ile Çin arasında birbirinden bağımsız gelişen gerilimlerin ABD'nin Çin açılımına neden olduğunu söyleyen Kissinger, "Eski Sovyetler Birliği Başkanı Leonid Brejnev, Çin ve ABD'nin bir araya gelebileceğini hayal bile edemezdi. Fakat tüm ideolojik düşmanlığına rağmen Mao, (ABD ile) görüşmelere başlamaya hazırdı. Şu an özel çıkarlara karşı kurulan Çin ve Rusya ittifakı bana özünde kalıcı bir ilişki gibi görünmüyor" ifadelerini kullandı.
Eski ABD Başkanı Richard Nixon'ın Çin ziyaretinin mimarlarından olan Kissinger 'Ukrayna Savaşı bitikten sonra dünyadaki dengeler değişecek. Çin ve Rusya'nın beliren sorunlarda aynı çıkarlara sahip olmaları söz konusu olmayacak...' diyerek geleceği tanımladı. Takip edenler bilecektir Rusya ile Çin'in örtülü rekabet içinde olduğunu uzun zamandır yazıyorum.
Kissinger da aslında ölmeden bunu ilan etmişti. İşin özünde Rusya'yı da Çin'i de yukarı çeken ABD'ydi.
Bazen ekonomik bazen askeri olarak... Washington, DOĞU'da iki büyük istiyordu... Kendi dengesini her zaman ayakta tutabilmek için...
Şıklarını çoğaltıyordu yani...
Bir de Kissinger ile Putin çok yakındı. 100 yaşına gelen Kissinger Moskova'ya gidiyor, 10 gün geçiriyordu. Putin'le baş başa görüşüyor bilinmeyen noktalarda ittifak sağlanıyordu. Ve UKRAYNA SAVAŞI bu ziyaretlerden sonra geliyordu.
Ve dün BATILI MEDYA Ukrayna savaşını masaya yatırıyor 'ABD ekonomisi ve petrol şirketleri kazanan oldu' diyordu. Günaydın!
Savaş bu nedenle yapılıyordu zaten...
Putin, ordusunu Ukrayna'ya sürüyor petrolden gazdan gelen kazançla kasasını dolduruyordu.
Trump'ın da açıkça söylediği gibi AB kendi göbeğini kesmek zorunda olduğunu görüyordu. Enerji sıkıntısı maliyetleri artırıyor, küresel rekabette geri düşürüyordu. Silahlanma yarışı başlıyor, harcamaların kanalı değişiyordu, değişmek zorunda kalıyordu. Bu nedenle ALMAN medyası atom bombasına sahip olmaları gerektiğini, ABD askerleri yerine kendi askerlerini görmek istediklerini manşetlere çıkarıyordu.
Ortada küresel bir akıl vardı.
Rusya Ukrayna üzerinden AB'nin tüm dengelerini bozuyor, Çin'i de en büyük ticaret ortakları AB ile ayrıştırıyordu. Savunma tehdidi, AVRUPALI HANEDANLARI,
Çin'den kendi içlerine yönlendiriyordu...
Ve tüm bunlar yaşanırken sınırımızın hemen aşağısında gördüğümüz DEAŞ, SAHEL'de ortaya çıkıyordu. Senegal, Nijer, Moritanya, Mali, Çad ve Sudan'da 50'nin üzerinde stratejik noktayı ele geçiriyor ve daha önce görülmeyen son teknoloji silahları kullanıyorlardı...
Devlet kuracaklarını da açıklıyorlardı.
İlk tepki doğal olarak Çin ve Avrupa'dan geliyordu... Kurgu tam gaz ilerliyordu yani. Putin de enerji konusunda Türkiye'nin eşsiz ortak olduğunu açıklıyordu... Büyük planda AB zayıflatılıyor, dolayısıyla Çin durduruluyordu. Rusya büyütülüyor, korkulu rüya haline geliyordu. Bu denklemde Türkiye de dev haline gelecekti...
İsteyen tüm gelişmeleri yerel seçim merceğinden izleyebilir. Sözüm yok.
Ancak KÜRESEL LİG'de kartlar karılıyor ve yeniden dağıtılıyordu.
Bunu gören Erdoğan Sisi ile bile bir araya geliyor, tüm bunların uzağına düşen CHP, HATAY'dan çıkamıyordu... Sloganlarla değil, ülkenin nereye gidebileceği ile ilgilenmek durumundayız... Risk olsa da fırsat büyük...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.