BİRKAÇ sevdiğim dostum sordu.
Bu nedenle cevap olarak gelin bugün SİYASETİ yazalım... Biraz değişik yollardan gidelim. Oyunu görelim...
Mücadeleyi anlayalım... Sık sık yazdığım 2 EKOL her zaman hayatta ve canlıdır. İKİ EKSEN, İKİ AKIM, İKİ OMURGA'dır bu.
Dışına çıkıp yürüme şansın yoktur. Önce bu bilinmeli... Siyaset topu iki kale arasında gider gelir...
Üçüncü bir durak yoktur!
Yıllardır ABD ile İngiltere'nin mücadele ettiğini yazıyorum.
Böyle kaç kişi yazıyor bilmiyorum. Gerçek bu.
ABD kuruluş itibariyle içinde TÖTON GÜCÜ barındıran bir devletti. Rakipleri de ANGLO SAKSONLAR'dı. Bu iki eksen her yerde olduğu gibi Türkiye'de de mücadele halindeydi. AK PARTİ iktidara geldiğinde TÖTONLAR ile yürümeyi tercih etti. 2009-2010'da dengeler sarsılmaya başladı. Kavga kaçınılmazdı.
Bunu ilk söyleyen bendim! Dostlarıma aktarmıştım! "Savaş kapıda. Engellemeye bakın" dedim. Dinlemediler. ORTALIK KARIŞTI. Fırtına koptu. AK PARTİ EKSEN DEĞİŞTİRİP Anglo-Sakson blok tarafına GEÇTİ. İçeride yaşadığımız 17-25 Aralıklar, GEZİ'ler, dinlemeler tapeler, takipler, hatta 15 Temmuz'a giden yollar bu yer değiştirme içindi... Türkiye kararını veriyor, yeni rota oluşturuyordu.
Tüm yaşananlara rağmen en tepede TÖTON ve Anglo Saksonlar'ı temsil eden ailelerin TÜRKİYE konusunda el sıkıştığını düşünmekteyim... Uzaktan kumandayla bizi sarstılar! Defalarca...
Ne hikmetse sonucun değişmesini istemediler... Kendi yolumuzu açmamıza izin vermek istemediler...
Devam...
ABD'deki yerleşik gücü temsil eden aileler, Pentagon, Almanya, Papa, Vatikan, şövalyeler bir yanda, Rotshchildler, İsrail, İngiltere, masonlar bilinen bilinmeyen pek çok oluşum diğer yandaydı. Hepsi bu pazarlığı biliyorlardı. Biz ıskalıyorduk. TÖTON BLOK, ORTADOĞU'ya Kürtler üzerinden bölgeye farklı bakıyordu.
Onlarla gelecek hayali kuruyordu.
Anglo-Saksonlar ise öyle düşünmüyordu.
Totonlar bu nedenle Kürt açılımını zorluyor, DEVLETİN DEĞİŞİMİ için start veriyordu. İşte bu noktada DERİN TÜRK DEVLETİ sahne alıyor almak zorunda kalıyordu. Hem AK PARTİ'nin hem DEVLETİN ROTASININ bölgede istenen KÜRT ROTASINDAN sapması geriyordu. Ortadoğu'da belirleyici olacak KÜRT KARTI, Ankara'nın sendelemesine yol açıyordu.
Eksen değişimi kaçınılmazdı. Savaş da böyle başlıyordu. 2013'ten sonra olanlara buradan bakmak da fayda vardı.
TÖTONLAR KÜRTLER'i bizimle büyütmek isterken ANGLO-SAKSON akıl sadece ANKARA'ya yatırım yapma sözü veriyordu! Gong çalıyor, kapışma kaçınılmaz olarak önümüze düşüyordu.
Doğru mu? Elbette...
Bu ayrışmanın TAVAN yaptığı nokta 15 TEMMUZ'du. Sonrasında "DEVLET" restorasyona gitti. Pek çok oyuncu kenara alındı. Yeni başlangıç yapıldı. İYİ PARTİ de bu sıralarda hayata geçiyordu. Sık sık yazdığım gibi ANKARA GARANTİYİ İKİ MİLLİYETÇİ ÇEKİRDEKTE görüyordu. Yüzde 10'luk DEVLET BEY, MHP ile yüzde 10'luk MERAL HANIM İYİ PARTİ ile rotayı sağlama alıyordu. TÖTONLAR'ın istediklerinin aksine AK PARTİ'nin yanına MHP gelip yerleşiyordu. Bu oyunu bozan en önemli hamleydi. 2015'ten sonra bunu yaşayıp görüyorduk.
İYİ PARTİ de Kemal Bey'in etrafına çadır kuruyordu. Taşıdığı misyon farklıydı!
Meral Hanım rengini gizlemeyi pek başaramasa da CHP ile HDP arasındaki "KARA KEDİ" rolünü iyi oynuyordu.
6'lı masa inşa edilse de masanın 7. üyesinin HDP olduğu biliniyor ve CHP'ye uzak durması için baskı kuruluyordu.
MERAL HANIM burada önemli görevi yerine getiriyordu. ORTADOĞU için kurulan planda Türkiye'nin karanlığa yolculuk etmesi engelleniyordu. Öyle düşünüyorlardı. TÖTON hareketine uzak olmadıkları düşünülen Osman Kavala- Selahattin Demirtaş-Can Atalay gibi isimler de içeride tutulmaktaydı. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki tartışma ve mücadele de buradan okunmalıydı...
ANKARA'daki DERİN AKIL, DERİN DEVLET, iktidarın TÖTON GÜCÜNÜN eline geçmesini istemiyor, elinden geleni yapıyordu. Aslında yakın seçim tarihimizin özeti buydu. Topyekun savunma yani... Kemal Kılıçdaroğlu Bey de bilerek veya bilmeyerek bu eksende yürüyordu. Kemal Bey, ANGLOSAKSON EKOLÜN üyesiydi. Bağlı olduğu derneklere bakmak bile anlamaya fazlasıyla yetiyordu. Zaten seçimlerden birkaç gün önce yayınladığı ve "BÜYÜK HAYALİM" dediği İPEK YOLU videosu tarafını anlatmaya yetiyordu. Geçtiğimiz gün de CUMHURİYET'e yazdı...
Çin'i anlattı... "Sağlıklı bir planlamayla kaynaklarını en verimli şekilde kullanmayı başaran ülke... Üniversiteleri bilgi üreten ülke... Yetenekli gençlerini dünyanın en önemli üniversitelerine göndererek 'yüksek yetenek inşası'nı sağlayan ülke... Bir teknoloji devi olma yolunda hızla ilerleyen ülke... Enerji kaynaklarının yetersizliğine rağmen bir 'kalkınma makinesi'ne dönüşen ülke..." Arka planda ANGLO-SAKSON aklının olduğu ÇİN modelini övüyor ve geleceğin orada olduğunu işaret ediyordu.
Bu da doğal olarak CHP'nin başında kaldığı yıllarda izlediği politikayı anlamaya yarıyordu. Rahmetli Baykal'ın tam tersi bir CHP inşa ediyordu. EKOLLER farklıydı çünkü...
Eskiye dönüp hatırlayın! AK PARTİ'nin TÖTONLAR'a yakın olduğu dönemlerde BAYKAL devreye giriyor Tayyip Bey'in seçim yasağını kaldırıyordu. Aynı Deniz Bey, devamlı surette ABDULLAH GÜL Bey'e karşı politika izliyordu. Büyükanıt Paşa da ordu da... Cumhurbaşkanı olmasını istemiyorlardı... Hatta Tayyip Bey BAŞBAKANLIK döneminde gittiği her ABD gezisi sırasında TERÖR kesinlikle yüzünü gösteriyordu! PKK sahne alıyor can yakıyordu. Bu aslında "TÖTONLAR'LA bir yere varamazsın.
ABD ile gidecek yolun yok" mesajıydı...
Neyse...
CHP İmamoğlu'nun kapsamlı ve büyük hamlesi sonucu GENEL BAŞKAN değişimine gidiyordu. Bu kendisi için önemli bir kazanımdı. Belki Özgür Özel Bey ile Ekrem Bey bilmiyor ancak silip attıkları ekol KEMAL BEY'in de içinde olduğu ANGLO-SAKSONLAR'dı.
Geri gelip koltuğu almak isteyeceklerdi.
Bu nedenle İSTANBUL'daki seçimlerde İmamoğlu'nun en büyük rakibi CHP içindeki Kemal Bey'in ait olduğu ekolün temsilcileriydi. Zaten Meral Hanım da daha önce sarılıp kucakladığı "Kardeşim" dediği İmamoğlu için HDPDEM- TERÖR yakıştırması yapıyordu.
Kutuplar iyice netleşiyordu. KÜRESEL KAPIŞMA burada yerel unsurlar üzerinden gidecekti. Aksi olamazdı.
KANDİL-YPG-SDG-DEM eksenine uzak olanlar öyle ya da böyle MURAT KURUM'un yanında hizalanacaktı.
Kalanlar da İmamoğlu'nun...
Fatih Sultan Mehmed'in türbesine gidilmesine de tarihi olarak buradan bakıp okumak şarttı!
Aynı savaş İsrail-HAMASORTADOĞU- PASİFİK-AFRİKA gibi eksenlerde tüm hızıyla sürüyordu.
Daha önce de sık sık not düştüğüm gibi TÖTONLAR içinde ANGLOSAKSONLAR'a yakın duran TÜRKİYE görmek istemeyen çoktu. BÜYÜK UZLAŞI gereği ses çıkmıyordu. Küçük kesintilerle ilişki devam ediyordu. Bize EUROFİGHTER verilmeyeceği Almanya'nın ABD'den bağımsız bu izne imza atamayacağını yazdım. Çok kez.
Gittiler Suudlar'a verdiler. Aksi mümkün değildi. Bize de verilmesini isteyen İNGİLİZLER'di! Doğru mu? Kesinlikle...
Tablo ortada yani...
HAMAS'tan KÜRT DEVLETİ projesine kadar pek çok konuda ABD ile karşı karşıyaydık. Gizli ambargo ise ortadaydı. Kemal Bey'in altını çizdiği gibi İPEK YOLU'na yaklaştıkça Washington'dan uzaklaşıyorduk.
Gelelim İSTANBUL'a...
TÖTON GÜCÜ burada AK PARTİ adayına karşı bir oyun kurabilecek mi? CHP ve etrafını İmamoğlu için kenetleyebilecek mi? Meral Hanım'ı boşa çıkarabilecek mi? Küresel güç açısından sorulması gerekenler bunlar! Her ne kadar yerel seçim de olsa iş gelip TERÖRE ve DEM'e dayanacaktır. KÜRESEL ANLAŞMANIN ÇATLADIĞI YER ORASIYDI ÇÜNKÜ...
Oslo'daki görüşmeleri kim sızdırıyordu?
İngiliz istihbaratı... Olaylara böyle bakın.
Türkiye çok önemli bir güç, İstanbul simge şehir... Herkes burada olacaktır.
Emin olun... Benim gördüğüm kadarıyla TÖTONLAR'ın beklemeye artık razı olmadıkları. Üzerinde düşünülmesi gereken nokta asıl burasıdır...
Adım atarlarsa nereden gelirler nasıl gelirler kime gelirler? TÖTONlar YARDIMA KOŞMAZSA İmamoğlu açık farkla kaybedecekti. CHP'den de silinip gidecekti. Kazanırsa maç ortadaydı!
Muhtemelen yarışacak siyasi figürler bu yazdıklarımı bilmiyor. Olabilir. Ancak o güçler yakındadır ve kendini YAKIN hissettirir! İSTANBUL'a bir de böyle bakalım... Ne dersiniz...