İNSAN içinden geçtiği zamanı çok kez okuyamaz. Okuyan sıra dışıdır ve farkını hissettirir. Gelin bugün terör örgütü PKK'ya, SDG'ye, YPG'ye, İsrail'e, Filistin'e ve bizi bekleyen tehlikeye bakalım... Bu konuyu DEVLETTE GÖREV ALAN ÇOK İSİMLE tartıştım. Öncelikle İSRAİL'in ayak izlerini iyi bilmek ve unutmamak gerekiyordu. Beyoğlu'nda TÜRKİYE'nin de desteğiyle kurulan bir devletti İsrail... Mısır Apartmanı ilk merkezleriydi. Doğal mı? Son derece? Çünkü biz bölgenin en büyük ülkesiydik. İnternette gezen haritalara bir bakın! İyi bakın ama! İsrail küçük bir parçadan zamanla öyle bir konuma geliyor ki NOKTA olarak yer aldığı coğrafyanın SAHİBİ durumuna yükseliyordu. 1948'den sonra gaza basıyor her savaştan sonra toprak alıyordu. Şimdi de GAZZE'ye ölüm yağdırıyorlardı.
Doğru mu? Kesinlikle...
Devam... Geriye bakalım... Amerika Birleşik Devletleri, IRAK'a iki kez geldi.
Değişik isimlerle saldırdılar. Mazeret bulma sorunu yaşamadılar. SADDAM'ı, BAAS REJİMİNİ hedef yaptılar. Asıl mesele buydu. KÜRTLER'i YOL ARKADAŞI olarak seçmişlerdi. AVRUPA da İNGİLTERE de KÜRTLERİN içindeydi. Herkesin ayrı hesabı vardı.
ABD, IRAK'a müdahale etmeden karıştırıyordu. Dönün geçmişe! 1991'de 500 bin IRAKLI, Türkiye sınırına koşuyordu. SADDAM'dan kaçanlar bize geliyordu. Ankara o dönem insani yardım gerekçesiyle Silopi'de yabancı askerlerin konuşlanmasına izin vermişti. Bu güç başlarda "Çevik" ardından da "Çekiç Güç" olarak adlandırılacaktı. Doğru mu?
Evet! Bu güç sonra PKK'ya en çok destek olan yapı haline geliyordu. Erbakan HOCA BAŞBAKAN olduğu dönemde bu yapıyı sonlandırıyordu. Baskılara rağmen! Erbakan ÇEKİÇ GÜCÜ sona erdirecek olan BAKANLAR KURULU TOPLANTISI'nı tam 11 EKSİK'le yapıyordu. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller de İçişleri Bakanı Meral Akşener de o toplantıya katılmıyordu. PKK'nın büyütülmesinde korunmasında bu yapı çok etkili oluyordu. ANKARA olan biteni doğru okuyamadığı için yapılmak isteneni çözüp, karşı bir oyun kuramadığı için çok acı çekildi... ABD, IRAK'a askeriyle gelme nedeni KÜRTLERLE ayrı bir yol yürümekti. BAAS'a karşı bölgede Tel Aviv'i de rahatlatacak bir frekans oluşturmaktı. İngilizler'i dışarıda tutmak AB'yi etkisiz kılmak da oyunun diğer önemli taşlarıydı.
Ankara başlarda "BALDIRI ÇIPLAKLAR" diye baktı olaylara. Öyle olmadığı yıllar içinde ortaya çıktı. ABD de AVRUPA da gözümüzün içine bakarak yardım etti. Net ve açık... Washington sınırların tümünün değişmesi gerektiğini düşünüyordu. İlk adım KÜRTLERLE gelecekti. Öyle istiyorlardı. Terör örgütü liderini bu nedenle KENYA'da tutup bize verdiler. Bu KÜRT SİYASİ HAYATININ RESMİ BAŞLAMA VURUŞUYDU. "Artık silah yok siyaset var" diyorlardı. Barzani ve Talabani gibi eski oyuncular siliniyor yenileri geliyordu.
Bunlardan biri de Türkiye sınırındaki Kobani kentinde doğduğu düşünülen gerçek adının Mustafa Abdi bin Halil olduğu söylenen Ferhat Abdi Şahin, Şahin Cilo ya da Mazlum Abdi'ydi. New York Times kendisine gerçek isminin ne olduğunu sorduğunda "Mazlum Abdi" cevabını veriyordu. Türkiye'nin KIRMIZI BÜLTENLE aradığı bu terörist 1997-2003 yılları arasında Avrupa'da faaliyet gösteriyor adeta SİYASET MASTER'ı yapıyordu.
Yol arkadaşı KANİ YILMAZ'dı.
Yani ABD ve AVRUPA'yı temsil eden PKK'lılardı! İKİ KOL İKİ KANAT...
Öyle ünlü teröristti ki New Yorker röportaj yapıyor o da "AVRUPA'dan dönünce PKK'da görev aldım" diyordu. SDG ile IŞİD'e karşı verdiği mücadele kendisini dünyada tanınan biri yapıyordu. ABD Başkanı Trump, yani BÖLGEDEN ASKERLERİNİ ÇEKMEYİ DÜŞÜNEN BAŞKAN bile MAZLUM ABDİ'yi BEYAZ SARAY'a davet etmekten söz ediyordu. Trump'ın, Barış Pınarı Harekâtı'nın başladığı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı ve basına sızan mektubunda şu ifadeler yer alıyordu: "Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım. Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere etmek istiyor ve daha önce vermedikleri bazı ödünleri vermeye niyeti olduğunu söylüyor. Size güvenerek, (Mazlum Kobani'nin) bana yazdığı, elime yeni ulaşan mektubu da ekliyorum." Ankara cevap vermekte gecikmiyordu:
ÇÖPE ATTIK!
Kaldı ki TRUMP, CIA'ya Türkiye'de operasyon izni vermeyen bir BAŞKAN'dı! Düşünün artık... Biz KIRMIZI BÜLTENLE KOBANİ'yi ararken ABD'de sürpriz gelişme oluyor ve teröristbaşı 'mavi tikli' bir Twitter hesabı kullanmaya başlıyordu!
Neyse...
7 Ekim'de HAMAS saldırısıyla yeni bir sayfa açılıyordu yine pek çok kişi ya görmüyor ya geç anlıyordu. ABD bölgedeki BAAS'ı bitirdikten sonra İsrail'e verdiği sonsuz destekle MÜSLÜMAN KARDEŞLER'i, İHVAN'ı DÜŞMAN ilan ediyordu.
Acımasızca geliyorlardı.
İSRAİL haritaya bakınca "FİLİSTİN" görmek istemiyordu. BATI da öyle! Rusya da... Çin kararsız... Bu nedenle acımasızca katliamlar sürüyordu. Yaşama dair en küçük belirti kalmayıncaya kadar ateş salıyorlardı. Ve bu arada bizim SINIRI GEÇEMEDİĞİMİZ RUSYA'nın "DUR" dediği alanlara İSRAİL HAVA KUVVETLERİ giriyor olmayan ŞAM yönetiminin topraklarını GELECEKTEKİ PLAN İÇİN bombalıyordu. Temizliyordu! Herkes izliyordu. İsrail'in şimdiki sınırları içerisinde büyümesinin aynısı şimdi daha geniş alanda gerçekleşecekti.
SURİYE toprakları gidecekti! Bizim sınırımıza kadar geleceklerdi. SDG/YPG orada olacaktı. Onlara bağlı çalışacaktı.
DEVLETLER bir günde kurulmuyordu!
İsrail 1946'da yola çıkıyor 2023'te bölgenin hakimi oluyordu! PKK'nın oluşumu Suriye'nin kuzeyine geçişi ve bizi tehdit etme noktasına gelmesi de bir günde olmuyordu!
ABD iki kez IRAK'a geliyor SADDAM'ı BAAS'ı tasfiye ediyor KÜRTLERLE yeni bir yola çıkıyordu. Tel Aviv de yanlarındaydı. Şimdi bombalarla GAZZE'den SURİYE'nin kuzeyine giden SDG/YPG ile bütünleşmeyi sağlayacak olan yolu açıyorlardı!
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun oğlu Yair Netanyahu sosyal medya hesabından "Free Kurdistan" paylaşımı yapıyor muydu?
Kesinlikle evet! ABD Başkanı Trump, Mazlum Kobani'ye defalarca teşekkür ediyor muydu? Kesinlikle evet! ABD Genelkurmay Bakanı Mark Milley en büyük ortak en önemli müttefik Türkiye'ye gelmek yerine SURİYE'nin kuzeyine sürpriz bir şekilde gidip SDG/YPG'yi ziyaret ediyor muydu? Kesinlikle evet!
Yani Washington'un derin planlarında burası değişecekti. Adımlar hazırlıklar bunun içindi. Suriye'nin kuzeyine büyük destek verdikleri de 7 Ekim'den birkaç gün önce bölgeye müdahale eden SİHA'larımızı vurdukları da SIR değil!
"Türkiye dahil olmasın" diye UÇAK GEMİLERİ DONANMALARI DOĞU AKDENİZ'e geliyordu. Hem İsrail'i hem Kürtler'i koruma altına alıyorlardı.
Kesinlikle bizi etkileyecek sonuca doğru gideceklerdi. Yıllardır yapılanlar ortadaydı.
Türkiye'yi sıkıştırıp BÖLGENİN son halini ve rolleri konuşmak İSTEYECEKLERDİ. Bütün gidişat bunu göstermekteydi. Aşağıda komşumuz ABD ve RUSYA'ydı. Bunu kabul etmek durumundayız. Sadece YPG yoktu yani...
Zaman akınca bu güçler masayı kuracak ve bir plan dayatacaklardı.
Türkiye'nin SİLAHI başlangıçta kenarda tutup AKILLA OYUNA DAHİL OLUP EN KARLI ŞEKİLDE çıkması gerekiyordu. Devlet aklının, birikiminin, tecrübesinin en çok ihtiyaç duyulacağı döneme gidiyorduk.
100 YIL SONRAYI GÖREREK, BİLEREK ADIM ATMALIYDIK.
F-16'yı da F-35'i de bu nedenle vermeyeceklerdi. Eurofighter'i de "YPG KORUMA ALTINDA OLDUĞU" için alamayacaktık. Ekonomik sıkıştırmalara girmiyorum bile...
Bölgenin stratejik ve mistik bir önemi vardı. Bunları bilerek yeni ALGORİTMA ile ezber bozmamız gerekiyordu. Bunu yapabilirdik. Son tahlilde herkesin TÜRKİYE'ye ihtiyacı vardı. Daima biz öndeydik. Bunu bilerek adım atılmalıydı...
Yoksa saldırmaya devam edeceklerdi. Biz onları tepeleyecek onlar da buna rağmen DESTEKLE alan bulup topraklarını genişletecekti... Sınırlarımızın güneyinde OTORİTE yoktu! Bölgede KİTLESEL GÖÇLER YER DEĞİŞTİRMELER neye işaret ediyordu? Düşünmek şart.
İsrail örneği ortada! Zaman lehimize değil.
Akılla kabiliyetle noktayı koymalıydık!
Kazanıp işi bitirmeliydik! Aksi kimse gelip bizden tek karış toprak alamazdı.! Ancak zamana yayılan uzun bir mücadeleye ev sahipliği yapardık. Yorulurduk. Oysa ARAP BAŞKENTLERİNİ de Tel AVİV'i de BATI'yı da ikna edebilirdik...
Biz olmadan huzur olmazdı! Bunu kimse istemezdi! Bize rağmen olan da yaşamazdı! Kartlarımız çoktu... Demir tavında dövülürdü... Zamanı doğru kullanmalıydık.