ERGÜN DİLER

Gölge oyunu

GAZZE'DEN sonra sırasını bekliyormuş gibi TANSİYON, ADEN KÖRFEZİ'ne yani Cibuti-Somali ve Yemen'e taşındı.
HUSİLER manşetlere çıktı. Herkes ağız birliği yaparak çok da ilginç bir şekilde "ARKALARINDA İRAN VAR" mottosuna sarıldı. Peki ne oluyordu? Ne dolap dönüyordu?
Gelin birlikte düşünelim...
Gazze'deki İSRAİL katliamları sürerken bir el KRİZİN KOORDİNATINI aşağı taşıdı. Yemen'i ve Babülmendep Boğazı'nı dünyanın merkezine oturttu.
ARAP BAHARI ile bölge alt üst olurken fırtına Suriye'den sonra YEMEN'e uğruyor, orada siyasi yapıyı silip atıyor, yönetim değişiyor, Suudi Arabistan ve ARAP BİRLİĞİ uçakları kaldırıyor.
Savaş başlıyor. Bomba yağıyor 9 yıldır da durmuyordu. Sorun da çözülmüyordu. Yemen'den kalkan roketlerin insansız hava araçlarının ARAMCO'yu vurmaya kadar işi götürdüğü SIR değildi.
Kriz hep vardı. Son günlerde ise tavan yaptırıldı! Yemen'e müdahale eden Suudi Arabistan dahil herkes "İran'ın oradaki etkisini kırmak durumundayız" diyordu. Oysa en başından bu yana İRAN'ın öyle bir güç olmadığını olamayacağını daha da ötesi böyle kritik bir bölgede ROL almasının başını fena halde derde sokabileceğini görüyordum. İran yoktu! Eğer olan bitenin arkasında İRAN varsa onun da arkasında İNGİLİZLER bulunmaktaydı. İlişki ağı böyle uzanır gider Çin'e kadar uzardı. Bu da doğaldı.
7-8 yıl önce Chatham House, bu konuya değiniyordu: Tahran'ın HUSİLER'e verdiği destek de etki alanları da çok sınırlıdır. Olan biteni İran üzerinden okumak doğru değildir. Bu notu düşüp devam edelim... KIZILDENİZ'in sıkıntı yaşaması aslında ÇİN ile AVRUPA arasındaki bağın zayıflamasıydı. EN çok sıkıntıyı AVRUPA yaşardı. Ki yükselen seslere bakınca durumun böyle olduğu ortada...
Husiler, İsrail-HAMAS savaşının başladığı 7 Ekim'den bu yana bölgedeki saldırılarını artırdı. 32 kilometre genişliğindeki Babülmendep Boğazı'ndan geçen gemileri hedef almaya başladı.
İnsansız hava araçları ve roketler sahne aldı. Evergreen Line ve Maersk gibi, dünyanın en büyük denizcilik şirketlerinden bazıları, konteyner gemilerinin rotasını Ümit Burnu'na çevirdi. İngiliz petrol devi BP de son saldırıların ardından Kızıldeniz üzerinden yapılan tüm petrol sevkiyatını durdurduğunu açıkladı. Değişen rotalar nakliye süresini en az 10 gün artıracak ve şirketlere milyonlarca dolara mal olacaktı. Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya ithal edilen malların yaklaşık yüzde 15'i Asya ve Körfez üzerinden deniz yoluyla gönderiliyordu. Rafine petrolün yüzde 21,5'i ve ham petrolün yüzde 13'ü de buna dahil... Sıvılaştırılmış doğal gazı da unutmamak şarttı.
Neyse...
Çin'in İPEK YOLU'nu ilan etmesinden sonra haliyle stratejik adımlar atması kaçınılmazdı.
Büyük oyun kurulmuştu çünkü.
Bu nedenle ÇİN ilk ÜSSÜ'nü yurtdışında CİBUTİ'de açıyordu.
Babülmendep Boğazı'na hakim noktadaki ÜS, aynı bölgedeki ABD-FRANSA-İNGİLTERE-İTALYA-JAPONYA gibi ülkelere rakipti. ÇİN Cibuti'deki ÜSSÜ'nü 590 milyon dolara inşa ediyordu. Pentagon'un raporlarına göre ise bölgede 13 ÜS daha yapma niyeti taşıyordu. Angola, Kenya, Seyşeller, Tanzanya'nın yanı sıra Kamboçya ve Birleşik Arap Emirlikleri bu listede bulunmaktaydı. Yılda 17 bin geminin geçtiği, 1 trilyon dolarlık mal taşıdığı ve dünya ticaretinin yüzde 12'sinin yapıldığı bölge büyük öneme sahipti. Kontrol edilmek istenmesi son derece doğaldı. Mücadele kaçınılmazdı!
Şimdi Türkiye'ye uğrayalım...
İstanbul'da Kennedy Caddesi, Avrasya Tüneli çıkışı Zeytinburnu istikametinde 30 Kasım Perşembe günü hepimizi çok üzen bir kaza meydana geldi. Kazada ekmeğinin peşinde koşan 38 yaşındaki Yunus Emre Göçer'in kullandığı motosiklete, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud'un kullandığı 06 CD 4581 plakalı otomobil arkadan çarptı. Göçer olay yerinde vefat etti. Kazadan sonra raporlarda tutarsızlık olduğu anlaşıldı.
Şeyh Mahmud'un kusurlu olduğu halde ülkesine dönmesine izin verildiği anlaşıldı.
Sonra Somali Cumhurbaşkanı açıklama yaptı. Süreç devam ediyordu.
Türkiye olayın takipçisiydi. Olmalıydı.
Hepimizi üzen kazanın arkasında elbette bir bit yeniği yoktu. Tesadüfen olsa gerek kazanın olduğu zaman diliminden hemen önce İNGİLTERE SOMALİ'NİN TÜM ASKERİ GÜCÜNÜ ELİNE ALIYOR, ADETA ÜLKENİN TAPUSUNU ÜZERİNE GEÇİYORDU. BU MEDYADA YER ALMASA
DA BÖLGE İÇİN BÜYÜK BİR ADIMDI. ADEN KÖRFEZİ İLE KIZILDENİZ ARASINDAKİ ÜÇGEN'de, yani Cibuti-Yemen- Somali üçgeninde LONDRA büyük bir hamle yapıyordu. Kaza yaşanırken İran ile arasındaki sorunları PARA ile çözen ABD, gemilerini uçak gemilerini AKDENİZ'den kaydırıyor HUSİLER de sahne alarak KIZILDENİZ'i kapatıyordu.
Aslında biz pek ilgilenmesek de Fransa'yı da kenarda tutmadan ABD'nin Çin ve İngiltere ile burada kapıştığını görüyorduk.
İsrail haftalardır GAZZE'yi bombalarken sesi soluğu çıkmayan İRAN'ın burada sahne alıp KÜRESEL TİCARETİ tehdit etmesi mümkün değildi!
Buradan sağlayacağı tek kuruşluk çıkarı yoktu. Fakat tüm dünya medyası olayları böyle veriyordu!
Mediterranean Shipping Company, CMA GGM ve Hapag-Lloyd da KIZILDENİZ'de olmayacaklarını açıklıyordu. Yetmezmiş gibi ABD'nin Ortadoğu'daki askeri operasyonlarını yöneten Merkez Komutanlığı "Saldırılar Yemen'deki Husiler tarafından gerçekleştirilmesine karşın, bunları mümkün kılan tamamen İran'ın desteği..." açıklaması yapıyordu.
Eğer öyle ise İRAN'ın şimdiye kadar vurulması gerekiyordu!
Ancak gerçek bu değildi.
İRAN danışıklı dövüş içindeki KÖTÜ'ydü. Tahran'ın böyle bir işe kalkışmasının akılla izah edilecek hiçbir yanı yoktu! Sadece ABD ile AB'yi değil ticaretini engellediği için Çin'i de kapsayan bir hamlenin içinde olması rasyonel zemine oturmuyordu. Bu işlere uzaktan bakıldığında bile ABD'nin en fazla çıkar sağlayan GÜÇ olduğu görülmekteydi. Kendisinden uzaklarda önemli krizler çıkıyordu, çıkarılıyordu... Roketleri HUSİLER mi başkaları mı atıyor bilmiyoruz! Ancak Çin ve İNGİLTERE'nin bölgedeki adımlarına bir cevap verildiği ortadaydı.
Dönelim o nota... Chatham House 2016'da "Yemen'in arkasında İran yok" diyordu. Yani "İNGİLTERE DE YOK!" diye bunu okumalıydık.. O zaman geriye tek bir güç kalıyordu...
ABD HAMAS konusunda olduğu gibi AVRUPA'yı yanına alıp KIZILDENİZ'e inmek istiyordu. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, 40'tan fazla ülkenin bakanlarıyla sanal bir toplantı düzenledi. "Gelin düzeni huzuru sağlayalım" dedi.
Operation Prosperity Guardian'ın kurulduğunu ilan etti. Çin buna destek vermedi. Yine de acil olarak olayların durdurulması gerektiğini belirtti. Yani tüm dünya YEMEN'deki HUSİLER'e karşıydı ancak hala sonuç alınamamıştı!
Buna da inanmamızı istiyorlardı.
Şaka gibi değil mi!
NOT: Trump'ın terör örgütü listesine koyduğu Husiler, Biden tarafından çıkartıldı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.