7 EKİM'DEKİ HAMAS saldırısından sonra bölgede tansiyon fırladı. Tel Aviv böylesine büyük bir operasyon karşısında donup kaldı.
Sonra ölüm yağdırdı. Bu da beklenmeyen bir şey değildi.
Olan biteni kendi penceremden günlerdir yazıyorum. Yaşananlar sonuçları itibariyle GAZZE'ye sığamayacak kadar büyük ve derindi. Tarafları da ittifakları da paylaştım.
Gelin bugün MİT-MOSSAD açıklamaları üzerinden gidelim.
Ortada cevap bekleyen çok soru vardı! Ne demek isteniyordu? MİT neden keskin cevapla duruşunu belli ediyordu? CIA neredeydi?
MI6 olaya uzak mıydı? Avrupalı istihbarat örgütleri gelişmelere nasıl dahil olacaktı? Ve Çin bu denklemin oyuncusu muydu?
İsrail istihbaratı aldığı emir doğrultusunda HAMAS'ın önemli isimlerinin TÜRKİYEKATAR- LÜBNAN'da hedef alınacağını ilan etti. Aslında GİZLİ KARAR Başbakan Netanyahu tarafından sızdırılıyordu. Böylece Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkelerle doğrudan "ÇATIŞMA" halinde olduğunu ilan etmiş oluyorlardı. MİT de bunu doğru okuyor ve "Gelmeyin! Canınız yanar. Siz bizi iyi tanırsınız..." anlamına gelen net mesajını paylaşıyordu. İsrail'i açık açık uyarıyordu.
Peki bundan sonra ne olacaktı?
7 Ekim saldırısı ve sonrasında yaşanan tüm olaylara ABD'nin, İSRAİL'i ÇİN'den ve İngiltere'den kopartma operasyonu olarak baktım. Tel Aviv yönetimi ısrarla Pekin'le yakın duruyor ve birlikte özellikle teknolojik alanda ortaklık yapıyordu.
Uyarılara rağmen buna da son vermiyordu. Netanyahu daha çok Londra'ya yakın duran bir isimdi. Bu nedenle CIA, "NETANYAHU İSTİFA" diye yüzbinlerce insanı protestolara yolluyor sokakları karıştırıyordu!
7 Ekim'den önce!
HAMAS sadece kendi halinde bir organizasyon değildi. Müslüman Kardeşler, İngiltere ayağı, Türkiye'nin desteği, Katar'ın güç aktarımı, İran'ın omuz vermesi, Çin'in elini uzatması gibi pek çok bileşeni bağrında barındırıyordu.
Yani bölgede tek başına kalmış, sıkışmış bir OLUŞUM değildi. Hem İSRAİL'LE hem İSRAİL'deki ABD'yle savaşıyordu. Meselenin kabaca tanımı buydu. İsrail haftalardır GAZZE'yi bombalıyordu. Binlerce insan öldürdü. Ve denklem şimdi geldi İSTİHBARAT SAVAŞLARINA dayandı.
HAMAS'ın önemli isimleri HAMAS'a destek veren ülkelerde tasfiye edilecekti.
HEDEFTİ. Kim diyor bunu?
MOSSAD. MİT ne diyor peki?
"Gelmeyin fatura ağır olur..." Peki İsrail gibi arkasında ABD olan bir DEVLET neden ÜÇ ÜLKE İSMİNİ VEREREK OPERASYONU açık ediyordu.
Akla uygun değildi bu. İstihbarat işini yapar sonra detaylar öğrenilirdi. Burada yöntem farklıydı! Peki neden? Ne anlatılmak isteniyordu?
Açalım...
7 Ekim saldırısından birkaç gün sonra YAZDIKLARIMI DOĞRULAYAN BİR GELİŞME YAŞANIYORDU!
Nerede? Pekin'de... İsrail'in Pekin Büyükelçiliği'nde görevli bir diplomat CUMA günü alış veriş için dışarıya çıkıyor ve saldırıya uğruyordu! Bilgilere göre son birkaç haftadır bir köşe başında SEYYAR SATICILIK YAPAN ÇİNLİ OLMAYAN YABANCI BİRİ tarafından bıçaklanıyordu. Saldırgan 53 yaşında ve atletik yapılı biriydi.
Olayın KÜRESEL ÇAPTA GAZZE dışına taştığı yer PEKİN'di. Mücadele oraya zemin bulmuştu yani...
İsrail'in HAMAS'ı Türkiye- Lübnan-Katar'da hedef alacağını ilan etmesi pek inandırıcı değildi. Yapabilirdi! Karşılık da görürdü. Burada sorun yok.
Bence asıl hamle İngiltere ya da Çin'de olacaktı.
ABD için önemli olan İsrail'in Türkiye ile arasının açılması değil, Çin ile kopmasıydı! Ya da İngiltere ile araya kocaman bir mesafenin konulmasıydı...
Buradaki istihbarat eylemlerinde HAMAS'lı hedef bulmak zorunda da değillerdi. Bulurlarsa zaten HEDEF yapacaklardı.
Ancak hatırlayın 3 yıl önce detaylarını yazdığım çok önemli bir suikast vardı! Nerede?
Evet İSRAİL'de... Çin'in İsrail Büyükelçisi Du Wei, Tel Aviv'in HERZİLYA banliyösündeki lüks evinde ÖLÜ bulunuyordu.
Doğal olarak cinayet "kalp krizi" klişesiyle açıklanıyordu!
Olayın üzeri açılamayacağı için kapatılıyordu. Son tahlilde ÇİN'in BÜYÜKELÇİSİNİ öldürüyorlardı!
İsrail istihbaratı için ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük üslerinden birinin bulunduğu KATAR'da HAMAS'ın yöneticilerine suikast yapmak imkansız değildi sanki... Aynı şeyler cevabını alacak olsa da Türkiye için de geçerliydi.
Oysa mesele kime nerede, nasıl suikast düzenleneceği değildi! Amaç HAMAS'ın, Müslüman Kardeşler'in arkasındaki SİYASİ- EKONOMİK desteği kesmekti.
Bir hareket, bir akım olarak yaşamalarına izin vermemekti.
İsrail'le birlikte KÖRFEZ ÜLKELERİNİN de istemediği, ürktüğü MÜSLÜMAN KARDEŞLER'i kazımaktı.
Karşı taraf yani ABD-ABİSRAİL olaya böyle bakıyordu.
Bu nedenle çocukların ölümlerini bile kınamıyorlardı!
SİYASİ İSLAM'ın adresi olarak gösterdikleri, terörle ilişkilendirdikleri bu oluşumun nefes borusuna saldıracaklardı.
Eğer yapabilirlerse isteyecekleri deneyecekleri buydu!
Burada öne çıkan HAMAS liderleri ya da destek veren Türkiye-Lübnan-Katar olamazdı!
Muhtemel hedef Çin, olmazsa İngiltere'ydi. HAMAS'a karşı böyle bir eylem akıllarından geçiyorsa stratejik olarak bu iki ülkeye basınç uygulayacaklardı.
Ortadoğu'da oyunu Londra kurardı. Oyunun bitmesi için kurup başlatanın razı olması şarttı! Bakalım bu olacak mı!
Marvan İsa, Halid Meşal, Mahmud Zahar, Yahya Sinvar, İsmail Haniye, Muhammed Deyif gibi isimleri hedef alsalar ne olacaktı ki. Ne yaparlarsa yapsınlar HAREKET GÜÇLENİRDİ. Bilirlerdi...
Bence aklı veren rotayı çizenler hedef olacaktı.
Yazının başında İSRAİLLİ DİPLOMATIN bıçaklı saldırıya uğradığını yazdım. Dünya basını böyle yazdı çünkü. Bir de işin arka planı vardı! Aslında orada bıçaklanan İSRAİL DEVLETİ ADINA PEKİN'E GİDEN ÇOK ÖNEMLİ BİR İŞADAMIYDI... O BİLİNDİĞİ İÇİN HEDEF OLUYORDU. Arkada duran ancak çok önemli görevi olanlar hedef olacaktı. Bence her iki tarafta da... Bunların pek çoğunu gazetelerde kısa haber olarak okurduk!
7 Ekim'den sonra ÇİN ne HAMAS'ı suçlayabilmiş ne de İSRAİL'e destek verebilmişti.
İLK RAUNT böylece alınmış, Tel Aviv ile PEKİN uzaklaşmıştı!
Şimdi aradaki kalan bağların da kopması gerekiyordu.
Operasyon olacaksa güçleri yetecekse buraya olacaktı!
Buraya yükleneceklerdi!