MİT-MOSSAD SAVAŞI...
Konu önceki gün alevlendi. Biz ise bunu geçtiğimiz hafta manşete taşımıştık. Konu derin ve sarsıcıydı. Eller tetikteydi. Gerginlik artacaktı. İstihbarat savaşları başlayacaktı...
Açığa çıkan kavgayı manşetten duyururken bizden bir adım önde olan Wall Street Journal'di. ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), İsrail'in savaştan sonra Türkiye, Lübnan ve Katar'da yaşayan HAMAS liderlerini öldürmeyi planladığını yazdı. Bu yeni bir hamle yeni bir frekans yeni bir savaş alanı demekti! Haberin çok dikkatlice okunması gerekiyordu. Metinde kimliklerinin paylaşılmasını istemeyen İsrailli yetkililer, ajanlarının Türkiye, Lübnan ve Katar'da yaşayan HAMAS liderlerini öldürmek için plan hazırlamaya başladığını belirtiliyordu.
Yetkililer, emrin doğrudan Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından verildiğinin de altını çiziyorlardı! Zaten HAMAS ve Müslüman Kardeşler bu adamların hedefindeydi. Her yerde DÜŞMAN ve TEHLİKE olarak görüyorlardı. Şimdi olay Türkiye'ye kadar uzanma ihtimali barındırıyordu.
Netanyahu, Tel Aviv'de 22 Kasım'da yaptığı açıklamada, MOSSAD'a tespit ettikleri yerde HAMAS liderlerine karşı harekete geçme emri verdiğini duyurdu.
Jerusalem Post da Netanyahu'nun bu sözleriyle HAMAS liderlerinin Gazze dışında, hatta Katar'da bile hedef alınabileceğini yazdı. Ancak önemli bir sorun vardı! MOSSAD adına Wall Street Journal'e konuşan İSTİHBARATÇI "GİZLİ KALMASI GEREKEN KARAR NETANYAHU TARAFINDAN İLAN EDİLİYORDU! Şoke OLMUŞTUK" diyordu! Yani Netanyahu DEVLETİN ALDIĞI kararı açık ederek HAMAS'a ve belki de arkada asıl güç asıl akıl olarak duran İNGİLTERE'ye yardım ediyordu. MOSSAD da bunun notunu düşüyordu! Haberde bir hatırlatma yapılıyordu. Bu da ilginçti. Sanki adresi doğrudan NETANYAHU'ydu!
Netanyahu'nun emriyle MOSSAD'ın 1997'de HAMAS'ın eski lideri Halid Meşal'e Ürdün'de suikast düzenlediği fakat saldırının başarısız olduğu hatırlatıldı. Meşal zehirlenmek istenmiş ancak kurtulmuştu. Gazete söz konusu yeni operasyon planlarını "Netanyahu için ikinci bir fırsat" diye niteliyordu. Fakat MOSSAD ve DERİN İSRAİL Netanyahu'ya bilgi vermeyecekti. ABD'liler O'na rağmen bunu yapmak isteyeceklerdi.
HAMAS denildiği zaman CIA'yı karşıya koymak durumundaydınız! Sanırım Netanyahu'nun dışında adımlar atılacağı için olsa gerek MİT de konuya dahil oluyordu.
MİT yaptığı açıklamada, "İsrail'i Filistin dışında yaşayan HAMAS üyelerini özellikle Türkiye'de hedef almaması konusunda uyardık! Alırlarsa ağır sonuçlar doğurur..." ifadelerine yer verdi. Yani resmen "buraya gelmeyin tepeleriz" denildi!
HAMAS-İSRAİL SAVAŞI'ndan devam edelim... Parayı ihmal etmeden...
ABD'de önemli bir rapor yayınlandı.
7 Ekim HAMAS saldırılarından önce İSRAİL BORSASINDA önemli hareketler saptandı. HAMAS'ın saldırısından haberdar olan yatırımcılar SATIŞA geçerek on milyonlarca DOLAR kazandılar. New York Üniversitesi'nden Robert Jackson Jr. tarafından yapılan 60 sayfalık çalışmada "HAMAS saldırısını öngören ve bundan kazanç sağlayan bilgili tüccarlar" notu düşüldü. Her detay verilmesine rağmen kazananların isimleri açık edilmedi! EN az 100 milyon dolar kazanç elde edilirken BORSADAKİ hareketin 2 EKİM'den sonra başladığı vurgulanmaktaydı. Gariptir aynı HAMLE aynı senaryo AVRUPA'daki borsalar için de geçerliydi. Orada da HAMAS'ın saldırısını bilenler ceplerini dolduruyordu. Peki o tarihlerde TÜRKİYE'de olan biten bir şey var mıydı? Ona da birinin çıkıp bakması gerekiyordu.
Kaldığımız yerden devam edelim...
MİT, Netanyahu'nun sözleri üzerine değil de İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin Bet'in Başkanı Ronen Bar'ın "HAMAS'ı Lübnan, Türkiye ve Katar'da avlayacağız" sözleri üzerine Tel Aviv'i uyarıyordu. Şin Bet Direktörü Ronen Bar, İsrail devlet televizyonu KAN'da yayımlanan bir kayıtta, "Katar, Türkiye ve Lübnan dahil olmak üzere dünyanın her yerinde HAMAS liderlerini, yıllar sürse bile öldürmeye kararlı olduklarını" belirtmişti.
Şin Bet konu hakkında yorum yapmayı reddederken Bar'ın bu açıklamaları ne zaman ve kime yaptığı bilinmiyor.
Bar ses kaydında, "HAMAS'ı ortadan kaldırma hedefi konuldu. Bu bizim Münih'imiz. Bunu her yerde yapacağız, Gazze'de, Batı Şeria'da, Lübnan'da, Türkiye'de, Katar'da. Birkaç yıl sürecek ama bunu yapmak için orada olacağız" ifadelerini kullandı. Bu açıklamadaki kritik kelime MÜNİH'ti!
Almanya'nın Münih kentinde 1972 yılında düzenlenen 20'inci olimpiyat oyunlarında, silahlı bir Filistinli grubun İsrailli sporcuları öldürmesi çok büyük sarsıntı meydana getirdi.
Almanya'da Nazi rejiminin sona ermesinin ardından düzenlenen ilk olimpiyat olması sebebiyle 1972 Münih Yaz Olimpiyatları heyecanla bekleniyordu. 1936'daki Berlin Olimpiyat Oyunları, Adolf Hitler'in propaganda aracına dönüşmüştü.
Irkçılık ve Yahudi karşıtlığının bariz şekilde öne çıktığı bir etkinlik haline gelmesi endişeleri beraberinde getirmişti. "Barışın kutlanacağı" bir organizasyon olarak 26 Ağustos'ta başladı. 5 Eylül'de ise kanlı bir katliam olarak tarihteki yerini aldı. Filistin Kurtuluş Örgütü'nden (FKÖ) ayrılan Kara Eylül adlı örgütün mensubu 8 silahlı kişi, 5 Eylül 1972'de sabaha karşı 4:30 civarında 20. Yaz Olimpiyat Oyunları'na ev sahipliği yapan Münih'teki olimpiyat köyüne girerek İsrail takımının kaldığı bölümü bastı.
Maskeli saldırganlar İsrailli halterci Josef Romano ve güreş koçu Moshe Weinberg'i silahla vurarak öldürdü.
İsrail'deki hapishanelerde tutulan 236 Filistinli mahkumun derhal serbest bırakılmasını talep etti. Grup 9 kişiyi rehin aldı.
Almanya İçişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher, KARA EYLÜL'cülerin İsrail ve Almanya'da tutulan Filistinli mahkumların serbest bırakılması talebinin yanı sıra rehinelerle birlikte Mısır'ın başkenti Kahire'ye güvenli şekilde kaçabilmeleri için iki helikopter ayarlamayı kabul etti.
Bakan, helikopterlerin kendilerini Riem Havaalanı'nda bekleyen yolcu uçağına taşıyacağını bildirdi. Helikopterler akşam 22:30 gibi Münih yakınlarındaki Fuerstenfeldbruck askeri hava üssüne indi. Burada Alman Havayolu Lufthansa mürettebatı kılığına giren 17 polis, militanları ve rehineleri yolcu uçağına doğru yönlendirmek üzere hazır bekliyordu.
Alman polisinin, keskin nişancılarının militanları öldürmesi ve bu sayede rehinelerin kurtarılması planlanıyordu.
Polisler arasında koordinasyon ve bilgi eksikliği, rehine kurtarmadaki eğitim yetersizliği nedeniyle planlar istenilen şekilde yürümedi. Silahlı çatışma gece yarısına kadar sürdü ve ardından dev bir patlama duyuldu. Rehinelerin olduğu helikopter, el bombası ile havaya uçuruldu. Rehinelerden kurtulan olmadı. Eylemi düzenleyenlerden 3'ü yakalandı. Sanırım bir ay sonra yani Ekim 1972'de Lufthansa Havayolları'na ait bir yolcu uçağı Filistinli korsanlar tarafından kaçırıldı.
Pazarlıklar sonucu MÜNİH'teki saldırıyı düzenleyen ve yakalanan 3 FİLİSTİNLİ genç LİBYA'ya yollandı.
Krallar gibi karşılandı. Bu olayın kitabı da yazıldı filmleri de çekildi. Çünkü orada İSTİHBARAT SAVAŞLARI TARİHİNE GEÇECEK BİR START
VERİLİYORDU. Yıllarca takip ve ölümler sürüyordu!
"MÜNİH" çıkışı SAVAŞIN ilanıydı.
Türkiye'de HAMAS'a operasyon yapmaya kalkarlarsa cevap gecikmezdi.
NET! Bölge tümüyle huzursuzluğa teslim olurdu. Bu da NET!
Sık sık "SURİYE etki alanına girecek ve yanı başımıza kadar gelecekler" diye not düşüyorum. Başkan Erdoğan da, KATAR'da "44. Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi"nde konuştu.
"İsrail'in işlediği bu suçlar yanına kar kalmamalıdır. Gazze'deki mezalimin Suriye'yi de içerecek bölgesel bir savaşa dönüşmesine fırsat vermememiz gerekiyor..." vurgusu yaptı.
Ancak İSRAİL ve destek aldığı odakların gözü bizim sınırımızın üzerinde.. Uzakta değil... İstihbarat SAVAŞLARI da bunun uzantısı...
TÜRKİYE ve KATAR.. Denklem aynı saflar aynı... Karşımızdakiler de aynı...
NOT: Suriye'den göçe zorlananlara da bu percereden bakalım.