HAFTAYI bitirirken gelin İSRAİL-HAMAS SAVAŞI'na, KÜRESEL bilek güreşinin geldiği son noktaya, Türkiye'yi bekleyen sürprizlere ve giderek netleşen saflara bakalım...
7 EKİM'den bu yana savaşın ABD ile İngiltere-Çin ittifakı arasında olduğunu yazıyorum.
NEDEN-SONUÇ ilişkilerine odaklanınca buna ulaşmak zor olmuyor. Hizbullah lideri dün konuştu ve bence manşeti verdi: BU ABD'nin savaşı İSRAİL MAŞA...
Ben de günlerdir bunu yazıyorum. Bunu anlatabilecek binlerce nokta yüzlerce örnek var. Yine de kafaları karıştırmadan gidelim... HAMAS bir NEDEN'di!
Ondan beklenen SONUÇ elde edildi. Böylece BÖLGENİN DİNAMİKLERİNİN değişmesi için start verildi...
İsrail, HAMAS saldırısına ölçüsüz ve şiddetle tepki verince olay iyice büyüdü. ABD tarihte örneği olmayan bir şekilde DONANMASINI hemen yanı başımıza yığdı. Antalya Körfezi'ne bakan bir yere demir atıldı.
Başkan Biden Tel AVİV'e gitti.
İSRAİL DEVLETİ kucak açtı.
Saygılarını sundu. Bağlılıklarını bildirdi. Biden gelirken Gazze'de el Ehli Hastanesi'nde patlama oldu. Yüzlerce insan hayatını kaybetti. Biden "Bu karşı tarafın işi" dedi. Çok kişi karşı taraftan kimi kastettiğini anlamadı bile... Ertesi gün AMMAN'da daha önceden alınmış bir karar gereği ABD Başkanı Biden'ın, Ürdün Kralı Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile dörtlü görüşme yapması planlanıyordu.
Hastane saldırısı bunun iptaline yol açıyordu. Bir güç, bu buluşmayı istemiyordu...
Biden, Tel Aviv'e geliyorken donanmasını AKDENİZ'e yollarken dünyanın vicdanlı bölümü bir el, bir ışık, bir adım bekliyordu. ABD'nin karşısına geçmesi, durması için, dengelemesi için bir ODAK arıyordu. Bir kısım gözlerini LONDRA'ya çevirirken büyük çoğunluk söylemese de ÇİN'den bir hamle bekliyordu. Çin gelecek, dengeyi kuracak, barışı tesis edecek, akan kanı durduracaktı.
Son tahlilde ABD'nin tek rakibi oydu. Veriler ortadaydı. Wang Yi bu nedenle binlerce kez telefon görüşmesi yaptı. Hakan Fidan dahil aramadığı DIŞİLERİ BAKANI kalmadı. ABD'ye de gitti. Ancak tüm açıklamalar temenniden öteye geçmedi.
"ORTA YOLU" bulmaya çalıştı hem Filistin'i hem İsrail'i kaybetti. "6 gemi yolladı" sızıntısı da masaldı. Gelen giden yoktu.
ABD uçak gemilerini, filolarını AKDENİZ'e yığarken ÇİN'i gören eden yoktu.
Bence şu an için KÜRESEL ÖLÇEKTE kaybeden kendisinden isteneni bir türlü veremeyen ÇİN'di. Yarın bu değişir mi? Mümkün. Bugün böyle... Çin'in öne çıkması, hamle yapması başka sonuçlar doğururdu. Yapmıyorlardı.
Yapamıyorlardı. Orta ve küçük ölçekli devletler de bunu görüyor ve ÇİN ile yol yürümenin ne kadar uzun süreli olacağını tartışıyordu. ABD'nin orantısız gücü yığması zaten HAMAS'a karşı atılan adım değildi ki!
Başta Londra olmak üzere Pekin ve yanındaki ittifaka "Gelin biz buradayız" meydan okumasıydı. Öyle ya da böyle ABD bunu yaptı. Çin'i gören olmadı. Çin'in zamanı ihtiyacı vardı. Bu belli. ERKEN bir vakitte Washington'un karşısına çıkmak istemiyorlardı. Stratejik olarak doğruydu bu. Fakat rakipleri mesafe alıyor Pekin'in TİCARETTE aldığı yolun üzerine SİLAHININ gölgesini düşürüyordu. Son tahlilde GÜÇ oyunu bozardı. Pek çok ülke ÇİN'in zayıf duruşundan dolayı PEKİN'den uzaklaşmayı tartışır hale geliyordu...
Geçtiğimiz hafta yazdığım gibi SAVAŞIN bir de teknolojik boyutu vardı. ÇİP!
Mikroçipler, modern küresel ekonominin artık vazgeçilmez can damarı. Küçük silikon parçalar, LED ampullerden çamaşır makinalarına, arabalardan akıllı telefonlara, yapay zeka teknolojisinden hipersonik füzelere, savaş uçaklarından gemilere kadar her yerdeydi. ÇİP'in olmadığı alan yoktu. Ve ÇİN bunu yapamıyordu. Yumuşak karnı burasıydı. Dünyadaki limanların yüzde 70 erişimi altında da olsa ÇİP'te zayıftı.
Bu da çok şeydi! Hatırlayın Trump gelince düğmeye basıyor TİCARET SAVAŞI başlatıyordu. HUAWEİ ile iş yapmayı yasaklıyordu. Altında yatan gerçek ABD'li şirketlerin ÇİN'e yaptıkları yatırımlarla ÇİP TEKNOLOJİSİNİ kaptırmalarının önüne geçmekti.
Çin'de MİCRON gibi ABD devinin faaliyetlerini kısarak cevap veriyordu. Soruşturma açıyordu. Micron da sonra işlerini Japonya'ya ve Hindistan'a taşıyacağını açıklıyordu. Yani ÇİN, ÇİP konusunda ABD'ye bağımlıydı. Trump ve Biden'ın aldığı YASAK kanunlaşınca ÇİP üretiminin yüzde 92'sini yapan TAYVAN hemen "TAMAM" diyordu. Japonya ve Güney Kore de rüzgara katılıyordu. ABD, ÇİP'le 4'lü ittifak kuruyordu...
Kime karşı? Elbette Çin'e karşı.
İsrail bu konuda Çin için bir nefes borusuydu. ABD'nin INTEL gibi APPLE gibi NVIDIA gibi AMAZON gibi devleri İSRAİL'deydi. Netanyahu da pek ABD'ye yakın değildi. Şov kısmında Washington'a sarılsa da Londra ile arası mükemmeldi.
Dolayısıyla Pekin ile de...
Bakın! 2021'de Çin yönetimi petrole harcadığından daha fazlasını ÇİP'e harcıyordu. Verdiği para 430 milyar dolar'dı. KONU BUYDU. Çin stratejik alet-makineuçak- gemi-yapay zeka-füze gibi konularda ihtiyaç duyduğu ÇİP'leri yapamıyordu, bulamıyordu. ABD hem kendi gücüyle hem kurduğu ittifakla bunu başarmıştı. Zamana ihtiyaç duymasını nedeni buydu.
Bunu yaptığı an ABD ile makas kapanacaktı. Bill Gates "Çin öyle ya da böyle bunu başaracak" diyordu. "Cip Savaşı: Dünyanın En Kritik Teknolojisi İçin Mücadele" adlı kitabı kaleme alan Chris Miller, "Zaten bu iş kolay olsaydı, Çinli firmalar bunu çoktan yapardı..." diyerek Pekin'in yaşadığı sıkıntıyı dile getiriyordu.
Tüm bunlar yaşanırken masum insanlar bebekler çocuklar kadınlar can vermeye devam ediyordu. Dönen bakan yoktu. Durdurabilen de... Uzaktan AKDENİZ'e GAZZE'ye fokuslandığınızda göreceğiniz tablo netti! GLOBAL GATEWAY neyse ABDAVRUPA BİRLİĞİ ittifakı neyse, BATI birliği neyse herkes yan yana omuz omuzaydı. NATO sanki AKDENİZ'deydi. Bir eliyle bizi durdururken diğer eliyle de İSRAİL'i büyütecek gibiydi. Birkaç yıl önce yazdığım "ORTADOĞU NATO'su" ya da benzeri bir yapı mı geliyordu. İSRAİL'in başrolde olacağı bir formatla bölgenin kucaklanması mı hedefleniyordu?
Şimdilik bilmiyoruz. Yine İSRAİL üzerinden GAZZE üzerinden NATO'nun ÇİN'e açtığı savaşı görmek zor değildi! Çin'in zamana ihtiyacı vardı, ABD'nin ise yoktu!
İSRAİL MAŞA'ydı tamam!
Peki neyin karşılığı bu role soyunuyordu? Sanırım buna biraz kafa yormak gerekiyordu...
Arkasında hem ABD hem NATO vardı. İngiltere ile Çin dışarıdaydı... Hiç yaşanmamış bir türbülansa yolculuk başladı.
Bakalım neler olacak...