ERGÜN DİLER

U dönüşü

G20 Delhi ile başlayan SÜRPRİZLER iyice vitesi artırmış görünmekte. Biliyorum Türkiye'ye bunlar bir ihtimal çok sonra yansıyacak.
İnanın çok önemli adımlar atılmakta, ittifaklar değişmekte rotalar sapmakta. Eğer aşağıdaki satırlarda okuyacaklarınız gerçekleşirse, Türkiye'nin etkilenmeme ihtimali yok! Bu net ve kesin!
İşin içinde kimler yok ki! Para sihirbazı George Soros'tan Klaus Schwab'a BlackRock CEO'su Larry Fink'ten Kral Charles'a kadar herkes aynı kadronun içinde...
Dikkatlice açarak ilerleyelim...
İngiltere Kraliçesi 2'nci Elizabeth'in hayatını kaybetmesinin ardından, kraliyet ailesinin ilk varisi olan Prens Charles, tahta geçti. Annesi 6 Şubat 1952'de taç giydiğinde 4 yaşında olan Galler Prensi, dile kolay 70 yıl sonra Kral oldu. KRAL CHARLES'ın bir lakabı da 'ekokral'dı.
İşte buradan ilerleyelim...
Dünyanın hızla yol aldığı yörüngeye ilişkin katılımı, DAVOS'ta gördük. O zaman PRENS olan Charles mikrofonların önünde dünya medyasını gözlerinin içine bakarak önemli noktalara değiniyordu.
Prens Charles, küresel ısınmayı ve iklim değişikliğini insanlık için şimdiye kadarki en büyük tehdit olarak görüyor ve iş dünyasını, liderleri sürdürülebilir bir ekonomik gelecek sağlamak için acilen harekete geçmeye çağırıyordu! Birkaç yıl önce hem de... Prens Charles KÜRESEL EKONOMİYİ KARBON'dan arındırmak istiyordu. Davos'a elektrikli araçla gelerek yönünü belli ediyordu ve Uyarıyordu: Küresel ısınma, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitliliğin yıkıcı kaybı, insanlığın karşılaştığı en büyük tehditlerdir.
Ve büyük ölçüde eylemlerimizin bir sonucudur..." Prens Charles'ın KÜRESEL TAVRI belliydi. Bu nedenle KRAL olunca en yakınındaki isimler karakter suikastı yapıyor, DOLMAKALEM krizi yaşatıyordu! Kameraların önünde.
Herkes "BECERİKSİZ BULSUN GÜLSÜN" diye...
Devam...
Prens CHARLES, annesinin ölümünden sonra tahta geçti, KRAL oldu. Ve ilk ziyaret için de FRANSA'yı seçti. Charles KRAL olarak PARİS'e gidecekti. Ancak bir el devreye giriyordu. Sık sık yazdığım EKOLER savaşı diye de tercüme edebilirsiniz... Kral Charles Macron'la sarılmak poz vermek istiyordu. Ancak yeni emeklilik yasası nedeniyle Fransa karma karışıktı. Sokaklarda huzurlu bir gün yoktu. Macron da "Daha sonra gelin. Sevgilerimle" diye not yollamak zorunda kalıyordu.
Peki KRAL ne yapacaktı! Aynı çizgiden kopmuyordu. Bu kez AVRUPA'yı yine öne alıyor direksiyonu BERLİN'e kırıyordu.
BREXIT sonrası yani 2016'dan sonra yeni ve başka bir sayfa açmanın hazırlığı yapılıyordu.
İngiliz hükümdar Berlin'deki Brandenburg Kapısı'nda askeri törenle karşılandı. Burada Federal Almanya kurulduktan sonra ilk kez bir yabancı devlet temsilcisi için askeri tören yapılıyordu. Almanya Cumhurbaşkanlığı konutu Bellevue Sarayı'na geçen Kral Charles, burada Cumhurbaşkanlığı Özel Defteri'ni imzaladı.
İngiltere Kralı, Bellevue Sarayı'nda "Enerji dönüşümü ve sürdürebilirlik" konulu etkinliğe ve Cumhurbaşkanı Steinmeier'in kendisinin onuruna vereceği akşam yemeğine katılıyordu.
Charles ve eşi Camilla'yı Berlin'de karşılayan Frank-Walter Steinmeier, hükümdarın taç giyme töreninden önce ilk devlet ziyareti için Fransa ve Almanya'yı seçmesinin önemli bir "Avrupa jesti" olduğunu söylüyordu. Steinmeier, Kraliçe'nin cenazesinde CHARLES'i ALMANYA'ya davet ediyordu.
Ancak İNGİLİZ DERİN DEVLETİ bu kararı verirdi. Onlar da belli ki ONAYLAMIŞTI...
İNGİLTERE'nin AVRUPA'dan kopması BREXIT ile gerçekleşmişti. O döneme iyi bakın!
Kimin ayrılmayı kimin AB'de kalmayı istediğin görüsünüz. AB YANLISI isimler içinde en çok öne çıkan Eski BAŞBAKAN TONY BLAİR'di. Çok önemli ilişkilerin odağındaki bir isimdi. Bence İNGİLİZ TARİHİNDEKİ en değişik simalardandı.
Blair "Ayağa kalkıp İngilzeler'in BREXIT konusundaki fikirlerini değiştireceğim" diyordu.
Brexit kampanyasının önde gelen isimlerinden Boris Johnson da, Blair'in geçmişte İngiltere'nin Euro'ya üye olmasını savunduğunu ve Irak Savaşı konusunda BM'yi yanılttığını belirterek, "İngiliz halkına, Blair bir kez daha küçümseyici kampanyasıyla televizyona çıktığında ayağa kalkıp, televizyonu kapatmaları çağrısı yapıyorum" dedi. Nigel Farage, Blair'i "dünün adamı" olarak nitelendiriyordu.
Blair her fırsatta "AB'DEN ÇIKMANIN ACI FATURASI ÖNÜMÜZE GELECEK" diye fikirlerini ısrarla savunuyordu.
Sık sık yazdığım İKİ EKOL nasıl ABD'de varsa İNGİLTERE'de vardı. Tıpkı buradaki gibi ve mücadele ediyorlardı. KIYASIYA HEM DE...
Tony Blair, KÜRESEL İLİŞKİLERİN ORTASINDA DANS EDEN BİR SİYASİ FİGÜRDÜ... Mesela ısrarla ABD ile AVRUPA arasındaki ittifakın desteklenmesi gerektiğini söylüyordu. Ukrayna savaşından çıkarılması gereken dersleri sıralıyordu. "Dünya, İkinci Dünya Savaşı ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla kıyaslanabilecek bir dönüm aşamasında..." diyerek gelinen noktayı anlatıyordu.
Katıldığı bir programda "...dünya en azından iki kutuplu olacak.
Bu yüzyılın en büyük jeopolitik değişikliği Rusya'dan değil, Çin'den gelecek. Bir süper güç olarak Çin'in konumu doğal ve anlaşılabilir. O, Sovyetler Birliği değil. Ancak Batı, Çin'in askeri üstünlüğüne izin vermemeli. Savunma harcamalarını artırmalı ve askeri üstünlüğümüzü korumalıyız. ABD ve müttefikleri tüm bölgelerde herhangi bir çatışma olasılığına veya türüne karşı yeterli (askeri) bir üstünlüğe sahip olmalıdır..." Tony Blair'i birkaç satıra sığdırmak kolay değildi. Özel bir isimdi. BM ZİRVESİ için de New York'taydı. Yine önemli kavşaklarda önemli buluşmalar gerçekleştiriyordu. Blair'in yeni görevi, Kral Charles'ın başlattığı AVRUPA'ya DÖNÜŞÜ TAMAMLAMAKTI... Yanına Keir Starmer'ı da alarak 'Brexit'i tersine çevirmeye yönelik gizli planları' hayata geçirmek için çabalıyordu. Macron da bu ikili ile yürüyordu. Zaten her fırsatta görüşmeler gerçekleşiyordu.
Almanya dünden razıydı.
KÜRESEL EKOL'ün temsilcileri YENİ FORMAT İÇİN buluşuyor, DAVOS RUHUNU canlandırıyorlardı...
Londra'nın Kral Charles ile AVRUPA'ya dönüşü, TONY BLAİR'in zaferi olacaktı. Blair'in ABD'ye nasıl baktığı ise yukarıdaki satırlarda vardı. Durum böyle olunca ABD'nin liderliğindeki BATI, karşıya ÇİN'i koyuyordu.
Aynı BATI TEMİZ ve YEŞİL ENERJİ ile HİNDİSTAN zaten yanlarına almıştı.
İlginçtir İngiltere'de de HİNT KÖKENLİ RİSHİ SUNAK BAŞBAKANDI... TAŞLAR çok hızlı bir şekilde oturuyordu.
İKİ EKOL hem kendi içinde hem dışında çatışıyordu. Yol alan ise ŞİMDİLİK KÜRESEL EKOL'e yakın duranlar, dünyaya oradan bakanlardı. Daha dün hem başkan Erdoğan hem Devlet bey, AB'ye AVRUPA'ya sert çıkışlara imza atıyordu. Eğer İNGİLTERE de AB'ye yönelirse, BREXIT ortadan kalkarsa bu değişimin dışında kimse kalamazdı. Herkes bir şekilde etkilenirdi. İÇ siyaset resmen yeniden yazılırdı. Başkan Erdoğan yeni bir formatla devam etmek zorunda kalırdı...
Kartların da taşların da hızla değiştiği bir evredeydik. BİR AKIL DÜNYAYI HIZLA
DEĞİŞTİRİYORDU. NET!
Bunu görmek ve buna göre yol almak şarttı. Eski sözlerin anlam taşımadığı bir kulvara giriliyordu. Çok sürpriz olacak çok... İzleyelim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.