ERGÜN DİLER

Süper Lig

ÇOK sık buraya taşıdım.
Not düştüm. Küresel mücadeledeki ritmi ve tavrı en iyi anlatan liderlerden biri Fransız Devlet Başkanı Macron'du.
Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesini de fırsat bilip AVRUPA'nın kendileri etrafında toplanması gerektiğini dile getirdi. "ÜÇÜNCÜ SÜPER GÜÇ BİZ OLMALIYIZ" çıkışı yaptı. Uzun zamandır yazdığım gibi KÜRESEL MÜCADELE ya da SAVAŞ AB'nin ne olup olmayacağı ile ilgiliydi... Bu Çin'i de Rusya'yı da Türkiye'yi de kapsamaktaydı. Tabii ki İNGİLTERE'yi de... ABD ise kurguyu hazırlayan taraftı.
Türkiye özellikle 15 Temmuz Kalkışması'ndan sonra AB ile yollarını ayırdı. Artık rotasını tamamen değiştirmiş bir ANKARA vardı. AB ile ilişkiler sürecek olsa da stratejik konularda yan yana gelinmeyecek, karşı kamplarda yer alınacaktı. İşte bu noktada Macron açık sözlüydü! Fransız lider Emmanuel Macron Türkiye'nin Avrupa Birliği Üyeliği'ne karşı olduğunu yineleyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi projesinin Avrupa değerlerine uymadığını söyledi. Le Parisen gazetesinin sorularını yanıtlayan Macron, "Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakıyor musunuz?" şeklindeki bir soru üzerine "Hayır, Erdoğan'ın izlediği siyaset ve uygarlık projesi Avrupa değerleriyle uymuyor.
Türkiye, siyasal İslam'ı genişletme projesi yürütüyor.
AB üyesi Kıbrıs'ı tanımıyor.
Doğu Akdeniz'de saldırgan bir politika izliyor. Ben Türkiye'nin Avrupa ile ilişkisi olmasını arzu ederim. Çünkü bizim değerlerimize bağlanırsa, bizden daha fazla uzaklaşamaz..." cevabını verdi.
Fransa'nın dünya üzerinde ve AB yüzeyinde etkili olduğu birkaç özellik vardı. Burada öne çıkan avantajları AFRİKA ile olan bağlarıydı. 1950'li ve 60'lı yıllardaki bağımsızlık hareketlerinden sonra geri adım atmış gibi görünen Paris eski kolonilerinin iç işlerine düzenli olarak müdahale etmeye devam etti. Yıllarca "Francafrique" olarak bilinen bir politika altında ticari ve siyasi bağlar üzerindeki hakimiyetini korudu. Seçtiği aileler ile yürüdü. Bu da kendilerine küresel ölçekte avantaj sağladı.
Göreve geldikten sonra "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" çıkışıyla ABD'ye meydan okuyan Macron her fırsatta bunu tekrarladı.
DOLAR üzerine konuşmadığı hafta yok gibiydi. "Karşı karşıya olduğumuz en büyük risk, bizim olmayan ve Avrupa'nın stratejik özerkliğini inşa etmesini engelleyen krizlere yakalanmak..." sözleriyle sorunu tanımlıyordu. Sık sık "dolara olan bağımlılık azaltılmalı" çıkışına imza atıyordu. ABD'yi her hedef aldığında ise garip bir tesadüf olsa gerek kendi içlerinde büyük sarsıcı sorunlar yaşıyorlardı.
Paris'ten Nice'e kadar sarsıntı geçirmeyen şehir kalmıyordu.
Bir de son dönemde başka bir adım atılır oldu! Fransa'nın arka bahçesi kabul edilen AFRİKA ülkelerinde ciddi travmalar yaşanıyordu. Darbelerle Fransız karşıtı isimler ekoller öne çıkıyordu.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçen yıl küresel kamu borcunun 92 trilyon dolarla rekor seviyeye ulaştığını bildirdi.
Guterres yaklaşık 3,3 milyar insanın eğitim ve sağlıktan çok borç faiz ödemelerine harcama yapan ülkelerde yaşadığına işaret etti. BM Genel sekreteri, Afrika ülkelerinin ortalama olarak borçlanmaya ABD'den 4 kat, zengin Avrupa ülkelerinden 8 kat daha fazla ödeme yaptığını belirterek, Uluslararası Para Fonu'na göre 36 ülkenin borç sıkıntısı içinde veya yüksek risk altında olduğunu, 16 ülkenin de sürdürülemez faiz oranları ödediğini aktardı.
Toplam 52 ülkenin ciddi bir borç sorunu yaşadığını kaydetti ve ekledi: Bu, yaratıldığı dönemin sömürgeci güç dinamiklerini yansıtan, modası geçmiş küresel finansal sistemimize yerleşik eşitsizliğin bir sonucudur...
İsim verilmese de konu AFRİKA olunca oklar SÖMÜRGE anlayışını canlı tutan Fransa'yı gösteriyordu.
Afrika Fransa'yı ayakta tutan güçtü! Mesela Almanya ve pek çok AB ülkesi Rusya'nın gazabına uğrayıp enerjide büyük sıkıntı yaşarken onlar AFRİKA'dan çözümü buluyordu. Fransa, elektrik üretiminin yüzde 80'ini nükleer enerjiden sağlamaktadır.
Peki URANYUM nereden geliyordu? Evet! Nijer, Mali, Gabon ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi "Fransız Afrikası" ülkelerden... Diğer taraftan 70 yıllık para birimi CFA ile de ekonomik olarak kıtanın büyük bölümünü kendine bağlamıştı. Rezervler bile Paris'te bulunmaktaydı.
Sözde ÖZGÜR olan AFRİKA parasına bile sahip çıkamıyordu, çıkamazdı.
DOLAR'ı diline dolayan Macron ilginçtir AFRİKA FRANGI'nın etkili olduğu ülkelerde sorunlar yaşıyordu.
Siyasi tepkilere DARBELER de ekleniyordu. Ve her olayda FRANSIZ FRANGI'na büyük öfke duyuluyordu.
Afrika bize anlatıldığı gibi bir KITA değildi. Filmlerde gösterilen TEHLİKELER kurguydu. Başkası gelmesin, görmesin almasın diye...
Bu nedenle KÜRESEL MÜCADELENİN önemli bir ayağı herkes PASİFİK'e bakarken, AFRİKA'da olacaktı. Herkes borçluydu!
EN çok borç ABD'nindi.
Çin de Japonya da İngiltere de borçluydu. Bu paralar normal şartlarda ödenemezdi.
Küçükleri kontrol ederek alınacak bir şey de kalmamıştı.
Artık savaş BÜYÜKLERİN kendi arasındaydı. SÜPER LİG AFRİKA'daydı. Başlayan bilek güreşi yakında sert mücadeleye dönüşecekti.
Türkiye de burada olacaktı.
Türkiye burada İSLAM'ın bayrağını taşıyan ülke olarak vardı. Fransa bundan rahatsızdı.
Çünkü buna karşı koymaları zordu. Bu nedenle AFRİKA'yı söyleyemeyeceği için "Türkiye AB değerlerine uzak..." tanımı getiriyordu. Ruslar'ın enerjide diz çöktürdüğü AVRUPA, AFRİKA'da da kaybederse çöküş başlamış olacaktı. Durum AB için bu kadar kritikti.
AFRİKA'yı kontrol edecek olanlar YENİ DÖNEMDE GÜCÜ de ellerine geçirmiş olacaktı. Türkiye bu konuda uzun zamandır atakta ve çok doğru işler yapmaktaydı.
Türkiye'nin oradaki pozisyonu AB karşıtı olacaktı. Türkiye'yi içlerine almayan AB, Ruslar'ın karşısında nasıl çaresiz kaldıysa aynı senaryo yakında AFRİKA'da yaşanacaktı... Asıl sancı o zaman başlayacaktı.
AVRUPA BİRLİĞİ zayıflayıp kontrol edilir hale geldiği zaman KÜRESEL DENGEYİ kurmak zor olmayacaktı.
Türkiye kazanan tarafta olacaktı... Belki sıkıntıların yaşandığı dönemlerde bunu görmek kolay olmuyor ancak ufukta bu vardı...
Afrika, Rusya'nın başlattığı operasyonun ikinci ayağı gibi durmakta. Nereden bakarsanız bakın hedef yine AVRUPA...
Fransa liderliğinde ÜÇÜNCÜ SÜPER GÜÇ OLMAK
İSTEYEN AVRUPA, bakalım kendi bütünlüğünü koruyabilecek mi? Kendi ayak izleri küçülürken Türkiye'ni izleri Paris'ten rahatlıkla görülüyordu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.