ERGÜN DİLER

Soruyo'rus'!

FRANSA'NIN hüküm sürdüğü Afrika topraklarında peş peşe darbeler yaşanıyor, Rusya Bayrakları ve Wagner cirit atıyor. Ukrayna'da Moskova'ya karşı savaştığı söylenen BATI BLOKU neden burada Putin'e "DUR" demiyor?
SORU BU!
Zaten bu sorunun cevabını verdiğinizde koca bir denklemi çözmüş oluyordunuz...
Açalım biraz...
Fransa'nın Batı Afrika ülkelerinde artan bir tepki ile karşı karşıya olduğu ortada. Kıta kaynaklarını aldığı, Afrika ülkelerini ekonomik yönden sömürmeye devam ettiği, etnik ve dinî çatışmaları terör örgütleri üzerinden finanse ettiği gibi anti-Fransız söylemler yükselişe geçerken Mali, Gine ve Burkina Faso'da art arda yaşanan askeri darbeler, Fransa'nın Batı Afrika ülkeleriyle ikili ilişkilerini iyiden iyiye zora soktu. Fransız askeri operasyonlarda hezimet yaşarken, imaj kaybına uğrayıp boşluğu Rusya ve Wagner üzerinden hızla doldurulduğu görülmekteydi. Peki neler oluyordu?
Afrika ülkeleri siyasi arenada bağımsızlıklarını sürdürseler de ekonomik ve askeri açıdan durum pek öyle değildi. Fransa sömürgesinden çıkan Afrika ülkeleri de aynı çerçeveye oturuyordu.
Fransa askeri üsleri, askeri eğitim programları ve askeri yardım adı altında eski sömürgelerindeki rejimleri kontrolü altında tutmayı büyük oranda sürdürdü. Paris bunu yaparken AFRİKA içinden bir akım da Çin gibi Rusya gibi Türkiye gibi güçlere yeşil ışık yakıyordu. Derin Fransa da bu tür eğilimlerin önünü kesmek için darbeler, suikastlar ve şantajlar dahil tüm yollara başvurmaktan geri durmuyordu.
Paris, kurulan askeri üsler üzerinden varlığını hissettirirken bir yandan da terörle mücadele ve demokrasi inşası gibi söylemler kullanıyordu. Sistemin kontrolünü böylece meşru hale getiriyordu.
Medya da ellerindeydi. Hareket alanı genişti. Tüm bunlara rağmen FRANSIZ SÖMÜRGELERİNDE etnik savaş, iç çatışma ve yoksulluk bitmiyor aksine artıyordu. MALİ gibi Fransa'ya en bağlı ülke bile sonunda patlıyordu. Sık sık yazdığım gibi buradaki patlamada bizim için, Ortadoğu için KIRILMA tarihi olan 2013'e denk geliyordu. Fransa, MALİ'de ve bölgedeki İSLAMCI TERÖR'den rahatsızdı! Zaten yardım talebini de oluşturduğu için müdahaleye engel yoktu. Öyle de oldu.
Hem Fransız hem AB askerleri MALİ'ye indi. SERVAL HAREKATI başladı. Neredeyse bir yıl sürdü. Ancak operasyon başlayınca bugün karışık olan SAHEL BÖLGESİ'nin hedef alındığı ortaya çıktı. Operasyon bir yıl sonra BARKHANE ismiyle devam etti. Yakın zaman önce de son Fransız birlikleri MALİ'den çekildi. Bu hamle ile iddia edilen İSLAMCI TERÖR(!) bitmedi aksine Paris yönetimi için tehditler arttı. Sonrasında zaten darbeler peş peşe geldi. SAHEL'de işler Paris'in istediği gibi gitmiyordu.
Burkino Faso ve Mali'den sonra URANYUM zengini Nijer de Fransa'ya başkaldırıyor isyan ediyordu. Darbe ile Paris'e karşı duran yönetimler iş başına geliyordu. Hemen sonrasında ise garip bir şekilde Rus bayrakları ile Wagner üniforması görülüyordu...
Macron darbeleri "çok tehlikeli" olarak yorumlasa da tansiyon cunta tarafından yönetilen Burkina Faso ve Mali'den gelen açıklamalarla TAVAN yapıyordu.
Ortak bir açıklama yayımlayan Burkina Faso ve Mali yönetimleri, "Nijer'e herhangi bir askeri müdahalede bulunulması durumunda bunu kendimize yönelik bir 'savaş ilanı' sayacağız" uyarısını yaptı. Batı Afrika ülkelerinin oluşturduğu ECOWAS, pazar günü bir açıklama yayımlayarak Nijer'deki cunta yönetimine bir hafta süre vermiş ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum görevine iade edilmezse askeri müdahalede bulunulacağı tehdidini savurmuştu. Yani FRANSA...
Blok Paris'in talimatıyla Nijer'e ve cunta liderlerine karşı ekonomik yaptırım uygulama kararı almış ve üye ülkelerle Nijer arasındaki tüm ticari ilişkileri dondurmuştu.
Benin, Fildişi Sahili, Gambiya, Gana, Gine Bissau, Liberya, Mali, Nijer, Nijerya, Senegal, Sierra Leone, Togo ve Yeşil Burun Adaları, ECOWAS'a üye olan ülkelerdi. Darbelerle üye sayısı giderek azalmaktaydı!
Afrika'nın son dönem yakın tarihine bakıldığında FRANSA etkisi kaçınılmaz olarak ortadaydı. Macron ve yönetimi, SÖMÜRGELER aracılığıyla milyarlarca EURO'luk gelir elde ediyordu. Hammaddeye erişim rekabet açısında da oldukça önemliydi. Fransa AFRİKA'yı kullandığı için KÜRESEL ÖLÇEKTE söz sahibi olabiliyordu.
ARKA BAHÇESİ orasıydı. İşte buna itiraz eden bir güç vardı.
Fransa TERÖR için AFRİKA'ya inerken eli silahlı bombalı militanlar PARİS'i kana buluyordu. Bitmeyen eylemler ile sarsılan ülke iç savaşın eşiğine geliyordu. Fransa öyle ya da böyle AVRUPA BİRLİĞİ'nin SÖMÜRGE konusundaki en yetenekli ülkesiydi. Bir güç Fransa ile birlikte AB'yi hedefe koyuyordu.
Koskoca BATI ittifakı Ukrayna'da Zelensky'ye destek olurken AFRİKA'da Wagner'e yeniliyordu!
Direnç de göstermiyorlardı. Çin ile kendi başına ya da AB'yi peşine takarak ayrı bir yol inşa etmek isteyen PARİS YÖNETİMİ her defasında saldırı altında kalıyordu.
Ve her saldırı Paris'in kalbinde gerçekleşiyordu. Fransa-Almanya Milli Futbol takımları Paris'te karşılaşırken Fransa tarihinin en kanlı saldırısı gerçekleştiriliyordu.
Bir güç AB'ye itiraz ediyordu.
AB de bunu savuşturamıyordu.
Aylardır yazdığım gibi Rusya'nın UKRAYNA'ya girmesi Kiev'den çok Berlin ve Paris'in sorunuydu!
Hedef AVRUPA BİRLİĞİ'ydi çünkü...
Batı AFRİKA ve SAHEL Kuşağı da Fransa demekti! Ve saldırı altındaydı! Bu kez biçim değiştiriliyor DARBELERLE CUNTALARLA geliniyordu. Wagner de aynı tabela altında farklı güçlerin taşeronu olarak ortaya çıkıyordu. Bütün bunları RUSYA'nın yapma ihtimali yoktu. Ancak BİR GÜÇ Rus Bayrağı ve Wagner'in BATI İLE SAVAŞTIĞI için olsa gerek sahne almasına izin veriyordu. DESTEK veren Moskova değil sanırım Washington ile Londra'ydı! AUKUS ile PASİFİK'te açık denizlerde Fransa'yı dışarı iten de ABD ile İNGİLTERE'ydi. Avustralya zorunlu olarak anlaşmayı bozuyor, ABD'nin yanına geçiyordu. Macron da bunun üzerine AB ile birlikte ÇİN kartıyla yeni bir yol aramaya çabalıyordu.
Attığı her adımda AFRİKA'dan bir şey kaybediyordu!
Ukrayna'da RUSYA'yı sahaya süren akıl, Afrika'da da aynı metotla yürüyordu. İleriki zamanlarda Rusya'nın Afrika'da Türkiye ile ortak adım atma isteği sürpriz olmayacaktı. Doğalgaz geçiş vanasının Türkiye'ye verilmek istenmesi de buydu! AFRİKA'nın da masada olduğu paylaşım savaşı tüm hızıyla sürüyordu. ABD, Çin'e karşı bir hat inşa ediyor İngiltere de bir yönüyle buna destek veriyor ve operasyonların içinde yer alıyordu.
Rusya gizli ittifakla ABD'nin çizgisinde ilerliyordu. Nijer'de darbe olurken bile ABD'nin kurduğu DRONE ÜSSÜ'den tek bir araç havalanmıyordu!
ABD, Çin'in EN BÜYÜK olmasının yolunun AB ile bütünleşmesinden geçtiğini biliyor ve PARİS-BERLİN-BRÜKSEL hattını bu nedenle hedefe koyuyordu. Aynı şekilde daha önce de İNGİLTERE'ye bunu yapmıştı.
Kraliçe'nin sarayında silahlı muhafız ile burun buruna gelmesi gibi...
Washington yönettiği ve kontrol ettiği BATI BLOKUYLA Çin'in karşısında yer almak istiyor. Bu denklemde gücün kendisinde kalacağını düşünüyor. AB'yi kontrol edemeyen ÇİN'in de KÜRESEL GÜÇ olamayacağını hesap ediyor.
AFRİKA'ya Paris'ten değil Pekin'den, Washington'dan ve Londra'dan bakmak gerekiyordu.
Sonra da MOSKOVA'dan...
Gidişat Türkiye'nin AFRİKA'da önünün tahmin edilenden çok daha fazla açılacağını gösteriyordu. Son durum bu... Darbe de savaş da cunta da bu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.