BAŞKAN Trump görevdeyken akıllarda kalan iki hamleye imza atmıştı.
Bunlar olan biteni anlamamız açısından önemliydi. Windsor Şatosu'na giden ABD Başkanı, 100 yaşına merdiven dayayan KRALİÇE'yi dakikalarca ayakta bekletmişti. Seremonide de garip hareketlerle Buckingham'ı adeta küçük düşürmüştü. Trump bir de OBAMA'nın başlattığı YEŞİL ENERJİ YEŞİL DÖNÜŞÜM'e karşı çıkmış ve ABD'yi Paris Agreement'tan çekmişti. Belki bir de Covid-19 için ısrarla "ÇİN VİRÜSÜ" tanımı yapması hafızalarda yer buluyordu.
Biden'a küfür eden Trump, Macron için de "Çin'in ....nı yalıyor" tanımını yapıyordu.
Kuzey Akım sabotajında da 'Rusya işin içinde yok' yaklaşımında bulunuyordu.
Yaşanılan kavgaların bir nedeni ÇİN ise diğer görünmeyen nedeni de İngiltere'ydi. Açalım biraz...
Genel kanı ABD ile İngiltere'nin devamlı ortak olduğu dostluk çizgisinden kopmadığı her işe birlikte kalkıştıkları yönündedir. Bunun gerçekle ilgisi yoktu. Türkiye'de çok özel kısımlar hala açıklanmadığı için 1971 darbesinde ABD ile İngiltere'nin nasıl rol aldığını kendi aralarında nasıl çatıştığını pek bilmeyiz. 1956 Süveyş Krizi'nde de ABD ile İngiltere resmen karşı karşıya geliyordu. Londra'nın NÜKLEERLE vurulması bile tartışılıyordu. Yani görünenle gerçekte olan farklıydı. Süveyş'te ABD ile Sovyetler'in bugün olduğu gibi GİZLİ KOALİSYON yürüttüğünü de görüyorduk. Çok kişi anlamasa da durum böyleydi.
GERÇEK gazete sayfalarında TV ekranlarında olmazdı!
Devam...
ABD hem İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI hem de Süveyş Krizi'nden sonra patronluğunu ilan etti. 1990'dan sonra Sovyetler tasfiye edilince de SÜPER GÜÇ olarak yoluna devam etti. İşte bu evrede çok bilinmese de temelleri AFYON SAVAŞLARI'na kadar giden perde açıldı. İngiltere, ABD ve AB'nin hamlelerine karşı Çin'deki derin faaliyetlerini, eski ittifaklarını canlandırdı. Peki bunu ilk olarak çıplak gözle nasıl gördük?
Çin lideri, Kazakistan'da İPEK YOLU'nu yani BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİNİ ilan ederken, tahterevallinin bir tarafında Pekin diğer tarafında Londra bulunmaktaydı. Yapılan ilk tren seferi zaten bunu açıkça ortaya koyuyordu. 2015'te Cinping, İngiltere'ye gidiyor bu durum imzalarla açıklanıyordu. O tarihlerden bu yana bakıldığında İngiltere'de hiç olmadığı kadar terör eylemleri olduğu görülecekti. Bir güç buna itiraz ediyordu yani... Hamleler peş peşe gelirken derin aklı temsil eden kuruluşlar sahne alıyor ve aktörleri, SÜPER-KÜRESELBÖLGESEL- YEREL olarak 4 ana eksene ayırıyordu...
ABD burada SÜPER gücü temsil ederken İNGİLTERE KÜRESEL tabelayla öne çıkıyordu. Çin ise BÖLGESEL OYUNCUYDU. Ancak Çin'in yakaladığı İVME Buckingham'ı solluyordu...
Çin'in yanı sıra Fransa, Rusya, Japonya, Almanya, Avustralya, Kanada ve Hindistan da BÖLGESEL GÜÇ kampında kendilerini buluyordu. İŞTE bu ülkelerin kendi arasındaki GÜÇ dağılımı YENİ DENGEYİ oluşturacaktı. Mücadele buydu.
Ve AKLIN merkezi olan İngiltere nasıl adım atacaktı?
Aslında bakılması gereken nokta burasıydı. Her ülke bir başka güç'ten gelen, genellikle TERÖR odaklı uyarılar alırken, ÇİN'de yaprak kımıldamıyordu. Çin sanki korunuyor oyun dışında tutuluyordu. Kesin olan ÇİN'in oyun bittiğinde tahterevalli'nin bir ucunda olacağı gerçeğiydi.
Peki arkasında kim olacaktı?
Karşısında duran ABD mi? Yoksa görünmeyen akıl İngiltere mi?
Londra, İPEK YOLU treninin topraklarına gelmesini sağlayıp açıkça meydan okumasını yapıyordu. Zaten bu tarihlerde Türkiye de Ortadoğu da karışıyordu. Sonrasında TERÖR İNGİLTERE'yi mesken tutuyordu.
Buckingham, ABD ile çatışmadan yol almak istiyor ve Hindistan'la 2030 vizyonunu ilan ediyordu.
Bu hamleye cevap ABD'den geliyordu. Öncesinde OBAMA sonrasında Trump Hindistan'a gidiyor MODİ de Washington'a Biden'a koşuyordu. ABD BUCKINGHAM'ın ÇİN ve HİNDİSTAN üzerinden oyun kurmasına engel oluyordu. Olmak istiyordu. Londra bunu doğru okuyunca ÇİN'i perde önünde karşısına koyuyor soluğu AUKUS'ta alıyordu. Derin İngiltere ABD'ye rağmen değil, onunla yürüyerek KÜRESEL GÜÇ katında olabileceğini hesap ediyordu.
ABD'yi ABD'ye rağmen değil, yanındayken alt etmeyi planlıyordu.
Dayandığı iki önemli nokta kesinlikle ÇİN ve HİNDİSTAN'dı.
Özellikle Pentagon bunu gördüğü için acil olarak HİNDİSTAN kartı masaya geldi. İngiltere'nin AB'den ayrılmasının ana nedenlerinden biri de buydu.
BREXIT bu amaçla gerçekleşiyor, aynı anda Türkiye AB'ye sırtını dönüyor ve DOĞU ile yeni bir sayfa açılıyordu. İngiltere AB'ye veda ederken Ankara da 15 TEMMUZ ile yol değiştiriyordu.
Yine bu dönemlerde İngiltere Türkiye yakınlığı artıyor, Katar üzerinden de ORTA DOĞU'da ağırlığını hissettiriyordu. ABD baskısı dinmeyince de HUAWEİ ile yapılan 5G anlaşmalarına kadar iptaller geliyor, KABİNEDEKİ ÇİN'E ÇALIŞAN İNGİLİZ BAKANLAR CIA tarafından deşifre ediliyordu. Gizli ilişkiler saçılınca da İngiltere hem sarsılıyor hem her ay BAŞBAKAN değiştirir duruma düşüyordu. Tam da bu evrede koltuğuna oturmadan istifa etmek zorunda kalan Başbakan Liz Truss, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'i Pekin ile ilişkileri geliştirme girişimlerini kınıyordu! Rakip istemiyorlardı!
Gördüğüm İngiltere'nin ABD'ye rağmen kurduğu oyunu, ABD ile yol yürüyerek yerine getirmek istediğidir. Son dönemde Ankara-Washington ilişkilerindeki sertleşmenin nedeni de Londra'dır.
Buckingham ile Beştepe arasına kurulan HATTA şeffaf tepki veremeyen ABD itiraz ediyordu. Son dönemde özellikle seçimlerin tamamlanmasından sonra Ankara da Londra gibi Washington'u doğrudan karşısına almaktan kaçınıyordu. Bu arada AVRASYA ve KARADENİZ dikkatlerin toplandığı odak noktası oluyordu. Dünyayı sarabilecek bir kıvılcımın çıkacağı yer olma ihtimali kuvvetli olan HİNDİSTAN-ÇİN sınırı da kaşınıyordu.
Bu, süper güç ABD ile küresel güç iddiasından vazgeçmek istemeyen İngiltere'nin mücadelesiydi. Çin ile dengeyi kuran ve yaşatan büyük patron olacaktı. Kurgu müthişti. Tehlikeyi göre ABD'nin Hindistan kartını açması ve oraya yoğunlaşması boşuna değildi. Savaşın büyüğü, BATI'nın kendi arasında yaptığıydı. Gelişmelere buradan bakmakta fayda vardı...
NOT:Macron her fırsatta ABD'ye yüklendi. DOLAR'a da NATO'ya savaş açtı.
Çin ile bütünleşmekten vazgeçmeyeceklerini ilan etti.
O bunları yaparken, garip bir şekilde güçlü oldukları SAHEL KUŞAĞI karıştı. Senegal, Çad, Burkina Faso, Nijerya, Mali, Moritanya'da Fransız büyükelçilikleri basıldı. Fransa her yerde güç kaybı yaşadı... Wagner de Putin'e RUSYA DIŞINDAN yapılan darbeydi! Mücadele böyle ilerliyordu... SIK SIK "İKİ EKOL" diye tanımladığım GÜÇ, yukarıdaki 4 sınıfta yer alan ÜLKELERİN merkezlerinde bulunmaktaydı... Washington'da da Londra'da da vardı. Bu da savaşın nasıl can yakıcı olduğunu gösteriyordu.