Black güreşi
ASLINDA haftaya Murat Ülker Bey'in yazdığı yazıya dair birkaç satırla dahil olmayı sonra da Cüneyt Zapsu Bey'in BATIDOĞU arasındaki ilişkiyi harika bir şekilde incelediği videosuna dokunarak ilerlemek istiyordum. Yani iki önemli ismin fikirleri analizleri arasına dalmayı düşünüyordum. Ancak önüme düşen bir satırdan dolayı vazgeçtim. Rotayı değiştirdim. Derinlere gitmeyi tercih ettim.
NATO ZİRVESİ önemini korurken REUTERS önemli bir haberle gündem oldu. ABD ve İsveç'te yolsuzlukla mücadele yetkilileri harekete geçiyordu.
Bir Amerikan şirketinin İsveç'teki iştirakinin ürettiği bir alkolmetrenin Türkiye'de pazar hakimiyeti sağlamasına yönelik çabalar anlatılıyor ve el altından dönen paralardan söz ediliyordu. İddia böyleydi.
Haliyle ciddi tepki gördü. Yani şirket işini görmesi için çok ciddi komisyon teklif ediyordu.
Bu denklemin içine Bilal Erdoğan'ı da alıyordu.
İsveçli şirket Dignita Systems AB, geçen yılın sonlarında projeden aniden vazgeçti.
Dignita'nın ABD'li sahibi Reuters'a yaptığı açıklamada, Türkiye'de "potansiyel olarak endişe verici uygulamalar" olduğunu öğrendiğini ve ilgili birkaç kişinin işine son verdiğini söyledi ve projenin durdurulduğunu doğruladı. Türkiye doğrudan karalanıyordu yani... Dignita Systems AB, alkollü sürücüye direksiyon hakimiyeti vermiyordu. Motor otomatik olarak kendini kapatıyordu.
Bunun için de yasal çerçeve oluşturmak istiyor ve lobi faaliyetlerine girişiyordu.
Bilal Erdoğan, avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada, Dignita Systems AB ile işbirliği yaptığı iddialarının "tamamen asılsız" ve bir "yalanlar ağı" olduğunu söyledi.
Nisan ayında şikayeti alan ABD Adalet Bakanlığı ve İsveçli savcılar, önce bir özel ajanı sonra da bir polis müfettişini, yolsuzlukla mücadele için görevlendiriyordu. Buraya kadar tamam. Bir iddia gündeme geliyor, ABD ve İSVEÇ harekete geçiriliyor taş Türkiye'ye atılıyor Bilal Erdoğan üzerinden Başkan Erdoğan hedef alınıyordu.
Reuters de bunu haber yapıyor servis ediyordu. Dignita, trafik güvenliği cihazlarını satmak amacıyla Türkiye piyasasına 2017 yılında girdi. Türk şirket kayıtlarına göre o yıl Dignita CEO'su Eriksson, Smart Start tarafından kurulan Türk şirketinin başına geçti. Şirket, kurduğu paravan oluşumlar üzerinden 500 bin araç için 54 milyon dolar, iki milyon araç için ise 384 milyon dolar danışmanlık ücreti ödeyecekti.
Savcılar ve şirket yöneticileri bunu onaylamasa da haber böyle devam ediyordu...
Tam bu noktada bakılması gereken nokta ABD'ydi.
Çünkü şirket yani Dignita Systems AB, Texas merkezli 1A Smart Start şirketine aitti.
O da dünyanın en büyük varlık yöneticilerinden biri olan Apollo Global Management'e...
Olaya da tam bu noktadan bakılması gerekiyordu.
Apollo Global Management, Inc. bir Amerikan özel sermaye şirketiydi. 1990 yılında Leon Black, Josh Harris ve Marc Rowan tarafından New York'ta kuruldu. Yatırım yönetimi sağladığı gibi özel sermaye ve gerçek varlıklarla ilgili ilişkilerinde de hep fark meydana getirmekteydi.
Apollo'nun genel merkezi New York City'de 9 West 57th Street adresindeki Solow Building'dedir. Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya'da ofisleri bulunmaktadır. Şirketin yönettiği fonların yatırım yaptığı en önemli şirketler arasında ADT Inc., Barnes & Noble, CareerBuilder, Cox Media Group, Intrado, Legendary Entertainment, Rackspace, Redbox, Shutterfly, Sirius Satellite Radio, Qdoba, Smart &
Final, Phoenix Üniversitesi ve Yahoo Inc. bulunmaktaydı.
Çok büyüklerdi yani...
Başlangıçta Apollo Advisors olarak anılan Apollo, Drexel Burnham Lambert'in 1990 yılında çöküşünden sonra, Josh Harris ve Marc Rowan ile birlikte Drexel'in birleşme ve satın alma departmanının eski başkanı Leon Black tarafından kuruldu. Zaten şirketin kilit ismi de LEON BLACK'ti. Rio Tinto'dan Goldman Sachs'a kadar herkesle her şirketle ilişkileri vardı.
Şirket büyüyor hızlı adımlarla ilerliyordu. Çok kişi bu hıza anlam veremese de arka planda büyük bir güç sahne alıyordu. Josh Harris ve Marc Rowan kurucu olsalar da asıl performans garip bir şekilde çok da bilinmeyen bir yöntemle Leon Black'ten geliyordu. Black'in ortaklarının dışında önemli bir kozu vardı!
Black 1990'ların başından beri büyük ilişkilerin büyük oyuncusu olan Jeffrey Epstein ile de arkadaştı. Yakın dosttu.
Yani kralların kraliçelerin büyük patronların dostu olan Epstein, Black ile çok yakındı. Bu nedenle şirketin içine EPSTEIN için özel bir yol açıyordu. Epstein geldikçe şirket de büyüyordu. Daha fazla kazanıyordu. İKİLİYE yakın isimlere göre Epstein'ın verdiği tasfiyeler, Black'e 1-2 milyar dolarlık kazançlar olarak dönüyordu. Büyük gizem içinde ölen Jeffrey Epstein'ın ağ'ı içinde yer aldığı için Leon Black'in de küçük yaşta kızlarla tacizden başı derde girdi.
Pek çok isim gibi o da araştırıldı. GANİEVA isimli bir kadının twitter'dan ifşalarıyla iyice köşeye sıkıştı. SEKS İŞÇİSİ olarak kullanıldığını, zorla gizlilik anlaşmasına imza attırıldığını ve Epstein'a verildiğini ilan etti. Çok kişi araştırılırken bunlara bakıldı.
İşin rengi değişti. Çalışmalar derinleşince Apollo Global Management, Inc.'in 2012'den 2017'ye kadar mali tavsiyeler için seks avcısı Jeffrey Epstein'e 158 milyon dolar komisyon ödediği ortaya çıktı. Bu bulunabilen kısımdı! Yani bunlar kazandıran herkese ödüyorlardı. Epstein da bunların başında geliyordu.
Yani kazanacakları yerden uzaklaşmazlar sonuna kadar giderlerdi. Konu Türkiye olunca, perde gerisinden bunlar devreye giriyor ve OLMAYAN VE OLMADIĞINI KABUL ETTİKLERİ bir mesele hakkında fırtına kopartıyorlardı.
Epstein, ABD DERİN DEVLETİNİN merkezindeki büyük oyuncuydu. Yine ABD tarafından tasfiye edildi. Türkiye'nin İSVEÇ üzerinden hedefe konulmasına bakınca durumun alkolmetre meselesinin çok dışında olduğu ortaya çıkıyordu sanki...
Yazının başında Murat Ülker Bey'in satırlarına "komplo" üzerinden müdahil olmak istemiştim. Ancak kısmet olmadı! Sadece kısacık bir bölümünü yazabildiğim bu olaya yöneldim. Uzaktan üflenen bir alkolmetrenin nasıl etkili olabileceğini gördüm. Ya siz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.