ERGÜN DİLER

Yeni yol

BAŞKAN Erdoğan'ın İsveç'e NATO üyeliği için kapıyı aralaması, BATILI liderlerden gelen tebrikler, AB üyeliğinin gündeme taşınması, muhalefetin tutumu ve derinlerden yükselen sesler...
Neler oluyordu? Sanırım peş peşe atılan adımlar kafaları karıştırıyordu. Gelin birlikte bakalım...
28 Mayıs'taki seçimlerden zaferle çıkan AK PARTİ oldu.
İKİ TURU da kazanarak muhalefeti net olarak yenilgiye uğrattı. Daha sonra oluşturulan KABİNEYİ yazdım. İsimler ve kapladıkları alanlara göre analizler yaptım. Mehmet Şimşek, Gaye Erkan, Hakan Fidan ve İbrahim Kalın gibi isimler üzerinden gelişmeleri okuyunca yeni dönemde ABD ile restleşmenin yerini anlayışın ve ortaklığın alacağı güçlü işaretler şeklinde kendini göstermekteydi. Hulusi Akar ve Süleyman Soylu'nun da dışarıda kalması bu yansımanın bir diğer ayağını oluşturmaktaydı.
Takip edenler bilir. Ben Türkiye'nin kapladığı alanı, izlediği rotayı, gideceği durağı önemserim. Çünkü bütün gelişmeler bu şıkların altında yeşerir. Türkiye 28 Mayıs seçimlerinden sonra ABD ile yeni bir yol arkadaşlığı başlatmış bulunmakta.
Hatta şimdilerde herkesin diline doladığı KÖRFEZ ile yakınlaşma ve yatırım çekme hamleleri de büyük adımın gölgelerinden başka bir şey değildi. ABD ile yol alma inisiyatifinin getirisi olacaktı.
Açarak devam edelim...
Yıllar önce Abdullah Gül Bey CUMHURBAŞKANI olarak Çin'e ziyarette bulundu.
UYGUR TÜRKLERİ üzerinden mesaj verdi. Hatta Türkiye ile Çin arasındaki kardeşliği dostluğu ilan etti. O andan itibaren UYGURLARIN yaşadığı yerler karıştı. Çok sayıda UYGUR hayatını kaybetti.
O dönem uzakta da olsa başrolde olan önemli biri isim vardı. RABİA KADİR...
Kadir, ABD ile çalışıyordu oradan destek alıyordu. CIA hemen ensesindeydi. SIR da değildi bu... Olan biten Kadir üzerinden yayılıyor ve dünyaya duyuruluyordu.
Mücadelenin bir tarafında ÇİN diğer tarafında ise Rabia Kadir bulunmaktaydı. Hala ABD'de yaşamaktaydı.
Haziran'ın sonuna doğru sürpriz bir gelişme yaşandı.
Burada pek çok kişi ıskaladı.
Rabia Kadir, MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye mektup yazdı. Dünya Uygur Milli Hareketi Lideri Rabia Kadir mektubunda Bahçeli'ye "Uğradığımız iftiralara karşı milli hareketimize güç kattınız" ifadelerini kullandı. Bahçeli'den de yanıt gecikmedi. Cevabında "Milliyetçi Hareket Partisi'nin, dünyanın muhtelif coğrafyalarında hayat ve varlık mücadelesi veren Türkler, soydaş ve akraba topluluklarla hem tarih, hem kültür, hem de gönül bağı vardır ve bu tartışmasızdır. Geçmişte "Esir Türkler" davasının telaffuz ve temsili hususunda gösterilen samimiyet ve dirayet maşeri vicdanda ziyadesiyle mahfuzdur..." cümlelerine yer verdi... Devamında ise "Doğu Türkistan'da baskı ve dayatmalara maruz kalan, inanç ve insan hakları ihlallerine mahkûm bırakılan kardeşlerimizi hiçbir zaman unutmadık, unutulmuşluğa terk etmedik. Çünkü onlar biz, biz de onlarız. Aramızda sınırlar ve mesafeler olsa da kalbimiz bir, kanımız bir, kaderimiz birdir. Nitekim Doğu Türkistan Müslüman Türk milletinin mağdur ve mazlum gök bayrağıdır..." satırları ile tabloyu net olarak ortaya koymaktaydı. Bahçeli doğrudan ÇİN karşıtı bir tavır sergiliyor, Rabia Kadir üzerinden ABD'ye bakışının yumuşattığını gösteriyordu.
Konuyu takip edenler bilir!
UYGUR KARTI
Çin için en hassas konulardandı...
Mektup olayından bir süre önce de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 13 Haziran'da Çin lideri Şi Cinping'in özel davetiyle Pekin'e gitti. Abbas burada Çin'in Uygur Türklerine uyguladığı politikaya ilişkin "Bazılarının gündeme getirdiği Uygur meselesi bir insan hakları meselesi değildir. Bu, Çin'in terörizm, aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadelesidir.
Filistin hükümeti, Çin'in bu mücadelesini her zaman destekliyor. Filistin her zaman Çin'e inandı" yorumunda bulunduğu iddia edildi. Daha sonra yalanlansa da özellikle Devlet Bey'in tepkisi sert oldu.
MHP lideri Devlet Bahçeli bu çerçevede Rabia Kadir'e verdiği cevabı "Geldiğimiz bu aşamada, Sayın Rabia Kadir'in Türkiye'ye ziyaretinin önündeki engellerin kaldırılarak milletiyle özlem gidermesi en samimi dilek ve temennimdir. Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Rabia Kadir'i misafir etmeye hazırdır..." sözleriyle bitiriyordu.
Başkan Erdoğan bu rüzgarlar altında Litvanya'ya NATO ZİRVESİ'ne gitti...
Türkiye hem finansal yol haritasını hem siyasi yürüyüşünü bir ölçüde değiştiriyordu. Bu da herkes tarafından okunabiliyordu.
Ankara Washington arasındaki sorunlar çözülürken ve görmezden gelinirken AB ile bir yakınlık trafiği yaşansa da buradan sarsıcı bir sonuç çıkmayacaktı. Erdoğan, Litvanya'ya gitmeden önce "Önce gelin Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde önünü açın ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç'in de önünü açalım" ifadelerini kullanması, AVRUPA'da şaşkınlığa yol açtı. Alman Başbakan Olaf Scholz, bu çıkışa cevap vermekte gecikmedi: İsveç NATO üyeliği için tüm koşulları yerine getiriyor.
Diğer konunun bununla ilgisi yok; bambaşka bir konu.
Bu nedenle de birbirleri ile bağlantılı bir mesele olarak anlaşılmaması gerektiğini düşünüyorum...
Gerçekten de Türkiye'nin yakınlaştığı eksen ABD'ydi.
Son dönemde biriken sorunlar giderilirken, AB ile umulandan fazla bir yakınlaşma söz konusu değildi. AB'nin hedefleri ile Türkiye'nin kapladığı alan arasında ÇELİŞKİ vardı. Çin konusu bile bunların arasındaydı! Çin ile bütünleşmeyi yakınlığı savunanların başında Fransa Lideri Macron gelmekteydi.
Bunun sonucu olarak günlerce tüm FRANSA'nın nasıl karıştığını ve iç savaşın eşiğine geldiğini gördük.
Hatta Macron ALMANYA'ya geçip orada AVRUPA'NIN ENERJİ GÜVENLİĞİNİ ve ÇİN ile yakınlaşmasını görüşecekti. Olmadı. Erteledi.
17 yaşındaki Nahel'in polis tarafından öldürülmesi sonucunda başlayan olaylar, önü alınamayacak kadar büyüyordu. AB'nin iki lideri bir araya gelemiyordu. Bir güç buna izin vermiyordu.
Rusya'nın UKRAYNA'ya girmesiyle başlayan yeni rol dağılımı hızla sürüyordu.
Türkiye de yeni konumunu ilan etmeye hazırlanıyordu...
İşaretler böyleydi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.