CHP’nin ‘Kod’u
ANKARA çok kişinin bildiği gibi bir yer değildir. Bazı isimler vardır yeryüzündeki görünen kısımlarından çok daha fazlasını yerin altına taşımayı başarırlar. Bu DERİN'ler her partide vardır. Kimi bilinir, kimi bilinmez. Ancak ANKARA'dan dünyanın etkili başkentlerine uzanan HAT'lar bulunmaktadır.
Aynısı başka bir kulvar olsa da İSTANBUL'da da bulunmaktadır.
İstanbul'daki bazı YALILAR düne kadar Ankara'daki hükümetler kadar etkili ve güçlüydü.
BATI'daki DERİN İSİMLER buralarda ağırlanırdı. Ülkenin rotası bu ilişkiler sonucunda belirlenirdi. VE HALKIN PEK BİLMEDİĞİ KOD'larla işler yürürdü.
Başkan Erdoğan da bu KOD'ları büyük ölçüde etkisiz hale getiren isimdi!
Bu nedenle hem partisiyle hem arkadaşlarıyla hem bürokrasiyle hem sermaye ile mücadele etti. Kazandığı her seçim aslında BOĞAZ'ın her iki kıyısında pek bilinen bir KOD'un silinmesi anlamına gelmekteydi.
CHP'nin etkisizleşmesi devamlı kaybetmesi de bu KOD'ların giderek zayıflamasından başka bir işe yaramıyordu.
Kemal Bey bu nedenle kendi çevresinin saldırısı altındaydı. Anlayamadığı buydu! Kendisine yakın duranlar aslında bu "KOD YAZANLARA" yakındı! Ve şimdi hepsi üzerine çullanıyordu. Daha açık ve net bir ifadeyle CUMHURİYET'in ilk yüzyılına damga vuranlar ile ERDOĞAN eşitliği sağlamıştı. Erdoğan, millete rağmen KOD KAYNAKLARI üretenleri, girdiği her seçimde mağlup etmeyi bildi. Kemal Bey de 13 seçimde kaybederek bir rekora imza atmanın yanında BOĞAZ'ın her iki yakasını mutsuz etti. Atatürk'le beraber gelip sonradan kendi formatlarını hayata geçirenler, AK PARTİ ile durduruluyordu. Asıl mesele de buydu. Özüne gidip baktığınızda GEZİ eylemleri de 17-25 de 15 Temmuz da buydu. OSMANLI tarihinin içinden gelen kolların hesaplaşmasından başka bir şey değildi. Dün de bugün de muhtemelen yarın da DERİN İSİMLER DERİN KAPIŞMALARIN kapılarını aralayacaktı...
Geçtiğimiz gün de yazdığım gibi DEĞİŞİM öyle ya da böyle CHP içinde olacaktı. Çünkü "BÜYÜK KAYBEDEN"
CHP'ydi. Ve bilinmeyen, görülmeyen GÖLGE buna daha fazla tahammül edemezdi. Etmeyecekti de... Başkan Erdoğan'ın seçim sonuçlarından sonra yaptığı "Herkesi kucaklayacağız" çıkışı 85 milyonu kapsamakla birlikte CHP'nin de üzerinde olan bir frekansa atılan olumlu, yumuşak bir PAS'tı. Her şeye rağmen karşı taraf Başkan Erdoğan'ın ne kadar zorlayacağını kestiremiyordu.
Bundan emin değillerdi.
İŞTE BU SIKINTI CHP'nin içine KAOS olarak yansıyordu... Kılıçdaroğlu bu basınçla mücadelede zorlanmaktaydı... İşi hiç kolay değildi... KÜRESEL anlamda da eskisi gibi destek bulma ihtimali azalıyordu...
Kemal Bey de bu noktada kendi oyununu kurmaya özen gösteriyordu.
YEREL SEÇİMLERE KADAR DAYANIP İMAMOĞLU'nun alacağı sonucu görmek istiyordu.
Kaybederlerse yerini istediğine bırakacaktı!
Kendisi ile birlikte İmamoğlu'nu da götürecekti yani. Zaten İSTANBUL'un AK PARTİ tarafından geri alınmasının en temel sonucu MUHALEFETİN TAMAMEN SİLİNİP GİTMESİ olacaktı. Bu da çok ama çok güçlü bir şıktı!
Sanki Türk siyaseti hızla bu noktaya yürüyordu!
İmamoğlu da bunu ya kendisi gördü ya da göstermiş olacaklar ki YEREL SEÇİMLERDEN ÖNCE "DEĞİŞİM" istemekte... "Değişmek zorundayız. Değişime direndiğimiz her dakika toplumla aramızdaki mesafeyi açtığımızı unutmamalıyız" diyerek Kemal Bey'e puslu sisli bir mesaj daha yolladı.
"Bir değişim sürecine talip olduğum ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu ifade ettiğim doğrudur ama bu bir süreç tarifidir, kişisel bir makam tarifi değildir. Şu anda sunduğum yöntemde adaylık talebi yok, değişim talebi var. Ben bu değişim sürecine liderlik edebilirim" şeklinde konuştu. Yani çıkıp "BEN ADAYIM SENİ DE KURULTAYDA YENİP YOLLAYACAĞIM" demiyordu, diyemiyordu.
O da CHP'nin üzerindeki frekansa dokunup "DESTEK" talep ediyordu.
"DEĞİŞİM" derken Genel Merkez'deki güvenlik görevlilerini işaret etmediği bilinmekteydi! İstediği ancak dile getiremediği Kemal Bey'in koltuğu kendisine emanet etmesiydi. Ağrısız, sızısız, acısız..
İktidara gelmek için gerekli olan ekonomik şablonun da hazır olduğunu düşündüğü için küçük küçük manevralarla gidiyordu. Kılıçdaroğlu, İSTANBUL'a taşınıp KADİR TOPBAŞ'a karşı ADAY yapılırken arkasında olan güç, şimdi bir ölçüde İmamoğlu'nun arkasında.
Tablo bu. Daha tam olarak KARAR verilmiş değil.
İki ismin el ense çekip durmalarının nedeni bu.
Kemal Bey'e "GANDİ" diye destek atan BOĞAZ SAKİNLERİ şimdi İmamoğlu'nun yanında görünmekten çekinmiyorlar.
Asıl mücadele CUMHURİYET'in İKİNCİ YÜZYILINA ATILACAK FORMATTA, "KOD"da... Başkan Erdoğan bunu bildiği için ENERJİDE BAĞIMSIZLIK getiren her adımın arkasında...
CHP'ye ait frekansı yöneten AVRUPALI dokunuşlar bundan dolayı oldukça rahatsız...
Erdoğan, kendilerinin altında kaldığı enerji kartını cebine koyarsa İKİNCİ YÜZYIL'da bir KOD yazma şanslarının olmayacağını biliyorlar...
CHP içindeki mücadeleye de yaklaşan İSTANBUL seçimlerine de buradan bakmakta fayda var... SAHNEDEKİ İSİMLERDEN çok arkada DESTEK olanlara odaklanmak gerekir!
Dileyen dünyadan haberi olmayan ancak her gün rol çalan isimler üzerinden günü anlamaya çalışabilir tabi. Sorun değil... CHP'yi izlemeye devam edin.
Tansiyon aratacak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.