Değişim
SEÇİM bitse de tartışmalar bitmiyor. Muhalefet özellikle CHP karışık. Taşlar yerine oturmadı, oturacak gibi de değil. Günlerdir isimlerin dışına çıkarak oradaki mücadeleyi aktarmaya çabalıyorum. Çünkü CHP'nin KÜRESEL bir gölgesi vardı ve bunun değişmesini isteyenlerle, istemeyenler kavga halindeydi!
Baktığınızda her iki tarafın da DEĞİŞİMDEN ne anladığını anlamanız mümkün değildi! Net bir ifade duyamazdınız, okuyamazdınız!
Böyledir bu işler bizim buralarda...
Gelin biz perdeyi aralayalım...
Önce kısa bir genel bakış... Türkiye'nin geleceğini anlayabilmek için BÖLGENİN ve ENERJİNİN YOL HARİTASINI BİLMEK önemlidir...
Suudi Arabistan 4 Haziran'da günde bir milyon varil yani küresel arzın yaklaşık yüzde 1'ini keseceğini duyurdu. Yani futbolla gündeme gelmekte kararlı olan Riyad petrolde frene bastı. 75 dolar civarında olan brent ham petrol fiyatları, bu duyurudan sonra garip tepki verdi.
Fiyatlar yaklaşık 1 DOLAR aşağı indi! Uluslararası Enerji Ajansı'nın raporuna göre elektrikli araçlara ve diğer temiz teknolojilere geçiş, küresel petrol kullanımındaki büyümeyi neredeyse tamamen durma noktasına getirdi. Ajans, dünya petrol talebinin yaklaşık dörtte birini oluşturan benzin tüketiminin 2026'dan sonra düşeceğini tahmin ediyor.
Ki bu da SIR değil. Özellikle BLACKROCK yıllardır bunu hazırlıyor. DAVOS da katkı veriyor. Gelecekte parlayacak şirketler nasıl dün Standart Oil, Shell, BP Exxon-Mobil gibi devlerse şimdi yenileri gelecekti. Ya da bunlar dönüşecekti. Dünyanın tepesindeki sıkıntılardan biri de bu!
Dünya petrol trafiğinin sıçramasına neden olan ÇİN de artık eski katkıyı veremiyor ve tüketim orada da yükselemiyor. COVİD'den sonraki dönemde bu net olarak ortadaydı.
2028 sonuna kadar yarısı Çin'de olmak üzere dünya çapında 155 milyondan fazla elektrikli aracın satılacağı tahmin ediliyor. Bu araçlar, milyonlarca varil petrolün yeraltında kalacağı anlamına gelmekteydi...
Devam...
Küresel çapta asıl mücadele eden ABD ile AB'ydi. ABD ve gizli ortağı RUSYA'nın enerji sorunu yoktu. Bu nedenle bölgede Türkiye'nin güçlü olmasına itiraz etmezlerdi. Etmediler de.
Ancak İngiltere ve AVRUPA BİRLİĞİ bu konuda aynı noktada değillerdi. SORUN da buydu. Siyaseten ülkede ne yaşıyorsak bunun sonucuydu!
Bölgeye bakıldığında hiç bitmeyen çatışmalar tarihi görürdünüz. PARİSBERLİN- LONDRA ekseninde kurulan devletler sahne alıyordu. BAAS yani Saddam Hüseyinler, Esadlar, Mübarekler ve diğerleri AVRUPA'nın İNGİLTERE'nin ürünüydü.
Temel motivasyon ABD karşıtlığıydı. Bakın görürsünüz zaten. Biz de bunu 1971'de yaşadık! BAAS rejimi kapıya gelmişti ki ORDU İÇİNDEKİ 9 ve 12 Martçılar anlaştı da yırttık! Bölgemizdeki hiçbir devletin tek başına izlediği izleyebileceği bir politikası yoktu. Olamazdı.
Suriye mi? Irak mı? Mısır mı? Suudi Arabistan mı?
Ürdün mü? Tunus mu? Kim!
Rotalar verilirdi yollarına giderlerdi. Türkiye farklıydı.
Bambaşkaydı. Bunca operasyona rağmen DEVLET de MİLLET de ÇOK BÜYÜKTÜ.
AVRUPALI GÜÇLER bölgeye BAAS'ı getiriyor ancak RUSYA ile yakın olmalarını da istemiyordu.
Garip olan da buydu. Bölgenin önemi ortadaydı.
Petrolün varlığı YÜZYILDIR bu coğrafyaya gün yüzü göstermedi. Bütün büyük güçler burada at oynatıyordu. Doğaldı. Ancak bölgenin kontrol edilmesi kolay olsa da yönetmek zordu. İnsan kumaşı olarak GELEN YABANCILARIN ANLAYACAĞI ÇÖZECEĞİ bir şey değildi. Bu nedenle AVRUPA, Kürtler'i TÜRKİYE'den ayırıp bölge ile entegre etmek ve ANKARA üzerinden enerji ile buluşmak istiyordu.
Türkiye'nin BATI'sı AB üyesi olacak, Avrupa'nın sınırları RİYAD'a kadar sarkacaktı.
Diğer taraftan ABD ve Rusya da Türkiye'nin bölgede gü��lü olmasına itiraz etmezlerdi.
ABD'nin rakibi AB'ydi. Ve onlar için enerjinin oralara akması engellenmeliydi. İşte ne çekiyorsak bu çekişmeden bu mücadeleden çekiyorduk.
ÖZÜNDE kavga eden iki EKOL de bölgeyi TÜRKİYE etrafında toplamak istiyordu.
Modelleri yöntemleri farklıydı.
ABD, ANKARA'yı büyüterek AB ise küçültüp etkisini artırarak. Konu buydu.
PKK da YPG de DEAŞ da buydu. Bunun sonucuydu...
Bölgedeki herkesi inanç, kültür, tarih ve gelecek konusunda sadece TÜRKİYE bir araya getirebilirdi. Büyük güçler de bunu bildiği için buradan gelip kendi modellerini dayatıyorlardı. Bu güçlerin MEDYALARI da olduğu için çok kişi gerçeği görmüyordu göremiyordu.
Yüzyıllık savaş petrole olan ihtiyacın azalması nedeniyle artık şekil değiştirmek zorunda. BLACKROCK işin başında! Rusya'nın UKRAYNA'ya girmesi AVRUPA'nın BlackRock'un talebiyle YEŞİL ENERJİYE dönüşünü hızlandırdı!
Çaresizlikten tabii... Yani Rus silahlarının işe yaradığı bir alan da enerjideki dönüşümdü!
Gelelim içeriye.. CHP'ye...
Dünyanın gittiği yönü bilenler belli ki Kemal Bey'e de bir takım notlar fısıldamış.
Belki de bunun sonucu olarak Jeremy Rifkin adı gündeme geldi. Sonra da kayboldu zaten. Gariptir 75 yaşındaki Kılıçdaroğlu da, rakibi olduğunu söyleyen İmamoğlu da "DEĞİŞİM" diyordu. Tek kelimeye sığınıp gidiyorlardı. Altı da içi de dolu değildi. İKİ BÜYÜK SAVAŞ PETROL yüzünden oldu. Topraklarımızın ÜÇTE İKİSİNİ kaybettik. Şimdi bölgenin kaderi değişiyor. Bu kaçınılmaz olarak önümüzdeki yıllarda siyaseti de belirleyecek.
Kaçış yok.
Türkiye'nin de liderinin de kapsayıcı olması kaçınılmaz bir şık olarak ortadaydı.
KÜRESEL DENKLEM bunu getirmekteydi. Peki bu isim Kemal Kılıçdaroğlu muydu?
Başkan Erdoğan'ın ulaştığı kitleler ortada. Zaferleri de bunu kanıtlıyor. Peki gelecekte durum değişecek miydi? CHP bölgeyi ve insanını anlamaya başlayacak mıydı? 100 yıllık bir perde aralanırken aralarındaki çekişmeye bakarsak "ZOR" en doğru şık olarak karşımıza dikilmekte...
Yeni döneme TÜRKİYE'nin alacağı ROL ve değişen format açısından bakılmalıydı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.