Hayal dünyası
ABD Başkanı Nixon'ın, Çin'e gidişiyle birlikte bugün yaşanan DENGE ya da DENGESİZLİK ortaya çıkıyordu. ABD İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan sonra ATOM BOMBASI attığı Japonya'yı elinden tutuyor ve ayağa kaldırıyordu.
Japonlar ABD için üretiyordu.
Amerikalılar'ın refahını sağlıyordu.
Nixon'dan sonra bu kervana ÇİN de katıldı. Sonra hesaplar karıştı.
Çin tahminlerin ötesinde yol aldı.
Şimdi de DÜNYA SİTEMİNDE BAŞROL İSTEMEKTE.
ABD'nin de 31 TRİLYON BORÇLA NE YAPACAĞI MERAKLA BEKLENMEKTE!
Neyse...
Üç ya da dört gün önce Kemal Bey bir video çekti. Belki çok fazla ilgi görmedi. Çok konuşulmadı.
Ancak önemliydi. "Seçilirsek 3 ay sonra AB'ye vizesiz gireceğiz" diye konuşan Kemal Bey ve arkadaşları için sık sık AB YANLISI diye not düşüyordum. Kılıçdaroğlu videosuna, "Beni BATI yanlısı gösterseler de değilim" diye başlıyordu. CHP liderinin çekimine geleceğim. Ancak önce konuyu özetlemek şart.
AK PARTİ iktidara geldikten sonra pek çok alanda mıntıka temizliği yapıldı. Abdullah Bey'in CUMHURBAŞKANI olmasından sonra ise Çin'e gidildi.
Sanırım Demirel'den 14 yıl sonra ilk kez Çin'e ayak basılıyordu.
Cumhurbaşkanı düzeyinde önemli bir adımdı bu. Gül, Çin'e ulaştı. Çok sıcak bir şekilde karşılandı. Her fırsatta Türkiye ile Çin arasındaki kardeşliğe vurgu yaptı. Bundan birinci derecede rahatsız olacak olan ABD'ydi.
Öyle de oldu. ABD'de yaşayan Rabia Kadir devreye girdi.
Ortalık karıştı. Uygurlar üzerine operasyon yapıldı. ABD'den bir güç "Siz kardeş değilsiniz.
Olamazsınız" diyerek Ankara ile Pekin'i birbirinden uzağa itti. Sonra Erdoğan BAŞKAN oldu. Çin'e her zaman sıcak yaklaştı. Ziyaret de etti. İPEK YOLU üzerinde önemli bir kavşakta olduğumuzu da ilan etti. Hatta İSTANBUL HAVALİMANI bile İPEK YOLU düşünülerek yapılmaktaydı.
Köprüler yollar gibi... KÜRESEL ÖLÇEKTE bakıldığında ise bir GÜÇ bir EKOL Çin'i büyütüyor ve dengenin bir tarafına koymak istiyordu. Durum böyle olunca kritik ülkelerde pozisyon almak için hamle yapıyordu. Türkiye gibi...
Hatırlayanlar olacaktır, KOBANİ olayları sırasında yazmıştım. Ankara Çin ile ORTAK HAVA SAVUNMA
SİSTEMİ GELİŞTİRMEK için adım attı. Bir anda bölge karıştı.
50'den fazla insanımızın yaşamını yitirdiği olaylar patlak verdi. Bir ODAK "Türkiye ile Çin birlikte olamaz" demekteydi. Bu hamle eksik kalıyor, sonraki yıllarda yönümüz S-400'e kayıyordu... Aynı dönemlerde aynı şekilde AVRUPA da ÇİN ile yakınlaşıyor, İPEK YOLU ve rotası ortaya çıkıyordu.
ABD yine orada baskı kuruyor, İTALYA üzerinden başlayan rüzgar yine orada kırılıyordu. Ancak AB'nin ÇİN'de önemli yatırımları vardı. Vazgeçmeleri kolay değildi.
Rusya, Ukrayna'ya girdi. Hedef limanlar Moskova'nın emrine geçti. Proje yine askıda kaldı. Geri adım atılmadı. Fransa da Almanya da ÇİN'e gitti. Kararlılıklarını bildirdi. Macron açık ve net konuştu: ABD'nin güdümünden kurtulmalıyız... Almanya ABD'yi doğrudan karşısına alamasa da ÇİN'e yakınlığı konusunda ısrarı tam gaz devam etmekteydi. Başka da çareleri yoktu. AB için de geçerli olan buydu. Önemli isimler sık sık ABD'den kopmanın zorunluluğuna işret etmekteydi...
Bir hatırlatma yaparak konuyu içeriye taşıyalım... Abdullah Gül'ün Çin'i ziyaretinde bir soruya verdiği cevap şöyleydi: Türkiye'nin istikameti, devlet politikası tabii ki AB ile bütünleşmektir. Ancak bu Çin'i görmezden geleceğimiz anlamına gelmez...
Kabaca denklem buydu.
İşte bu iklimde Kemal Bey çektiği videolara bir yenisini ekledi.
HAYATIMIN EN BÜYÜK PROJESİ ismini verdiği video İPEK YOLU'nu anlatıyordu... Ben sık sık "AB YANLISI" diyerek not düşüyordum. "KÜRESEL BİR BAKIŞ AÇISINA SAHİPLER" diye de ekliyordum. Kemal Bey çektiği videoda "Bize BATICI diyorlar. İftira atıyorlar.
Desinler..." sözleriyle başlıyordu. Kemal Bey, BATICI olmaktan neden rahatsızdı anlamadım.
BATICI olmak da DOĞUCU olmak da son tahlilde KÜRESEL BİR YÖN TAYİNİYDİ.
Devletler için son derece normal bir adımdı bu.
Neyse... Kılıçdaroğlu, "Açıklayacağım proje Türk devletinin gerçek manada Türk dünyasıyla buluşma projesidir" diyerek devam etti. Ve çıtayı yükseltti: "Türkiye'nin Türk dünyasıyla geç başlayan ama yavaş yavaş sağlıklı bir zemine oturan ilişkilerini arşa çıkaracak projedir bu. Tarihi İpek Yolu'nu canlandıracağız. Yani Türkiye'yi Çin'e bağlayacağız. Hızlı yeni bir ticaret ve taşıma koridoru yani otoban açacağız. Bu koridor boyunca yüksek kapasiteli karayolu ile çift hat demir yolu altyapısı oluşturacağız. Tarihi İpek Yolu otobanı ve demir yolu yaklaşık 5 bin 500 kilometre uzunluğunda olacak. Şimdi düşünün. Türkiye'den Gürbulak ve Kapıköy'den çıkarak İran'da Tebriz ve Tahran'ı, Türkmenistan'da Aşkabat'ı, Özbekistan'da Taşkent'i ve Kazakistan'da da Almatı'yı geçerek Çin'e varacaksınız. Bugün uluslararası ticaretin yaklaşık yüzde 90'ı deniz yoluyla yapılıyor. Bu proje denizlere kıyısı bulunmayan Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan'ı Türkiye limanlarıyla buluşturacak. Bakın bu dediğim Batı'yı kaygılandıracak, bunu biliyorum. Bu akşam raporlarını geçeceklerdir. Ben de diyorum ki varsın kaygılansınlar..." Kemal Bey, The Economist'ten Der Spiegel'e, Le Point'ten L'Express'e kadar her yerde AB'yi savunan bir isim olarak geçiyordu.
Zaten kendisi de "ÜÇ AYDA VİZESİZ AVRUPA" diyordu.
Peki AB kapısı ALMANYA istemezse açılır mıydı? Elbette hayır! Rusya'nın UKRAYNA'daki egemenlik alanı AB için Türkiye üzerinden ÇİN'e bir kapı açılmasını zorunlu kılıyor muydu? Kesinlikle evet!
Kemal Bey bir anda ÇİN'e direksiyonu kırıyordu anlayacağınız.
Aslında Abdullah Gül'ün Çin'e gittiğinde orada söylediklerinden farklı değildi sözleri. Aynı şeyleri değişik tonlarda söylüyorlardı.
İPEK YOLU, bir anlamda ABD'nin denizlerdeki egemenliğini kırmak için KARAYA taşınan bir projeydi.
Kemal Bey de isim vermeden rahatsız olanın ABD olacağını ifade etmekteydi. Zaten danışmanı olan Jeremy Rifkin de hem Alman hem de Çin liderlerine DANIŞMANLIK HİZMETİ veren önemli bir isimdi...
Kemal Bey "HAYATIMIN EN BÜYÜK PROJESİ" diyerek yaptığı yayında tam olarak açmasa da AB'yi Türkiye üzerinden ÇİN'e bağlamaktan söz etmekteydi...
Türkmenistan, Özbekistan veya Kazakistan EKSEN ülkeler değildi.
Şartları sınırlıydı. Böylesine KÜRESEL projeler ANA EKSENLER için hayata geçirilirdi.
CHP lideri bu nedenle AB ile ÇİN'i TÜRKLER üzerinden birbirine bağlamanın önemini vurguluyordu... ALMANLAR bunu öteden beri savunmaktaydı zaten...
Başkan Erdoğan, İPEK YOLU için de Pekin ile AB BAŞKENTLERİ için de önemli adımlar atıyor ve Türkiye'ye önemli bir elbise biçiyordu.
Kılıçdaroğlu'nun "Hayatımın projesi" dediği hayalinin temelleri Erdoğan tarafından atılıyordu...
Yani Erdoğan "Bu oyun kurulacaksa ben buradayım" diyordu. Kemal Bey ise hayal peşinde koşuyordu... Sanırım fark buydu. "Erdoğan'ı yenmek hiç kolay değil" diyerek direksiyonu kıran BATI MEDYASI, Kemal Bey'den desteğini çekiyor muydu acaba?.. Kılıçdaroğlu hayaline ortak bulmakta zorlanıyor muydu acaba?..
5 gün sonra göreceğiz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.