KEMAL Bey'in tweet'ini arkadaşlar bana yollayınca gülümsedim.
Haksızlık etmek istemem. O dönemde benden başka yazan var mıydı hatırlamıyorum.
Dün de Epstein meselesini yazarken de aktardım.
Türkiye bir şekilde kendisine gelmesi muhtemel gölgelerle hiç uğraşmıyor, hiç zaman ayırmak istemiyordu. Ya da ben ERKEN yazıyordum.
Bilemem...
Kemal Bey önceki gece "Cambridge Analytica'cılık oynamak kapasitenizi aşar" diyerek isimler verdi. Seçimler öncesi alanı iyice genişletti.
Kendisinin pek fazla bildiğini sanmadığım tarafa taşıdı konuyu.
Buna benzer çıkışlar benim için sürpriz değildi. Günlerdir sonuçları KÜRESEL olacak seçimlere gittiğimizi yazıp duruyorum. Biz de olaylara böyle pek bakılmaz; ta ki canımız yanıncaya kadar...
İsimlerle olaylarla pek işim yok. Sistemi EKOL'leri anlayıp duruşumuzu belirlemeliyiz... Tek bildiğim KÜRESEL ÖLÇEKTE hiçbir ismin pek bir şey ifade etmediğidir... 30 yılı aşan gazeteciliğimde bunu çok kez gördüm. İsimlere olaylara takılmak bizi fazla uzağa götürmez...
"Cambridge Analytica'cılık"ı anlamak için Trump'a uzanmak şart. Defalarca yazdığım gibi "Seçimlere Ruslar hile karıştırdı" iddiasını anlamadan, orada yer alan figürleri ve sistemi çözmeden adım atmak yanlış olacaktır...
AİLELER arasındaki savaş haliyle bütün yerküreyi etkilemiş durumda. Kimse de bunun dışında kalamıyor.
Kalamaz da... Trump da Biden da bu savaşın taraflarıydı. İKİ EKOL üzerinden yaşanan koca bir savaştı. Önce Trump sonra Biden kazandı. 2016'ya dönelim... ABD'nin küresel pozisyonu ve ilişkileri haliyle BEYAZ SARAY'da kimin olması gerektiğini belirliyordu.
Trump bir tercihti. Burada öne çıkan AİLELERİN başında gelen ise KOCH'lardı... Bu ailenin yanında tuttuğu yatırım yüzü olarak kullandığı bir isim vardı.
Robert Mercer... Etkisi çok konuşulan BREITBART'I denetleyen isimdi... ABD'de hala yüzlerce MİLYARDERİ kontrol eden bir arada tutan Charles Koch yeryüzünde sadece Robert Mercer'e itimat ederdi. Seçimlerden 3 yıl önce yani 2013'te Charles Koch'un Kansas Wichita'daki malikanesine davetli 3 önemli isim vardı. Biri dostu Robert Mercer, diğeri Steve Bannon ve Facebook'un sahibi Mark Zuckerberg...
Trump için start orada verildi.
ADAYLIĞINDAN haberi bile yoktu. Ancak kulvara girecekti! Beyaz Saray'a gelen Trump, devamlı olarak BÜYÜK AİLELERE "ELİNİZİ ÜLKEMİZDEN ÇEKİN. İKTİDARI HALKA VERECEĞİM" diye sesleniyordu. Bunu söyleten Charles Koch'tu...
Steve Bannon, dijital bir fikirle toplantıyı heyecanlı hale getirdi. KİŞİSEL VERİ ANALİZLERİ YAPILACAK BÖLGE BÖLGE ŞEHİR ŞEHİR KASABA KASABA kullanılacaktı. Koch da Mercer da bu fikre bayıldı. Para tarafını Mercer çözecekti.
Şimdi Türkiye'nin gündemine gelen Cambridge Analytica böyle kuruluyordu! Şirket dijital verileri toplayacaktı. Yani veri madenciliği yapacaktı. Merkez Londra olarak gösterildi. Şirket orada serpildi. Zuckerberg de Facebook'un kullandığı "This is your digital life" yani kişisel testi kullanan yaklaşık 87 milyon Amerikalı'nın verilerini, Steve Bannon'a teslim etti.
Cambridge Analytica da bu veriler üzerinden çalışmaya başladı. İşler sanılandan çok daha iyi gidiyordu. Proje belli ki tutmuştu. Hatta Cambridge Analytica, İngiltere için de çalışıyordu ve BREXIT yolunu açıyordu.
Yani ortada KÜRESEL BİR SAVAŞ VE KULLANILAN ENSTRÜMANLAR BULUNMAKTAYDI...
Yapılan çalışmalarda bir noktadaki süt artışını yüzde 400 yükseltirken, az ilerideki bir kasabada yüzde 81'e yakın düşüş sağlıyorlardı!
Sistem şaşılacak derecede etkiliydi.
Koch, bunu Trump üzerinde işe yarayacağını görüyordu.
Bannon da... Trump aday olur olmaz geçtiği her yere kişisel verilerle ulaşılıyor ve özellikle TARAFSIZ kalan seçmeni kesinlikle etkiliyorlardı. Örneğin Los Angeles Lakers taraftarının, Trump'ın takımlarıyla ilgili çok önemli bir mesajları görmesi sağlanıyordu. Aslında Trump böyle mesajı vermiyordu.
Düşünceler yönetiliyordu.
Yol böyle açıldı. Tartışmalar ve kavga eksik de olmasa, 2016 Kasım ayında da bu yöntem Trump'ı Beyaz Saray'a gönderdi. Bir yıl sonra da operasyon tamamlanınca Cambridge Analytica kapatılıyordu.
Bu adımlar atılırken Robert Mercer'in Kraliçe II. Elizabeth ile de görüşebilecek kadar önemli bir isim olduğunun altını çizmekte fayda vardı.
Cambridge Analytica ile ilgili iddialar, şirketin eski çalışanı Christopher Wylie tarafından ortaya atılmıştı.
Olan biteni kendi açısından anlatıyordu. Sonra şirketin tepe yöneticisi Alexander Nix'in gizli çekimlerle elde edilen görüntülerinde ABD ve hedef ülkelerdeki nasıl sonuç aldıklarını öğreniyorduk...
FACEBOOK'un kurucusu Mark Zuckerberg ABD KONGRESİ'nde ifade veriyor, 5 milyar dolar ceza ödüyordu. Ayrıca Alexander Nix de aynı şekilde ABD'ye gelerek açıklama yapmak durumunda kalıyordu.
Yani oyun sonuçlanıyordu.
Oyunu kuranlar da saf dışı bırakılıyordu. Seçimlerde ne kadar etkili olmuşlardı tam olarak bilemesek de Trump da şirket de tasfiye oluyordu.
Neyse biz içeriye dönelim.
Kemal Bey'in iddiasına gelelim... Kemal Bey'in böyle bir bilgiyi nereden aldığını elbette bilemeyiz.
Clinton'lar da ABD derin devleti de bilemedi zaten.
Trump geldikten sonra bunlar ortaya çıkıyordu. Rusya'ya Putin'e kadar uzuyordu mesele... Geçtiğimiz hafta da yazdığım gibi Kemal Bey'in adaylık ısrarının arkasında da yurtdışında temaslarda bulunduğu isimlerde de MONT PELERİN CEMİYETİ'nin ruhunu görmek mümkün oluyordu.
Suç mu? Değil elbette.
Ancak savundukları değerler izleyecekleri politika bu tezi güçlendirmekteydi.
Cambridge Analytica ise zaman ayarlı bir oluşumdu ve bitmişti... İşin ilginç tarafı başkaydı! Kemal Bey, Mont Pelerin ile bir şekilde aynı havayı teneffüs ediyor bu oluşuma da en çok katkıyı veren eski bir üye çıkıyordu!
Kimdi o üye dersiniz? Evet Charles Koch... Koch, 1973'de Friedrich Hayek ile temasa geçiyor ve organizasyonda yer alıyordu.
Garip değil mi...