Ayak izi
YAKIN dönemin en büyük sarsıntılarından biri LEHMAN BROTHERS'ın batışıydı. Batmayacak kadar büyük olanların da yerle bir olduğu görülmekteydi.
Lehman'ın batışının sonuçları nedenleri hep tartışılıyordu ancak konu bir türlü BLACKROCK'a gelemiyordu.
Oysa garip bir şekilde o güne kadar adı sanı pek bilinen bir oluşum değildi.
Ancak 2008'den sonra bir el kucaklıyor önünü açıyor ve efsane doğuyordu.
Bilinen iki isim vardı. Daha çok ilkini biliyorduk! Larry Fink. Kurucu ortak, CEO, patron. Bir de gençlik yıllarında birlikte çalıştıkları önemli bir isim daha vardı.
Robert Steven Kapito...
Kapito, işçi bir Yahudi ailenin çocuğuydu.
Pennsylvania Üniversitesi Wharton Okulu'ndan ekonomi alanında lisans derecesini tamamladıktan sonra Harvard Business School'da YÜKSEK LİSANS yapıyordu. Larry Fink ile First Boston'da çalışma hayatı başlıyordu.
Özellikle Kapito, MORGAGE üzerine kafa patlatıyor ve sistemin bir süre sonra çökebileceğini öngörüyordu.
Kapito, Fink ile birlikte First Boston'dan ayrıldı. Blackstone Group çatısı altında BlackRock'u kurdu... Bu önemli bir kilometre taşıydı.
BlackRock büyüyünce öne çıkan isim Larry Fink oluyordu. Kapito pek görülmüyordu. Fink dünyaya format atacak düzeye geliyordu. Mesela Biden başkan seçilmeden önce bir araya geliyorlar "Tam destek vereceğiz sana. Yeşil dönüşüme sahip çık. Fosil yakıtları bitireceğiz" diyordu. Biden da kabul ediyordu. Zaten Beyaz Saray'a geçtikten sonra BlackRock'tan Brian Deese, Biden'ın yanına geliyor EKONOMİNİN patronu gibi davranmaya başlıyordu. Ulusal Ekonomik Konsey ondan sorulur olmuştu. Deese, daha önce CLINTON ve OBAMA döneminde de kampanyalarda görev almış önemli bir isimdi.
Biden göreve geldikten sonra ilk yaptıkları eylem PARİS AGREEMENT yani İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ANLAŞMASI'na geri dönmeleriydi. Bunu yapan da Brian Deese'di.
Hatırlayacaksınız Başkan Trump "Bu bir yalan.
Konuşulanlara inanmıyorum.
Bu nedenle ABD'yi Paris Anlaşması'ndan çekiyorum" demişti. 2008'den sonra büyük bir rüzgarla yoluna devam eden BLACKROCK yatırımcılara CEO'lara İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ-KARBON SALINIMI SERA GAZI-KARBON AYAK İZİ gibi konularda sık sık uyarıda bulunmaktaydı.
"İKLİM RİSKİ YATIRIM RİSKİDİR" diyordu.
"PARA YEŞİLE DÖNER" felsefesiyle hareket ediyordu.
Dünyanın COVID'le sarsıldığı 2020'de BlackRock önemli bir adım atıyor ve 40 TRİLYON DOLARLIK kulüp olarak bilinen CLIMATE ACTION 100'e giriyordu. Bu oluşumda yer alan 700 şirket 62 TRİLYON DOLARI yönetmekteydi. İçlerinde YOK YOK'tu!
Fink ve BlackRock kömüre gaza petrole yatırımı azaltıyor uzun vadede durduracaklarını söylüyorlardı.
Bazı ekonomistlerin iddiası da önemliydi. Üzerinde düşünmeye değerdi. Rusya'nın Ukrayna işgali ve üzerinden kopartılan ekonomik fırtına inandırıcı değildi. Yani gazpetrol ve çeşitli madenlerin fiyatlarının artması küresel enflasyonun yaşanmasının asıl nedeni SAVAŞ değil BlackRock'un dünyayı YEŞİL'e dönüştürme eylem planıydı...
Neyse...
Şimdi içeri dönelim.
Kemal bey MASA'yı kurarken arkadaki güç olarak da Jeremy Rifkin ve üyesi olduğu akımı gösteriyordu.
Bunu da VİZYON TOPLANTISINDA ortaya koyuyordu.
Rifkin, 3 Aralık 2022'deki toplantıda "İnsanlık için çok önemli bir zaman diliminden geçiyoruz.
Gerçeği görmemiz ve uyanmamız gerekiyor. Peki, bu neden oluyor? İklim değişiyor çünkü küresel ısınmaya yol açan gazlar salınıyor ve bu gazlar güneşten gelen ışınların dünyadan yansımasını engelliyor.
Önümüzdeki 20 yılda güneş, rüzgar ve okyanus ile enerji üreteceğiz. Küresel enerji üretimi bu şekilde olacak.
Biz insanlığı doğaya adapte etmek zorundayız. Şimdi genç kuşaklar, sokaklara çıkıp barışçıl protestolar yapıyor.
Bir acil durum döneminden geçiyoruz. İlk defa bütün bir kuşak sokağa çıkıp protesto ediyor..." diyordu. Almanya ve Çin'de de hatta BM'de de kabul gören KARBON SONRASI EKONOMİNİN TOHUMLARINI ATIYORDU. BlackRock da özellikle 2018'den sonra bunu dillendiriyor ve parayı bu tarafa yönlendiriyordu. BlackRock, merkez bankalarına maliye bakanlıklarına sigorta ve emeklilik fonlarına önemli hisselere ulaşımı olan hatta yöneten bir DEV'di.
Fransa'daki EMEKLİLİK eylemlerinde bile protestocular BlackRock ofisini ateşe veriyordu.
Larry Fink ve Robert Steven Kapito, KÜRESEL EKONOMİYİ tamamen değiştirip yeni kurallarla yeni SİSTEM kurmak için yola çıkıyorlardı. FOSİL YAKITLARIN egemen olduğu dünyayı yıkmak altında imzaları olanı kurmak niyeti taşıyorlardı. Haliyle bu yeni nesil İMPARATORLUK demekti. Türkiye bunu çok tartışmasa da durum böyleydi.
Bu yolculukta birkaç önemli ilginç noktada yok değildi.
Mesela Kemal Bey'in yere göğe sığdıramadığı Jeremy Rifkin de tıpkı KAPİTO gibi yani BlackRock'un patronu gibi Wharton'dan mezundu.
2020'de Münih'teki bir konferansta Rifkin "Yakında herkes parasını servetini BlackRock'a vermek zorunda kalacak. Geleceği onlar inşa edecek" diyordu. Yine garip bir şey oluyor dünyanın çeşitli yerlerinde parasına el konulan ROMAN ABRAMOVİÇ'in BlackRock'taki milyar dolarlarına kimse dokunamıyordu. Her yerde baskı gören Rus Oligark'a Manhattan'da kimse bir şey demiyordu!
BlackRock'la üretimtüketim- finans-ticaret uluslararası ilişkiler-ittifaklar belli ki yeniden kurulacaktı.
Larry Fink'in DAVOS'ta Klaus Schwab ile yakınlığı ve aynı yönetim kurulunda olması da eklenince KÜRESEL BİR PLANIN
TIKIR TIKIR İŞLEDİĞİNİ görmek zor olmuyordu.
Kemal Bey ne kadarını biliyor ya da bilmiyor kestiremiyorum. Ancak meydanlarda atılan kısa boylu sloganların dışında bazı şeyleri tartışmak gerekiyor gibi...
Türkiye için yeni bir elbise hazırlandığı belli. Bu konu konuşulmaya fazlasıyla hak etmekte.
Tabii bence...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.